Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ferit Erden BORAY

Ferit Erden BORAY

Tarihe Tek Gözlükle Bakılmaz

‘Bu CHP var ya camileri kapatmış, ahır yapmıştı!’ -1-

Değerli okuyucularım köşe yazımızın başlığını anlayabilmek için suçlamayı kimlerin, ne zaman çıkardığını bilmeden, hatta cevap vermekten kaçan CHP’liler ile çok konuşmuştum. Onlar bunun önemsiz olduğunu söyleyip, halk ile aralarında sınır bıraktıkları için 50 yıldır hiçbir zaman iktidarda olamamışlardı.

Jan Mc Keithben diyordu ki:

“… Kararlılık keskin bir kılıca benzer, bir kerede ve dümdüz keser… Kararsızlık ise kör bir bıçak gibi kestiği her yeri parçalar ve yırtar…”

Oysa Türkiye halkları olarak eğer siyasetle uğraşmak istiyorsak, en azından geçimimizi ve kurucu Cumhuriyetin temellerine kadar ulaşıp inceleyebildik mi? Kurtuluş aşamasında önemli sayılan 1921 anayasası olağanüstü koşulların Kanun-i Esasi örneği devamı sayılır.

29 Ekim 1923’ten itibaren yeni tanımlamayla Kurucu Meclis tarafından ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti tamamen bağımsız olmuştu. Ancak medeni ve de tam detaylı yeni bir Anayasa’nın çalışmalarına başlandı.

O dönemin tanımıyla 20 Nisan 1924 tarihinde çıkarılan TEŞKİLAT-I ESASİYE KANUNU klasik anayasa anlayışının koşulları ve sistematiğine uygun olarak hazırlanıp resmen yaydırılmıştır. Değişmeyen ilk maddelerine göre “Hâkimiyet bilâ kaydü şart Milletindir.” der, devamı ise “herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” der halen bile anayasamızda var.

Yasanın uygulanmaya başlamasından itibaren tam bağımsız devletin çağdaşlaşması için oldukça da ciddi uygulamalar için bilinen DEVRİMLER dönemi olmuştu. Kurtarıcı lider ve arkadaşlarıyla birlikte 15 yıl sürdü. Peki ondan sonra gelin ülkemizde neler ‘olmuştur’a bakalım.

KONUMUZ İŞTE BU 1938-41 ARASIDIR.

1938: Artık dünya değişmeye başlamış ve ülkeler hiç beklenmedik şekilde kutuplaşmaktaydılar. Türkiye’miz ise yakınlarında güvenli olmak için komşularıyla 28 Şubat günü Ankara’da “Balkan Paktı” anlaşmalarını imzalıyordu.

Üstelik ülkeler arası dayanışmalar adına bu kez de İtalya’da 27 Nisan’da yeni başbakan Celal Bayar’ın da gittiği, Roma’daki milletlerarası yarışmada Türk ordusunun Süvari ekibi, başarıyı Altın olarak Mussolini’den aldı.

9-14 Mayıs günleri Başbakan Celal Bayar Yugoslavya’yı ziyaret ederken, bu sırada Atatürk’ün ise son yurt gezisi Mersin iline olmuştu. Daha sonra alınan bir kararla 27 Mayıs’ta İstanbul’da Dolmabahçe’ye tedavileri için istirahate getirilmiş oldu.

Ancak 19 Haziran’da yeni alınmış olan Savarona yatı, sadece Dolmabahçe’ye demirleyerek bırakılmış oldu. Hatta bu yatta kendini ziyaret eden Romanya kralı Karol’un olduğu da bilinmektedir.

Fakat devlet çalışmalarını sürdürürken bu kez de ilk olarak 27 Haziran’da Avukatlık kanunu çıkarıldı. 3 Temmuz’da ise Türk, Fransız askerî anlaşması yapıldı. 26 Temmuz Türk-Alman ticaret anlaşması Berlin’de imzalandı. 2 Ağustos gününde Hatay’da seçimler yapılarak bölgeler tescil edilişinde 57 bin kadar seçmenin 36 bini Türk olarak ilan edilince, Hatay bağımsızlığına kavuşmuş oldu.

7 Eylül’de Hatay meclisi Hatay anayasasını da kabul ederken, Başbakan Abdurrahman Melek hükümetinde programını açıklarken, der ki: “… Programımızın ruhu ve esası Kemalizm Rejimi ve bunun icadıdır.”

Aynı dönemlerde 8 Eylül’den itibaren başlatılan Gaziantep’deki savaş tatbikatını Mareşal Fevzi Çakmak ve komuta ekipleri yönetmekteydiler. Artık dünyada kesin biçimde büyük harplerde yaşanabilir düşüncesiyle, 1 Kasım 1938’de Meclisin açılış konuşmasını bu kez Atatürk adına Başbakan Celal Bayar yapmaktaydı. Ancak bilindiği gibi 10 Kasım’da Gazi vefat etmiş oldu.

Sonuç olarak baktığımızda büyük liderin vefatı sonucu, derhal Dolmabahçe’de Katafalk kurularak, 10 gün halkın ziyaretine açılırken, Meclis Başkanı Dr. Abdülhalik Renda ve Başbakan Celal Bayar buradaydı. Hemen Genelkurmay Başkanı Mareşel Fevzi Çakmak ile görüşüp Ankara’ya döndüler.

12 Kasım 1938’te Meclis’te alınan karar ile de eski Başbakan İsmet İnönü 2. Cumhurbaşkanı olarak ilan edildi. Bu tarihten itibaren artık tam bağımsız ve Devrimlerini yapmış olan Türkiye’nin hükümet yönetimi değişecek miydi?

DÜNYADA OLUP-BİTENLER

VE DÜNYA HARBİ

Avrupalı devletler, 20 yıl öncesinde yaşanmış 1. Dünya Harbinin sonucunda kimse, kimseyi yenmiş ve de birbirlerini galip de olmamış sayarlardı. Sanayileşmeninin getirdiği çok geliştirilmiş harp sanayi artık büyük çatışmaları getirecekti de.

Adolf Hitler ve Mussolini sözde seçimle gelen meclisi de kullanarak, Teokratik sistemle öne çıkmış oldular. İşte bu dönemler 30 Eylül günü Almanya-İtalya ve İngiltere başbakanları Münih’te toplanıp, Konferans sırasında ise Çekoslovakya’ya dokunmama kararı da almışlardı.

Fakat 1 Ekim 1938 gece yarısı Alman ordusunun bir zırhlı tugayı Çekoslavakya’nın Südet bölgesini işgal edivermişti, Dünya harbinin kapısı açılmıştı da. Öte yandan 6 Ekim’de Filistin’deki Arap isyanları ve İngilizler ile çatışmalar yaşanırken 21 Ekim günleri ise Asya Güneydoğu Çin’de Kanton şehri Japonlar tarafından yapılan baskınla işgalini yaşamaktaydılar.

Zaten 1938 başlarından itibaren Berlin-Roma arasında kurulmuş MİHVER grubu artık Avrupa’da tam olarak etkinliklerine başlayacaklardı. Bu sebeple 3 Ekim’de de aralarında askerî anlaşma da oldu. Bütün bunlar yaşanırken Türkiye ise daha önce yaşamış olduğu ve büyük kayıplar sonucu Osmanlı İmparatorluğu bitmiş olan bir ülkenin Türkiye Cumhuriyeti Devleti konunun dışında kalmak için her türlü tedbirlerine başlamışlardı.

1. DÜNYA HARBİ BAŞLADIĞINDA 1939

10 Ocak: Bağımsız milletvekilleri Ali Fuat Cebesoy ve Refet Bele paşalar CHP meclis grubuna katıldılar.

25 Ocak: Celal Bayar hükümeti istifa etti, Refik Saydam Başbakanlığa getirildi.(Unutulmasın Dr. Refik Saydam 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal’in 22 kişilik görevli ekibinde olup onun da doktoru idi.)

12 Ocak: Türkiye, İspanya’daki Franko’yı tanıdı. 24 Mart’ta seçimler yapıldı, 6 Nisan’da meclis açıldı. Yeni meclisle beraber seçilmiş olan Ali Fuat, Ali Çetinkaya bakanlıklara ve Kazım Karabekir Paşa da meclis başkanlığına geldi. Anlaşılıyor cumhuriyetin kurucu kadroları yeniden sahneye çıkıyordu.

18 Nisan: Harp Mükellefiyeti (mecburiyeti, ihtimali) kanunu çıkarıldı.

20 Nisan: Hitler doğum gününü kutlayan Türk heyetini kabul etti. (Ali Fuat Cebesoy, Asım Gündüz paşalar ile Yunus Nadi, Necmettin Sadak, Hüseyin Cahit Yalçın ve Falih Rıfkı Atay.)

4 Haziran: Türk-İngiliz görüşmeleri için Kazım Orbay Paşa başkanlığında heyet Londra’ya gitmişlerdi.

23 Haziran 1939’da Türk-Fransız ortak bildirisi yayınlandı. Türkiye ile Suriye sınırlarının düzenlenmesi meselesiydi. 7 Temmuz Tunceli’de çıkarılan olağanüstü hal 1942’ye kadar uzatılmış oldu.

25 Ağustos: Almanya’da yaptırılan Kadeş vapuru geldi, peşinden Batıray Denizaltısı da Kiev limanına da denize indirilmişti.

11 Eylül: Başbakan Refik Saydam mecliste: “Biz bugünkü harbin dışındayız, aldığımız ihtiyadi tedbirler zorunlu.” diyordu.

25 Eylül: Dışişleri bakanı Şükrü Saraçoğlu Moskova’daydı.

30 Eylül: Türk-İngiliz görüşmeleri için Millî Savunma Bakanı Orgeneral Kazım Orbay başkanlığında iki heyet acilen Londra’ya gitti. (Not: 85 yıl sonra harp yok zarp yok AKP’de neden Genelkurmay Başkanı Orgeneralleri Millî Savunma Bakanı yaptılar.)

9 Ekim: Türk, İngiliz, Fransız üçlü ittifakı Ankara’da imzalandı.

22 Ekim: 1922-23’teki ilk Başbakan Rauf Orbay Paşa CHP’den Kastamonu milletvekili seçilmiş oluyordu.

17 Kasım: Türk ordusunda görev yapan General Mitelberg gibi Alman generaller Türk ordusundaki danışmanlar olarak tamamen arındırılmış oldular.

9 Aralık: Millî Savunma Bakanı Kazım Orbay başkanlığındaki askerî heyet görüşmeler yaparak Londra’dan dönmüştü. Dünyada ise, 15 Şubat günü Almanların 35 bin tonluk savaş zırhlısı Bismark denize indirilmişti.

8 Nisan: İtalya, Arnavutluk başkenti Tiran’ı işgal etti. 22 Mayıs’ta, Almanya-İtalya askerî antlaşması Çelik Paktı adıyla imzalanmıştı.

29 Ağustos: Hitler Polonya’ya tehdit notası verdi.

16 Eylül: Sovyet ordusu Polonya’yı işgal etmiş oldu.

4 Kasım: ABD kongresi silah ambargosunu kaldırarak Fransa ve İngiltere’nin Amerika’dan silah almasını açık bıraktı. 30 Kasım’da Sovyet uçakları Finlandiya’da saldırı yaptı.

14 Aralık 1939’da Milletler Cemiyeti Sovyetler Birliği’ni cemiyetten çıkarmıştı. Dünyada bu tam çok büyük işler yaşanırken, Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra biz nasıl dışarıda kalmıştık. Bu anlaşılmadan da köşe yazımızın başlığını ve gerçekleri anlamalıyız.

Devamı yarın, ikinci bölümde…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları