Yazmak denilen eylemin özgürleştirici tarafı tartışmasız eline kalem alan herkesin şu ya da bu şekilde hissettiği bir duygudur. Bu öylesine güçlü hissettiren bir duygudur ki bazen bir şiirle ortaya çıkar bazen sadece etkileyici bir sözdür!
Aklınızda ya da çevrenizde uçuşan sözleri bir araya getirip kâğıda döktüğünüzde artık onun yapısı bambaşka bir şey olur. Yüzlerce yıl sonraya mesaj veren bir metin olabileceği gibi çağını çok iyi anlatan kelimelerden örülü bir metin de ortaya çıkabilir.
Aslında burada yazının sonsuzluğa uzanmak adına destek alabileceği yegâne şey sanat! Çünkü onu canlandıran ayaklandırın kanatlandıran şey sanatın gücü oluyor.
1564 yılında dünyaya gelen ve yaşadığı çağda kaleminin gücünü kullanarak onlarca şiir ve tiyatro metni yazan William Shakespeare'in adını halen duyuyor ve onun eserlerini tiyatro sahnelerinde izlemeye ve alkışlamaya devam ediyorsak bu yazının canlandığında ne kadar etkileyici olabileceğinin bir işaretidir. İşte bu yüzden de bir şeyler anlatmak adına yazının gücünü yabana atmamak gerekiyor. Kaleme aldığınız eseriniz başarılı bir yönetmenin ya da rejisörün eline geçtiğinde alın yazısı bambaşka bir yöne doğru ilerleyebilir.
Yazı canlandığında ayağa kalkıp yürümeye başladığında arkasına katacağı kalabalıklar da artacaktır. Çünkü ete kemiğe büründüğünde vermek istediği mesaj daha da güçlenecektir. Yazının içinde gizlediği mesaj canlandığında daha etkileyici olacaktır.
Özellikle dijital platformların yarattığı dünya çapındaki enerjinin arkasında yazının canlandığında yarattığı güç yatıyor. Yıllar önce yazılmış ve pek çok kez reddedilmiş bir metnin canlandığında dünyayı nasıl etkisi altına aldığını Squid Game adlı yapımda yakından gördük.
Yazı sadece onu kaleme alan kişinin olmakla kalmıyor çıktığı ülkeye de katkı sağlıyor. Yurtdışına sattığımız dizilerin senaristleri milyonlarca insana emeklerini sunarken 'söz uçar yazı canlanır' lafını sonuna kadar yaşıyor.
Yazı canlandığında ne kadar etkileyici olduğunu sinema perdesine yansıyan görüntülerle de hissediyoruz. Milyon dolarlık bir sektörün belkemiğini canlanan yazılar oluşturuyor. Kimi zaman batan bir geminin hikayesine bakıyoruz kimi zaman da tamamen hayal gücünün oluşturduğu canlılarla dolu bir evreni izliyoruz.
Tiyatroyla uğraşmış bir insan olarak yazının canlandığında ne kadar çok insana dokunduğuna yakından tanıklık ettim. Onlarca yıl önce yazılmış bir tiyatro oyununu sahnede hayata geçirirken seyircilerle farklı bir bağ kurdum.
Sözün uçtuğuna tanıklık ederken yazının nasıl da ete kemiğe büründüğünü gördüm. Gözlerime tutulan takip ışığı altında yazılmış bir karakteri hayata geçirirken bunun sonuçlarının ne kadar özel ve anlamlı olabileceğini yaşadım.
Sahne üzerinde okuduğum bir şiirin beni izleyen bir seyirci için ne kadar anlamlı olabileceğine tanıklık ettim.
O yüzden de 'söz uçar yazı kalır' sözünü alıp onu daha etkileyici kılmak adına diyorum ki söz uçar yazı canlanır.
