Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

İdeal devletler için asıl siyasetname hiç okundu mu?

Eğer günümüzde içinde yaşadığımız Türkiye Devleti'nin gerçekten yönetilip, yönetilmediğini öne çıkarıp, sorduğunuzda, sanırım hiçbir cevap alamıyoruz. Oysa asırlar öncesi Asya merkezli, TÖRK denilen kavim tarih boyunca muhtelif coğrafyalarda devletler kurmuş, gerektiğinde devletler de yıkmıştır, kuşkusuz.

Ancak 100 yıl öncelerine kadar, dünya devletleri arasında son imparatorluk denilen Osmanlı-Türk Devleti'ni de sanki çabucak bitirivermiş miydik? 620 yıl geçtikten sonra.

İsterseniz gelin bu gerçeği o dönemin ünlüsü Mehmet Akif Ersoy'un 1929'da Fatih Camiinde:

"E y  C e m a a t… Gözünüzü açınız, ve ibretle (akıl, örnek) alınız, artık kimse hizmet ettiğinizi de görmek için zaman gelmiştir. Allah rızası için aklımızı başımıza toplayalım ve bu şarttır, gereklidir, çünkü zaman bitiyor." Demişti. Nitekim bilinen Birinci Dünya Harbi sonucu zamanında bitirilmiş oldu.

Şimdi aklıma geldi güzel bir Çin atasözü vardır:

"Ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yine de dibine düşer." Evet dibi dediği coğrafya vatandır.

Evet, millet olmuş, bağımsız ve özgür devletlerin zaman içinde yöneticiler tarafından iyi kullanılması ve özellikle çıkar için değil, halk için iktidarda bulunma mecburiyetleri vardır. İşte bu durumda gerçek köklerimize ya da onların büyük olmuş devletimizi nasıl yönetmiş olduklarını da en azından öğrenmek için incelemek zorundayız. Ne yazık bu Anadolu coğrafyasında, özellikle cahiliye köy-kent mantığında yarar olmuş halklarımız yüz yirmi yıl öncelerindeki Osmanlı dönemi MAHALLE MEKTEBİ mantığını da sanki devam ettirmeyi esas saymışlar.

Köklerimizi ararken, kendimizin dini inancımızda olan İslamiyet'in Hz. Muhammed sonrası ortaya çıkan EMEVİLER döneminde Muaviye ve Yezid gibilerin başa geçip, kendilerini HALİFE saymaları, cahiliye toplum için, artık onların dedikleri Kur'an hükmüdür, denilmiş.

Evet, 20. yy. ikinci yarısından Türkiye'mizde öne çıkmaya başlayan, cahiliye mantıklı, fanatik ve irtica, ya da dinci gurupların, siyasete tırmanmasıydı. Ancak onlar, geçmiş tarihi Emeviler'den başlattılar. Öncesindeki Hunlar, Göktürkler, Uygurlar, Karahanlılar, Gazneliler hatta Selçuklular bile yok sayılmıştı.

Galiba biraz ileriye gidip, sanırım 1071'lere ve Alparslan'ın Malazgirt zaferine kadar gelmişler. Ancak orada kalmışlar ki, 100. yıl öncesinde tamamen işgal edilmiş vatanın kurtuluşundaki SAKARYA ve DUMLUPINAR zaferlerini zaten bilmediler, unutuyorlar mı dersiniz, bilemiyorum ama görüyorsunuz artık.

İDEAL DEVLET VE SİYASETNAMELER.

En azından 1100 yıl öncelerine gittiğinizde, Emeviler biterken, artık ülkenin aydınları öne çıkıp, ülkenin devlet adıyla nasıl yönetilebileceğini araştırmışlardı.

Sanırım ilk etabı başlatan felsefeci FARABİ olmuştu.

M.S. (870-950) dönemleri filozof Farabi'nin yazdığı "EL-MEDİNETÜ'L FAZILA" adlı eserinde öncelikle de insanların, nasıl olmaları gerektiğini, İslâm'ın çeşitli anlayışlarını ve karşılıklı sevgi-saygı ve de devlet yönetiminden nasıl doğrusu olabileceğini yazar.

Bu kitabında mükemmel toplumlar ve mükemmel insan yapısının nasıl olabileceğini ve böylece de milletin yapılanmasında bazı temel taşların anlaşılmasını der. Farabi'ye göre İDEAL DEVLET'in, yurttaşlarının görüşlerini, ülkelerinin incelenmesini, karşılıklı sevgi ve saygının sağlanmasıyla beraber bilimin esas alınmasını yazmaktaydı.

Evet, Farabi'den sonraki yüz yıl sonra Gazneliler ve Karahanlılar dönemiyle birlikte, batıya yönelmiş olan Türkler arasında aydınlar çıkmaya başlamıştır. Bunlar arasında asıl adı EBU ALİ KIVAMUDDİN olan NİZAMÜ'L MÜLK'ün 10 Nisan 1018'de doğup, Horasan'daki kültür merkezleri ve yüksek medreseleri devam etti.

Kendisinin 1092 ye kadar Selçuklu Sultanları ALPARSLAN VE MELİKŞAH'ın otuz yıl boyunca devletin üst düzey yönetiminde VEZİRİAZAM olduğu bilinir.

Sultan Melikşah'ın talimatıyla kapsamlı bir devlet yönetim sistemini SİYASETNAME adıyla hazırladığını biz sadece satır başıyla biliyoruz. Avrupalıların yıllar önce beş ayrı dile tercüme ettirip öğrendikleri var.

Siyasetnamede genel olarak Nizam'ül Mülk'ün devlet adamı olarak deneyimlerini aktardığı bir el kitabı olmasının yanı sıra, edebi değeriyle yüz yıllar boyu tüm dünyada takip ettirildiğini biliyoruz.

Peki, aydınlar biliyor da, devleti yöneten SİYASETÇİLER bilmiyor mu? Hayır, bilmiyor. Çünkü onların daha Emeviler döneminden yukarıya geçmemişlerdir. Çünkü onlara göre devlet yönetimini Avrupalılar yazdı, onlar GAVURDUR okunmaz, biz yenisini bulalım dediler.

Yahu yenisini bulmaya lüzum yok ki, daha dünyadaki hiçbir Avrupalı devletin devlet yönetimi için ciddi bir girişimleri o asırlara kadar hiç olmamıştı ki. Peki, sizin vardı, hem de Horasanlı Türklerden yazılmıştı.

Gelin SİYASETNAMEDEN metin başlarını verelim:

-Padişahın (Cum. Bşk.) Divan'ı Mezalim'e oturuşu, adalet, güzel ahlak ve iyiliği icrasına…

-Vezirlerin ve mutemetlerin hallerine dair,

-İkta sahipleri ve Reayanın nasıl davrandıklarına,

-Kadılar, Hatipler, Muhtesipler bulmasına dair,

-Amil, Kadı, Reis, Sahne ve Muhtesibin teftişlerine,

-Devletin nizamlarının, maddi durumlarının vaziyeti,

-Devlet meselelerinde Padişahların Âlimlerle de istişare (sohbetler) etmelerine dair,

-Memleket ve Hükümdarlık meselelerinde acele edilmesine dair,

-İki ayrı resmi işin bir kişiye tebliğ edilmesine, işsizlerin atıl bırakılmayıp itikatı saf ve asil olan bilmişlere yer verilmesine dair, (günümüzden)

- Müslümanlar arasına saçılan Nifak ve Riyakârlığa dair, (günümüzden)

-Padişahın hazine sahibi oluşuna dair, (örtülü ödenek)

-Mazlumların şikâyetlerinin dinlenip, cevaplar verme ve haklarını teslim etmeye dair (günümüzden)

Değerli okuyucularım, asırlar önce Türklerin asıl devlet yönetiminde nelerin zorunlu olduğunu tam açıklığıyla kitaplarla yazmışlar. Bunları Avrupalılar asırlar sonra okuyup, uygulamışlar. Ya şimdiki iktidar olan siyasetçiler, galiba hiç bilmiyor ya da bilmek istemiyorlar. Çünkü kişisel, grupsal çıkarlarına da tamamen ters olduğu için değil midir?

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları