Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

Devlet için yeni kurallar  kurumlar ve kadrolar...

Değerli okuyucularım,

Orta Çağ''da milletlerin birleşerek devlet olması dönemlerinde, devleti yönetenler hiçbir zaman sistem ya da kurallar oluşturmamıştır. Ta ki XI. yüzyıla gelinceye kadar.

Günümüz adıyla kurallar, Orta Çağ tanımıyla yöntemler, sistemler, 19 yüzyıl tanımıyla Anayasalar denir. Ancak halkların devletleşme dönemlerinde bu düşünce olgusu yalnızca 8. ve 10. yüzyıl asırları da artık insanlar için bilim ve eğitim hayatının gelişmesiyle olmuştur.

Peki yazılı kurallar/sistemler ilk defa hangi devlette olmuştu?

Asırlardan beri Asya merkezli ve Çinlilerin Törkler dedikleri kavimlerin, sahiplendikleri Bozkır uygarlığına, Güney Asya''daki Çin ve Hint medeniyetini katarak çok geniş coğrafyalarda yayılmaktaydılar.

Onlar için düşünce, akıl, eylem ve toplumlarının birliktelikleri için alışagelmiş atasal törelerini esas alırken karşılıklı sevgi, saygı ve topraklarına sahip olma duygularının pekiştirmeyi yeterli buldular.

En azından, birleşen köy ve kabileler için de seçtiklerine saygın birisine KANDAŞ denilirdi. Daha sonra coğrafyada aynı düşünceye, aynı dile ve inanca sahip olan milletler olarak birleşerek aralarında toplantı yaparak, kurultaylar kurup birisini seçip onun yönetimine girdiklerine ona Hakan denirdi.

M. Ö. 3. asırdan, M. S. 5. asra kadar Asya merkezli ilk imparatorluk sayılan Hunları görmekteyiz. Giderek de batıya yayılan ve Avrupa Hun devletini kuran onlardı. M. S. 6. asırdan itibaren Göktürkler devletinin, Asya''da merkezi hakimiyetleriyle yayılmaları yaşanmaktaydı.

Daha sonra M. S. 8. yüzyıla girilirken bu kez tarihin uluslararası ilk ticaret dayanışmasıyla İpek Yolu''nu da kuran bu Türk kavmi, o dönemlerde Çinliler ile de Yazı sanatını keşfedip tabletlere basım başladı. Türklerin, Bilge Kağan döneminde devlet kurallarını ilk kez yazılı olarak küçük de olsa çıkarmaları buydu.

Ancak asılları Asya merkezli kurulmuş olan Türk devletlerinin, 10. asra kadar belirlenmiş bir yazılı kuralları olan uygulama yöntemleri olmadı. Ancak Asya içlerinden batıya yönelen ve kısmen göçebe olan bu Türk kavimlerinin, 8. asırdan itibaren Hazar Denizi yörelerinde yayılıp ilk kurdukları devletin adı Harzemşahlar olmuştur.

Aynı asır sonlarından itibaren yine Türk kavminden olan aşiretlerin birleşerek kurdukları devlet Gazneliler ve Gazneli Mahmut Han dönemi olmuştur. 9. asıra girilince Horasan güneyinden, kuzey Hindistan''a ya da bugünkü Pakistan''dan Orta Doğu''ya kadar bölgede yerleşip yeni bir devlet kuran Karahanlılar oldu.

Ancak Karahanlı hakanı Saltık Buğra o döneme kadar alışılmış Şamanlık inancını bırakıp, topluca Arapların yaydıkları İslamiyet ile tanışıp devlet adına resmen Müslümanlığı kabul eden Türk Devletiydi.

Ancak bu asırdan itibaren toplumlaşan halkların içinde varolan Bozkır medeniyetini, Hint medeniyeti ve yeni yayılmaya başlayan Arap medeniyeti ile toplu bir harman yapıp kasaba ve şehirlerinde ilk kez halk için aydınlanma adına okullar ya da medreseler açıldı.

Günümüze kadar gelen yazılı kanıtlardan birisinin de Kaşgarlı Mahmud ve Yusuf Has Hacip gibi aydınların yazmış olduğu kitaplar, okullarında ders araçlarıydı. Onları yazıp yaydıkları bu kitaplar sayesinde bu kez İç Asya''dan, Batı Asya''ya kadar yayınlanmış durumdaki yaklaşık 47 ayrı lehçeli Türk Dili Gramer''i doğdu.

9. asırdan 10. asra girilirken, Gazne Devleti''nin yönetimindeki düzenli Türk ordusunda hizmet vermekte olan ve komutanlık seviyesindeki Oğuzları Kınık boyundan olan Selçuklu Kağan ve oğulları Çağrı ve Tuğrul beylerin, girişimleri sonunda Gaznelilerden ayrılıp onlarla yaptıkları Dandanakan Savaşı sonu Ergenekon''dan İran''a kadar topraklarda kendileri için yeni bir devlet kurdular, adı Selçuklulardı.

DEVLET DÜZENİ (ya da Nizamülmülk)

Selçuklu ordusunun başkomutanı olan Çağrı Bey oldukça başarılı savaşlar sonucu topraklarını çok etkili hakimiyet bölgeleri haline getirmekteydi. Kardeşi olan Ertuğrul Bey ise yönetici, baş Hakan durumdaydı.

Onların döneminde, Horasan coğrafyasındaki Nişabur, Rey ve İsfahan şehirlerindeki yüksek okullar ve medreselerde eğitim alan tahsilli aydınların en başarılı olanları devlet hizmetine girerlerdi. Buna günümüz tanımıyla Bürokrat kadrolar denilmektedir.

Ne yazıktır ki tarihlerimizde sadece Nizamülmülk olarak geçen gelişmiş aydın, Naka Emiri (Valisi) Ali Bin İshak''ın oğlu Hasan bin Ali olmuştur. Onun yüksek medreselerde tahsil ederken en samimi olan arkadaşlarından birisi Ömer Hayyam diğeri ise oldukça ünlü adı bugüne kadar bilinen Hasan Sabbah olmuştur.

Ömer Hayyam, bilim tahsil edip ünlü bir matematikçi olmuş, Nizamülmülk ise devlet hizmetindeyken devlet yönetiminin kayıtlarına girip ülkesinin tam olarak düzene girmesi için Farsça bir kitap yazar, adı Siyasetname''dir.

İşte dünya tarihinde devletlerin yönetimlerini belgeli olarak kayıt altına alıp kitaba çeviren ilk şimdiki adıyla Anayasa kitabının bu olduğunu ne yazık halen bizler pek öğrenemedik. Üstelik bu kitap 13-14. asırda yaşanan Avrupalı Hristiyan devletlerin, Haçlı seferleri sırasında eline geçer. Onlar daha sonra 15. asırdan itibaren Reform ve Rönesans döneminde bu kitabı İtalyanca ve Fransızcaya çevirerek devlet yönetim sisteminin asıllarını teşkil etmişlerdir.

İşte bu dönemlerde Arapların Abbasiler dönemi Müslüman aleminde giderek artan Mezhepçilik ve de tarikatlar halk arasında yayılıp çoğalmaktaydı. Durum Sünniler, Halefiler, Şiiler, Büveyhiler ve İsmailliler''in bazı aydınları arasında, bazıları ise bu kez cahil kalmış kabileler arasında yaydırılmaktaydı.

Nitekim, 11. yüzyıla girilirken artık yayılmış Abbasilerin halifelik yönetimi İslamiyeti kabul de etmiş Türk kavimleri ve beylikler arasında yazıtlar Selçuklu döneminde artık giderek yayılan hakimiyet bölgelerinde yönetim için bölgelere ayrılıp orada tam yetkili Emirler (ya da valiler) tayin edilmekteydi.

Buna Batılılar asırlar sonra Eyaletler adını verdiler. Ancak bu eyalet sistemi bildiği gibi Selçukların devamı olan Osmanlılar döneminde aynen uygulanmaya başlanmıştır.

Öne çıkan ve halk arasında oldukça yaygınlaşan Bahailer ve İsmaililer tarikatının genelinde de cahil kişileri yönlendirenler olacaktır. İşte tam da asırlardır 930 yıl sonra bugün ülkemizde İslamiyet dinini mezhepler olarak ayrılıp devletin yönetim biçimde kutuplaşmaların ilk başladığı bölge ise Kazvin kentindeki Hasan Sabbah''ın inşa ettiği Alamut Kalesi''ndeki gizli açık tezgahlar olacaktır.

(Bu konuyu da önümüzdeki hafta anlatacağız.)

               

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları