Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Erdinç Yapan

Erdinç Yapan

KALBURÜSTÜ

Tüketim toplumu

Kalabalıkların büyümesine dair en büyük sıkıntı onları doyuracak ve barındıracak kadar ürünün piyasaya sürülememesidir. Tıpkı içinde bulunduğumuz durum gibi her ne yaparsak yapalım kalabalıkları susturmak mümkün olmuyor. Bir ay içerisinde yükselen binalar, marketlere yığılan hazır gıdalar ve hiç durmadan tüketen kalabalıklar.

Bu arada tüketmek öylesine sıradan bir eylem haline geliyor ki sadece fiziksel olarak değil duygusal olarak da aşırı bir tüketim içerisine giriyoruz.

Önce doğayı tüketmeye başladık, elimizdeki aletler modernleştikçe tüketim her yere yayıldı. Tek bir yeşil alan bırakmamak adına yemin etmişçesine tükettik doğayı.

Nefes almayan ve içindeki canlılara da nefes aldırmamaya yemin etmişçesine büyüdü yıllar içerisinde doğaya karşı başlayan bu tüketim çılgınlığı...

Bir süre sonra artık huzur verecek kadar yeşil alan kalmayınca bu çılgınlık başka yerlere sıçradı! İnsanlar bu hastalığı birbirine bulaştırmaya başladı. Tahammülsüzlükle kendisini gösterdi, karşı tarafa şiddet uygulamaya kadar gitti.

Modern tıp çaresizce izledi bu süreci, bunun bir tedavisi olmalıydı ama tüketmek öylesine doğal bir istekti ki kimse önünde duramıyordu! Cinayetler arttı, gündelik hayatta selam bile vermeye korkar olduk. Sadece yabancılara karşı değil en yakınımızdaki insanlara karşı bile sevgisiz bireyler olmaya başladık. Çünkü hep daha fazla tüketmek istiyorduk ve elimizin altındakiler bize yetmemeye başlamıştı.

Ormanları bitirdiğimiz için beynimize yeterli oksijen gitmiyordu artık, yaşantımızı tamamen kazanmaya odaklamıştık bu uğurda hiç kimseyi görmüyordu gözümüz! Para kazanalım, statü kazanalım zirveye çıkalım derken bir anda tüketim hastalığına bulanmış bir halde bulduk kendimizi...

Sosyal medya üzerinden de yayıldı bu hastalık hiç görmediğimiz huyunu suyunu bilmediğimiz insanların hayatlarına imrendik, çok para kazananlardan, güzel olanlardan, yakışıklı olanlardan, her gün yeni yerler gezenlerden görüp elimizdeki kısıtlı imkânlarla onlar gibi olmaya çalıştık.

Aşırı tüketim denen hastalık tüm organlarımızı ele geçirdi ve bizleri çirkin birer varlık haline getirdi. Öylesine kötüleştik ki doğaya karşı başlayan ve oradan insana geçen bu hastalık son olarak hayvanlara karşı bir nefrete dönüştü.

Sadece karnını doyurmak isteyen hayvanların yemeklerine zehir kattık, yaşam alanlarına girip onları birer fazlalıkmışçasına uzaklaştırmaya çalıştık. Kestik, biçtik onlara türlü çeşitli eziyetlerde bulunduk.

Çünkü sadece çevremizdeki kaynakları değil yavaş yavaş insanlığımızı da tüketmeye başlamıştık. Toplum olarak tüketimin ne kadar güzel bir şey olduğunu düşündük ve böyle hareket ettik.

Ancak her zaman olduğu gibi sınırlı bir dünyada yaşadığımızı fark etmeye başladığımızda duvara çarpmış gibi olduk. Yüzyıllardır tüketmeye alıştırılmış insanlık şimdilerde yapay bir gelecek inşa etmeye çalışıyor kendisine...

Kısıtlı varlıkların tüketilmesini engellemek adına fiyatlar artırılıyor ve insanlık bir şekilde genlerine işlenmiş tüketim çılgınlığından uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Bu sınavda ne kadar başarılı oluruz bilinmez ama şimdiye kadar tüketilen pek çok şeyin yerini doldurmak artık imkânsız...

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları