Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Erdinç Yapan

Erdinç Yapan

KALBURÜSTÜ

Özgür insan

Düşüncelerin ve fikirlerin baskılandığı bir ortamda insanın yaşantısını sürdürmesi ve akıl sağlığını koruması için kendisine rahat nefes alabileceği bir alan yaratması gerekiyor. İnsanın doğası gereği çevresini konforlu bir hale getirebilmek adına bazı değişiklikler yaptığını biliyoruz. Belki de hayvani bir içgüdünün varlığıdır bu...

Baskı toplumunun bireyleri olarak çokça zaman sesimizi duyurmakta yetersiz kalıyoruz ve ne yazık ki yüksek bir sesimiz değil gürültülü bir düşünce dünyamız oluyor. Kimi zaman konuşma özgürlüğümüz alınıyor elimizden kimi zaman da bambaşka bir şey üzerinden baskıya uğruyoruz. Üstelik bunu aile fertlerimiz bile uygulayabiliyor bizlere...

Yaşam haberlerinin belki de en dikkat çekici tarafı bizlere pek çok açıdan içinde yaşadığımız toplumun şifrelerini vermesi... Görmek istemediğimiz, belki de bizlere rahatsızlık verdiği için kafamızı çevirdiğimiz bazı durumları ve olayları bir haber metni olarak bizlere sunuyor.

Bir başkasının başına gelmiş olaylar örgüsü olarak okuduğumuz haberler aslında bizlere tutulan bir ayna... Sokaktaki yığınların, karşımızdaki apartman komşusunun, çocuğumuzu götürdüğümüz okuldaki öğretmenin yaşadıklarıdır okuduklarımız.

Bu tarz haberleri okudukça fark ederiz ki baskı kimden gelirse gelsin ve ne kadar güçlü olursa olsun sonunda insan doğası gereği en sağlıklı şekilde akacağı dere yatağını bulur ve oradan yaşantısına devam eder. Arzularını ve tutkularını geç de olsa hayata geçirir. Her şeyin düşünce dünyamızda yaşanıp filizlendiğini gösteren örneklerle dolu çevremiz.

Pes etmediğimizde, bizlere dayatılanlara rağmen hayallerimizi koruduğumuzda, hayatın renkli yüzünü bizlere göstereceğini bilmemiz gerekiyor.

Baskıdan özgürlüğe giden yolda ortaya çıkan renk bu defa ''kırmızı'' olmuş!

57 yaşındaki emekli el sanatları öğretmeni Seçil Hanım, giydiği kıyafetlerden gündelik hayatta kullandığı eşyalara kadar bu renge öylesine tutkuyla bağlı ki kendisine ''kırmızılı kadın'' olarak hitap ediliyor.  Bu rengi hayatına böylesine tutkuyla dahil etmesinin altındaysa, çocukken annesinin kendisine kırmızı giymeyi yasaklaması yatıyor. Yasakların nasıl da ters teptiğini emekli el sanatları öğretmenimizin kırmızıyı bir tutkuya dönüştürmesinde görüyoruz. 

Tutkusunu yasaklara rağmen yaşamaya çalışan Seçil Hanım kendi kararlarını verebilen bir yetişkin olmasına rağmen toplum baskısını üzerinde hissetmeye devam ediyor. Kırmızı tutkusunu aşırı bulanların eleştirisi yüzünden psikolojik destek bile almış.

Yine de günün sonunda kalbinin sesini dinlemiş ve yaşama sevinci bulduğu renge sıkı sıkıya sarılmış. Yani olması gerekeni yapmış ve baskıcı sesleri ve doğruyu işaret ettiğini düşünen yığınları değil de kalbini dinlemiş ve ruhunu özgür bırakmış.

Çünkü insan özgür bir varlıktır ve her ne şartla olursa olsun özgürlüğünü tüm benliğiyle yaşamak ister. Önüne nasıl engeller çıkartırsanız çıkartın!

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları