Bankada dövizi olanlar şaşkın! Dolar kurunda 22 yıl sonra bir ilk yaşandı

Bankada dövizi olanlar şaşkın! Dolar kurunda 22 yıl sonra bir ilk yaşandı
2001 yılında yaşanan ekonomik krizin ardından, piyasaların beklentilerini karşılamak için dalgalı kur rejimine geçen Türkiye ekonomisi, aradan geçen 22 yılın ardından bir rekora daha imza attı. Mart 2023 itibariyle, döviz hesaplarında bulunan toplam mevduat tutarı Türkiye Cumhuriyeti tarihinin zirvesine çıktı.

2023 Ocak ayında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından verilen karar ile Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarındaki taban faiz sınırı kaldırılmıştı. Kararın ardından KKM hesaplarına yönelik kaynak akışı hızlanırken, havuzda bulunan toplam para da Mart 2023 itibariyle 1.6 trilyon lirayı geçerek Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en üst seviyesine ulaşmış oldu. 

11 Haziran 1930 tarih ve 1715 sayılı Kanun ile "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası" unvanı altında özel hukuk tüzel kişiliğine sahip ve özel sermayenin de katıldığı bir anonim ortaklık olarak kurulan ve görevi Türk lirasının değerini korumak olan TCMB, yıllardır AKP''nin piyasalara müdahale etmek için kullandığı bir enstrümana dönüşmek ile itham ediliyor ve ekonomistler tarafından sert şekilde eleştiriliyor. 

21 Aralık 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan karar ile hayata geçirilen KKM uygulaması, ekonomi için bir oksimoron haline dönüştü. Her geçen gün artarak büyüyen ve uygulamaya son verilmesi halinde ortaya çıkacak krizin de bu artışla doğru orantıda yükseldiği KKM uygulamasına hemen son vermemek ise beraberinde başka tehlikeleri getiriyor. 

Vergi mükellefi vatandaşların ödemelerinden alınan payların servet sahiplerine aktarıldığı ve KKM''deki hacimin büyümesiyle ödenen vergi yükünün de yükseldiği hesapları aniden kapamak ise, havuzdaki paranın yeniden dövize dönüşmesi ile 2021 yılında yaşananlara benzer bir kur krizi hadisesinin gerçekleşmesine sebep olabilir. 

Bu uyarıların üzerinde duran ekonomist Alaattin Aktaş, ekonomim.com internet sitesinde yazdığı köşesinde yeni rekor için "KKM büyüyor, sorun öteleniyor ve giderek derinleşiyor!" başlıklı bir yazı kaleme aldı. 

Aktaş, Türkiye ekonomisi için bir beka sorunu haline gelen KKM uygulamasına yönelik eleştiriler ve çıkmazları gözler önüne serdiği yazıda, şu değerlendirmelerde bulundu...

 

✔ KKM 1.6 trilyon lirayı da aştı. Tutar büyüdükçe tasfiye zorluğu da aynı ölçüde artıyor.

✔ KKM''yi tasfiye etme aşamasında dövizin artmayacağı algısını oluşturmak en temel şart.

Kur korumalı mevduat hesaplarındaki artış hız kesmeden sürüyor. KKM’de bu ivmeyi yaratan DTH dönüşümlü hesaplar için faiz tavanının kaldırılması oldu. BDDK tarafından dün açıklanan veriler, 3-10 Mart haftasında bu hesaplarda 26 milyar lira daha artış yaşandığını ortaya koydu. Söz konusu hesaplar, bir ara sendeleyip 6 Ocak’ta 1 trilyon 370 milyar liraya inmişti. Geçen haftaki artışla ilk kez 1.6 trilyon sınırı aşıldı ve hesap tutarı 10 Mart itibarıyla 1 trilyon 603 milyar liraya ulaştı. Böylece, KKM toplamı 6 Ocak’tan bu yana geçen iki ayda tam 233 milyar lira artmış oldu.

KKM’nin ne kadarının doğrudan TL ile ne kadarının DTH dönüşümü yoluyla açıldığı açıklanmıyorsa da, hiç kuşku yok ki son dönemdeki artışın hemen hemen tümü DTH dönüşümüyle açılan hesaplardan oluşuyor. TL ile açılan hesaplarda faiz en fazla yüzde 11.50 düzeyindeyken herhalde bunu tercih eden tasarruf sahibi pek yoktur. Normal mevduat faizi yüzde 25’lerde, hatta daha yukarıda oluşmuşken yüzde 11.50’ye ancak dövizin gelecekte çok artacağı beklentisiyle razı olunabilir. Ama burada da rasyonel düşünce, “TL’den dövize geçmek ve bu dövizle KKM hesabı açtırmak” olur. Böylece hem daha yüksek faiz elde etmek mümkün hale gelecektir, hem de kur çok hızlı artış gösterirse yine kur farkı almak mümkün olacaktır.

Son dönemdeki artış çok büyük ağırlıkla DTH dönüşümlü hesap açılmasından kaynaklanıyor ama vade dolduğunda bir kur farkı doğsa bile bu tutarı bilemeyeceğiz. Gerçi Türkiye aylardır adeta sabit kur sistemi uyguladığı için kayda değer bir kur farkı da en azından şu dönem için oluşmuyordur.

 

Ama yine de bütçeden hiç kur farkı ödenmiyor değil. TL ile açılan hesaplar için bu yıl ocakta 1.5 trilyon, şubatta 632 milyar lira olmak üzere iki ayda 2.2 trilyon liraya yakın kur farkı ödemesi yapıldı. Bu tutarın TL ile açılan hesaplar için bütçeden yapılan ödemeyi gösterdiğini bir kez daha vurgulayalım.

KKM için bütçeden geçen yıl yapılan 92.5 milyar liralık ödemeyle birlikte toplam ödeme 94.7 milyar lirayı buldu. Bu tam bir yıllık ödeme. KKM’de ilk vade geçen yıl martta dolmuş ve ödemeler söz konusu ay başlamıştı. Geçen yıl kasımda kur farkı oluşmadığı için ödeme yapılmadığını da hatırlatalım. Yani on bir aylık ödeme 94.7 milyar lira.

Merkez Bankası’nın ne kadar kur farkı ödediğini ise bilmiyoruz; o adeta “devlet sırrı” sayılıyor!

Yük bankalara kaydı

DTH dönüşümlü hesaplar için faiz tavanının kaldırılması ve bankaların da döviz hesabının ağırlığını azaltmak için yüksek faiz uygulamaya başlamasının etkisiyle KKM’deki kur farkı yükü azaldı, dolayısıyla bankaların yükü arttı.

Ama asıl yük başka; bir stok yük var!

"KKM NASIL SONA ERDİRİLECEK? TEMEL SORU BU"

Millet ittifakı iktidara geldiği takdirde vade doldukça yenileme yapılmayacağını ve KKM’nin tasfiye edileceğini ilan etti.

Cumhur ittifakının KKM’yi tasfiye etme gibi bir planı yok. Hem zaten başlangıçta 2022 sonuna kadar uygulanmak üzere getirilen KKM düzenlemesinde süre uzatımına gidildi.

Son olarak 1.6 trilyona ulaşan bu hesaplar ne kadar büyürse tasfiyede yaşanacak sorun da o kadar artacak. Tabii ki bitiş sırasındaki genel ekonomik tablo ve beklentiler de büyük önem taşıyor. Tasfiye döneminde kurun çok fazla artmayacağı beklentisini oluşturmak gerekiyor. KKM’den çıkacak paranın ancak bu sayede dövize gitmesi önlenebilir. Aksini düşünmek bile korkunç! Seçime kadar bu hızda artışla 1.8 trilyon liraya çıkacak KKM bir yıla yayılarak tasfiye edilmek istense bile her ay ortalama 150 milyar lira dövize koşmaya hazır bir şekilde piyasaya verilecek demektir. İşte bu yüzden kur artışı beklentisinin kırılması şart. Zaten kurun artma eğilimi içinde olduğu bir dönemde bu tasfiye de yapılamaz.

Deprem “kasadaki dövizin” gözünü korkutmuş gibi...

Merkez Bankası’nın parite etkisinden arındırarak açıkladığı veriler, yurt içi yerleşik tüzel kişilerin döviz tevdiat hesaplarının 3-10 Mart arasında yaklaşık 1.2 milyar dolar arttığını ortaya koydu. Söz konusu hafta gerçek kişilerin döviz hesaplarında ise 11 milyon dolarlık bir azalma görüldü.

Döviz tevdiat hesabında geçen hafta gözlenen bu artış, son haftaların en dikkat çekici artışı.

Kur korumalıda dövizden dönüşümlü hesaplar için faiz tavanının kaldırılmasıyla birlikte döviz hesaplarında kayda değer gerilemeler yaşanıyordu. Bu gerileme durdu ve tersi bir hareket ortaya çıktı. Daha önceki gerilemeler, DTH’den KKM’ye geçişin işareti sayılıyordu.

DTH’de geçen hafta hatırı sayılır bir artış oldu, daha önceki hafta ise fazla önemsenmeyecek küçük bir hareket vardı.

Peki son hafta ne oldu da DTH yeniden artışa geçti?

Bu sorunun somut bir yanıtı yok tabii ki...

Ancak şu tahmin hiç de yabana atılacak gibi değil...

Deprem yüzünden evde, kasada, yastık altında döviz ve altın tutmak artık kimseye cazip gelmez oldu.

Herkeste bir deprem tedirginliği var. Hatta tasarruf amaçlı altın talebinde bile çeyrek ya da gram altından gücü yetenler açısından bileziğe doğru bir yönelme olduğu bildiriliyor. Amaç belli; tasarrufum hiç olmazsa yanımda, kolumda bulunsun!

Eğer geçen haftaya özgü bir durum değilse ve deprem kaygısı yüzündense, bankalardaki döviz tevdiat hesaplarının önümüzdeki dönemde de arttığını görebiliriz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlgili Haberler
Öne Çıkanlar