Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Erdinç Yapan

Erdinç Yapan

KALBURÜSTÜ

Sınırsız bir sinirlilik hali!

Yapılan anketler ya da sokak röportajları üzerinden vatandaşın mutluluğu ya da sinirli olma hali kolayca ölçülebilir bir değer haline geldi. Bu işlemler kolayca yapılırken temelde bu sorunları nasıl yaşadığımız ya da neden bu kadar sinirli bir toplum haline geldiğimiz gerçeği ikinci plana itiliyor sanki…

Farklı duygu durumlarının ölçülebilir olması hoşumuza gidiyor! Haberlerde konuşulacak veriler çıkıyor ortaya. Milyonlarca vatandaşın neredeyse tamamına yakınının sinir hastası olduğunu söyleyip haberi kapatıyor ve dünyaya yeni gelmiş panda yavruları haberine kolayca geçilebiliyor. Oysa ölçülen bu duygu değerlerinin yaratacağı veya aslında kabaran üçüncü sayfa haberlerine bakılırsa yarattığı sonuçları tartışmak istemiyoruz bile…

Kitabın kapağını, filmin yorumlarını, şarkıların nakarat kısımlarını, dizilerin bol kavgalı hallerini hayatının merkezine koyan insanlar olarak şimdiye kadar nasıl bu kadar sakin kalabilmişiz anlamak mümkün değil!

Belki de masumiyetin kaybolmaya başladığı çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemimizde sinirlenmeye başladık gizliden gizliye… Büyüdüğümüzde de sinirli biri olmanın iyi olduğu düşüncesine kapılıp saldırmaya başladık.

Sınırlarımızı kolayca aşıp sinirimizi herkesle paylaştık, sevginin değil de sinirin paylaşıldıkça çoğaldığına inandık.

Sinirlerimizin kolayca kabarmasına izin verdik, hayatımızın belirli kategorilere sokulmasına sinirlendik çoğu kez… Gitgide sinirli bireyler olmaya başladığımızı fark edemedik ya da bile bile mutluluk duyduk bu durumdan.

Sosyal medya platformları üzerinden birbirimize sinirimizi kusar olduk. Ne kadar çok izlendiğiniz, takipçilerin size ne kadar beğeni attığı gibi ölçülebilir değerler belirledi sinir sınırımızı! İçeriklerden kazanç elde etmeye başladıkça en çok bağırıp çağıran kişinin gündem olduğunu gördük. Sevdiğimiz süper kahraman bile sinirlendiği zaman Hulk''a dönüşen Bruce Banner oldu.

Her yeri yakıp yıkmasını izlerken yeşil devin içten içe mutluluk ve huzurla dolduk. Çünkü sinir sınırlarımızı çoktan aştık ve artık ne yapacağımızı bilmez bir halde sokaklarda dolaşıyoruz. Zaman içerisinde sinir katsayımızın artmasına izin verdik. Nasıl olsa bir rahatlama fırsatı bulur ve kurtuluruz birikmiş sinirlerimizden diye düşündük.

Sonra bir gün bir virüs girdi hayatımıza ve evlerimize hapsetti bizi, bu süreçte sanattan koptuk tek işimiz evde ekmek yapmak oldu. Sonrasında bir türlü gündelik rutinlerimize dönemedik bir yanımız hep tedirgin, başımızda kara bulutlar sinirli bireyler haline geldik.

Toplu etkinliklerde bağırıp çağırıp rahatlarız dedik nedense onlar da birer birer ertelenir oldu. Her gün her adımda daha da sinirlenir olduk.

Trafikte, kuyruklarda, toplantılarda kısacası günlük hayatın her anında sınır çizgilerimizi kaybettik ve yaşantısını sinirli bir şekilde sürdüren kişiler olduk.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları