Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Erdinç Yapan

Erdinç Yapan

KALBURÜSTÜ

Pazar mahpusu

Parmaklıklı pencerenin önüne yürüdü. Dışarıya baktı uzun uzun, bir aşağı bir yukarı yürüyenleri izledi. Kiminin işi varmış gibi hızlıydı hareketleri kiminin hayattan bezmişçesine yavaş...

Kafasını yaşantısının neredeyse tamamını geçirdiği odasına çevirdi. Kitaplarına baktı uzun uzun sonra içlerinden bir tanesini gözüne kestirdi. Kısa bir süre önce arkadaşlarının doğum günü için gönderdiği şiir kitabını aldı eline. Sayfalarını hızlı hızlı çevirdi sonra kitap eline ilk geçtiği andan beri kendisine hayran bırakan şiiri okudu bir kez daha yüksek sesle...

Hani özgürüm sanıyorsun ya nefes alınca

Hani mutluyum sanıyorsun ya sahip olunca

Hani sahiciyim diyorsun ya aynaya bakınca

İşte onların hepsi safsata...

Yüzüne bir gülümseme oturdu dudağının kenarında hafif bir mutluluk kıvrımı. Oturduğu koltuktan kalktı, şiir kitabını diğerlerinin yanına bıraktı ve mutfağa geçti. Kendisine demli bir çay doldurup yeniden parmaklıklı pencerenin önüne yürüdü.

Şu hafta sonu yasakları başladığından beri hapsolmuştu evine eskiden gözüne büyük gelen evi şimdilerde hücre hapsindeki bir mahkûmmuş gibi darlıyordu kendisini...

Kafasını parmaklıkların arasına soktu ve evin bahçesindeki çiçeklerin kokusunu almak istedi. Kapıcılarının kendisine defalarca tembihlemesinden sonra penceresine parmaklık taktırmıştı.

Ne demişti kapıcı ona... Allah muhafaza hırlısı var hırsızı var. Senin evin giriş katı, giriverirler bir gece ansızın evine...

Hani pek de bir şey bulamazlardı ya evinde, üç beş kitap bir de çaydanlıktan öte... Yine de taktırmıştı demir parmaklıkları penceresine...

Koronavirüs belasına kapalı kalmak olmasaydı pazarları eve bu parmaklıklar rahatsız etmeyecekti belki de...

Ama şimdi ölesiye soğuk, ölesiye itici ölesiye mahpus hissettiriyordu demir parmaklıklı pencere...

Biraz sağa baktı biraz sola. Yeni bir çay demledi eskisi acıyınca... Akşamı etti yine tıpkı önceki mahpuslukları gibi kolayca... Duvardaki saate baktı, eski ata yadigarı saat kurulu oldukça hiç ihanet etmemişti ona akrep ve yelkovan diyordu ki hepi topu birkaç saat daha...

Aslında cumartesileri serbest kalmıştı ama sokakta bir pazar kahvaltısı yapmanın tadı da bir başka oluyordu hele yanında arkadaşların varsa...

                                                                   ***

Normalleşme sürecinde bir adımı daha geride bıraktık ve evlerimizde kaldığımız pazarlar da artık geride kaldı. Her ne kadar varyant haberleri içimizi karartıyor olsa da dikkati elden bırakmadan kazandığımız özgürlüklerin tadına varalım.

Evlerimizdeki son Pazar mahpusluğu da böyle bir hikâyenin içinde savrulsun gitsin...

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları