Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Erdinç Yapan

Erdinç Yapan

KALBURÜSTÜ

Sisteki insanlar

İnanılmaz bir hızla ilerleyen teknoloji bizlere sanal dünyalar sunma aşamasına gelmişken uygar medeniyetlerin hava olaylarına karşı aciz kalması ve bu acziyetin devam etmesi son derece ilginç!

Yağmur biraz fazla yağsa sel oluyor giriyor hayatımıza sevdiklerimizi alıyor bizlerden, değer verdiğimiz anısı olan eşyalarımızı alıp götürüyor ardına bile bakmadan. Bizlere bir vedalaşma şansı bile bırakmadan… Sadece biraz fazla yağmur yapıyor tüm bunları tüm bu acıları yaşatan yağmurun fazlaca yağması…

Kar taneleri bembeyaz güzelliğiyle kaplıyor şehri, romantik görüntüler yaratıyor … Ama o da tıpkı yağmur gibi biraz fazla yağdığında hayatı zehir ediyor bize… Köylerin yolları kapanıyor, buzda kayıp birbirine çarpan araçların haberleri ana haber bültenlerini süslüyor. 'Beyaz esaret' başlığıyla veriliyor bu doğa olayının bizlere yaşattığı sorunlar.

İnsanoğlunun doğa olaylarına karşı teslimiyeti dünyanın oluşumundan bu yana devam ediyor. Her ne kadar hava durumu tahminlerimiz bizleri hangi hava olayının karşılayacağını söylese de bu kontrolsüz güç kimi zaman bizleri çok zor duruma sokabiliyor.

Bir süredir İstanbul'u esir alan sis de tıpkı diğer doğa olayları gibi kartpostallık görüntüler yaratıyor olsa da sabahın köründe arabasıyla yola çıkmak isteyenler için tam bir eziyet haline geliyor. Düşünsenize önünüzü göremeden adım bile atmaya tereddüt ederken koca koca araçlarla yollara düşüyoruz büyük şehrin tüm o öğütücülüğüne boyun eğerek…

Sis  İstanbul'u teslim aldığında köprüleri yuttu, Galata Kulesi'ni hatta Kız Kulesi'ni bile yuttu. İstanbul ona anlam katan değerlerini sise kaptırdı. Bu hava olayına dair belki de tek tesellimiz kar ya da yağmur gibi büyük felaketlere neden olmaması…

Sisin içinde kaybolup giden insanlar dolaşıyor sokaklarda tıpkı bilinmez bir yola girip kaybolmak gibi sisin içine yürümek. Önünü görememek ruhunu da karartıyor, için sıkılıyor bilinmeze adım atarken. Biraz ilerinde duran insan gözünün önünde kaybolurken yanında yörende hala görünür olan insanlara bakıyorsun istemsizce…

Yalnızlık rahatsız edici bir baskı oluşturuyor üzerinde…

Bu görüntüleri alt alta sıralayınca sis, çevremizde değil de yüreğimizde tam da kendimizde bir hasar yaratıyor sanki…

Orada olduklarını bildiğin ama göremediğin insanlar sarmış çevreni sisin içine yürüyorsun!

Seslerini duyuyorsun ama göremiyorsun…

Sisin sadece bir perde olduğunu biliyor ama yüreğinin ortasına bir taş gibi çökmesine ses çıkaramıyorsun.

Birkaç adım atıp sen de sisteki insanların arasına karışıyorsun…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları