Sadece bir haftaya sığan öylesine şaşırtıcı olaylar yaşandı ki hangisine kafamızı çevirsek altından tuhaf hikâyeler çıkıyor. Gündelik hayatın temposu içerisinde kafamızı çevirip bakamadığımız olaylar kimi zaman tüm gerçekliğiyle yüzümüze çarpıyor.
Bir aracın içerisinde köprüden geçerken biraz ileride bir intihar vakası olduğunu görüyor ancak işe yetişmenin endişesi içerisinde o kişiyi korkuluklara çıkartan hikâyeyi umursamıyoruz.
Galata Kulesi''nin önünde çevredeki insanların gözü önünde kendisini yakan adamın videosunu izlerken derin bir üzüntü çöküyor içimize ama çok kısa bir süre sonra sanki böyle bir şey hiç olmamış gibi dönüyoruz hayatımıza…
Çok değil bir on yıl kadar önce böyle bir olayı duymak bile yeterince endişe ve korku yaratırken şimdilerde izlemek bile değiştirmiyor yüreğimizin atışını… Hatta öylesine kayıtsız kalıyoruz ki dramlara, bir insanın yanışını çocuğuna izletmekten bile rahatsız olmayan bir ebeveyne tanıklık ediyoruz aynı videonun içerisinde!
Sokağa taşan kavgaların kitleler halinde yapılmaya başlandığını görüyoruz haber bültenlerinde… Sokağın ortasında biriken insanlar birbirlerine silah çekip adeta terör estirirken çevredeki masum kalabalık kurşunlardan saklanacak bir yer arama telaşına giriyor. Çünkü öylesine büyük bir cinnet halindeyiz ki kimden nasıl bir kötülük geleceğini kestiremiyoruz bile…
Trafikte yanınızdan geçen bir aracın şoförünü kornaya dokunarak ya da hafif bir şekilde gaza basarak sinirlendirdiğinizi kırmızı ışıkta aracınızın aynası koparıldığında fark ediyorsunuz. Hatta ezkaza aracın camı açıksa bu ''sinirli'' şahıs size vurmak için rahatlıkla eyleme geçebiliyor.
Şiddet dışarıda hiç tanımadığımız insanlardan geliyor gibi görünse de aile fertlerinin birbirlerine olan nefreti de son zamanlarda tavan yapmış gibi görünüyor…
Toplu cinnet dost, akraba, arkadaş ayırmadan sarıyor çevremizi! Neredeyse her gün aile içi şiddet haberlerini okuyup üzülüyoruz. Amcasını, annesini, babasını öldüren insanlarla aynı havayı soluyor olmak korkutuyor içten içe…
Kalabalıklar mutluluk paylaşmaktan çok birikmiş nefreti sağa sola yayıyor. Okuduğumuz kaç haberden sonra bunun önünü almak adına harekete geçilecek şimdilik belirsizliğini koruyor.
Kişilerin sorunları öylesine büyük ki toplu cinnet hali pas geçiliyor. Oysa ki hayatından mutsuz insanların oluşturduğu kalabalık nefretini çevresine yöneltmeyi sürdürdükçe bu zarardan kaçmak ya da saklanmak mümkün olmayacak.
Güvenlikli sitelerin duvarları arkasında, toplu cinnet halinden korunabileceğini sananların hemen herkes kadar tehlikeye açık olduğunu anlatmak gerek.
Kimi zaman Galata Kulesi önünde kimi zamansa büyük bir meydanın ortasında kendinizi bir toplu cinnetin içerisinde bulabilirsiniz.
Yaşananlara kayıtsız kalmak yerine özgürleşmeye ve insanların hayatlarını yaşamasına izin vermek gerek! Ekonomik anlamda büyük zorluklar yaşadığımız şu günlerde güler yüze, samimi bir sohbete, azıcık da olsa eğlenmeye duyulan hasret çok fazla…
Kendimizi bir haber bülteninin içinde bulmadan önce bir şeyleri düzeltmek adına harekete geçme vakti…
