Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Emin Mert Odabaş

Emin Mert Odabaş

Fenerbahçe İspanya’da da zoru başardı

Fenerbahçe Beko, 12. ve 13. hafta maçları için İspanya’ya konuk oldu. Önce Baskonia, arkasında Barcelona deplasmanlarına çıkan Fenerbahçe iki maçtan da mağlup olarak ayrılmaktan kurtulamadı.

İşin kötü tarafı ise Fenerbahçe’nin iki maçın da belirli sürelerinde üstün, hem maça hem skora hâkim oynamasına rağmen bu maçı kazanacak hissini ne kendine, ne rakibe verememiş olmasaydı. Baskonia maçında ikinci çeyrek, Barcelona maçında ise üçüncü çeyrekte oynanan felaket oyun, yarattığımız çift haneli farkın bir kuş tüyü gibi uçup gitmesi ve maçın geri kalanında önce o farkı korumaya, sonrasında ise geri kapatmaya çalışmakla geçen müsabakalar.

Koça sanırım herkesin saygısı sonsuzdur; kimsenin haddine de koçun geçmişi, deneyimi ve birikimini sorgulamak değildir. Ancak görünen o ki Fenerbahçe Beko’nun haftalardır konuştuğumuz gibi belirli problemleri var.

Fenerbahçe rotasyonunu verimli kullanamıyor, doğru beşini bulamıyor, bulup doğru oynasa bile istikrar sağlayamıyor ve sonrasında yine başa dönüyor. Rotasyonu doğru kuramıyor. Koç İtoudis maçı kaybettiğini görse bile bazı şeyleri denemekten çekiniyor ya da denemeye çalıştığında herkes maçın kaybedildiğini biliyor.

Bu takım halen potansiyelli, geçen sene olduğu gibi sezon başı düşlenilenden uzak ancak potansiyelini halen koruyan bir takım. Bu noktadan sonra geriye kalan takım, kenar yönetimi ve idari yönetim arasında. Fenerbahçe bir noktadan sonra kendine gelmek zorunda.

Geriye dönüp araştırmadım ancak en kısa zamanda bakacağım, sadece şunu sormak lazım, Fenerbahçe en son ne zaman bu kadar kötü bir deplasman performansı ortaya koymuştu Avrupa arenasında?

Kendi sahasında henüz yenilgi görmeyen, ligin namağlup lideri Real Madrid’i müthiş bir geri dönüşle uzatmalarda mağlup eden Fenerbahçe’nin bu deplasman karnesi kabul edilebilir gibi değil.

Deplasmanda oynadığı 8 maçtan 7 yenilgiyle dönmek hiçbir şekilde kabul ya da izah edilebilir değil. Üstelik bu 7 yenilginin 6’sı üst üste gelirken, üçü öyle ya da böyle Sırbistan deplasmanından gelirken 2’si ise yine üst üste şekilde İspanya deplasmanından geldi.

3 maçlık İspanyol takımları serisinde, kendi sahasında Real’i yenerek mağlubiyetsizlik serisini bozan bu takımın, İspanya deplasmanında hem Baskonia’ya hem de Barcelona’ya öyle ya da böyle elindeki maçları vermesinin benim nazarımda bir açıklaması yok.

Birisi bir açıklama yapacaksa bunun kaynağı koç ve takımın idari yönetimi olmak zorunda. Bu takım da bu taraftar da bu yenilgileri bence hak etmiyor.

Sarı Kanaryaların bu ay Euroleague’de oynayacağı dört maç daha var. Önce kendi sahasında Monaco ve Zalgiris’i ağırlayacak olan Fenerbahçe, sonrasında Alba Berlin ve Anadolu Efes deplasmanlarına konuk olacak. Açık konuşmak gerekirse Fenerbahçe kâğıt üstünde de sahada da bu ayı 4’te 4 ile kapatmak zorunda. Oynanacak her maç, Alba Berlin hariç, doğrudan doğruya lig yarışında olduğumuz rakiplerimizle ve bu maçların kaybedilme lüksü ne yazık ki yok.

Koça ne yapacağını söylemek bizim işimiz değil ancak diyebileceğimiz ilk ve son şey bu 4 maçtan da 4 galibiyet ile çıkmak olacak. Bir avantajımız üst üste iki maçı kendi sahamızda oynayacak olmamız. Real maçı sonrası gösterdik ki rakip kim olursa olsun, takım oynamak istediğinde kazanmamamız için bir bahanemiz yok.

Öyleyse oynamalı ve kazanmalı; harcanan paraları, kurulan bu takımı, öyle ya da böyle verilen taraftar desteğini boşa çıkarmamalıyız.

Fenerbahçe’nin bu 4 maçta 4’te 4 yapmaktan başka çaresi yok. Aksi halde, şu an içinde bulunulan krizden daha büyüğü bizi bekliyor olacak.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları