Ülkemizde, komedyenin omuzlarına yüklenen 'Güldürürken Düşündürme' sorumluluğu Levent Kırca'ya kadar bir zorunluluk olarak gelmiş olsa da, Cem Yılmaz ve Şahan Gökbakar gibi isimler böyle bir sorumluluğu üzerlerine almak istemedi.
Stand-up gösterilerinde sürekli olarak 'Düşündürmeden güldürdüğünü' söyleyen Cem Yılmaz yaptığı işte herhangi bir mesaj kaygısı olmadığının altını defalarca çizdi. Onun izinden giden Şahan Gökbakar da henüz kariyerinin başındayken verdiği bir röportajda şu ifadeleri kullanmıştı:
- Ciddi bir komedyen eksiği var Türkiye'de. Halk bunu istiyor diye verilen standardı düşük espriler yerine içinde sürekli mesaj barındırmayan bir iş yapmaya karar verdik.
İnsanlar artık biraz daha zekice espriler istiyor. Türkiye'de mesaj vermeyen espriyi Cem Yılmaz yaptı, yırtındı adam bunun için. Güldürürken düşündürmek ne demek? Biz de televizyonda ilk defa bu misyonu üstlenen bir ekibiz. Mesaj vermek gibi bir amacımız yok.
Bu hedefle çıktığı kariyer yolculuğunda Recep İvedik gibi 'mesajsız' bir karakter yaratan Şahan Gökbakar sonrasında sosyal medya hesabından çok sayıda düşündüren ve göndermeler bulunan kısa parodiler paylaştı. Bir süre sonra bundan da vazgeçti ve sosyal medya hesabını askıya aldı.
Bu örneklerden de anlayacağımız üzere bu adamlar mesaj vermekten ve üzerlerinden işleyişe dair göndermeler yapılmasından rahatsız oluyor.
Rahatsızlığını net bir şekilde dile getiren isimse Cem Yılmaz oldu.
"Bu ülkenin en büyük sorunu 2 duble rakı içeni kafir, 2 rekat namaz kılanı da Müslüman zannetmek" şeklinde bir yorumda bulunduğu iddia edilen komedyen kendisi üzerinden yapılan bu göndermelere kızdı.
Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda tepkisini "Bu ülkenin en büyük sorunu bir şeyler geveleyip altına bir isim yazmak olsa gerek. Bi bitmediniz be. Nerede söylemişim bunu? Rüyanda mı?" sözleriyle dile getirdi.
Gerçekten de Yılmaz'ın dediği gibi ülkenin en büyük sorunu sosyal medyada bir şeyler gevelemek mi? Ya da gevelediklerinin arkasında duramamak mı?
Yıllarca mesaj verme işini komedyenlerin omuzuna yüklemiş bir toplumun sosyal medya gibi özgür bir platformda bile bu alışkanlığından vazgeçmemiş olması bizlere neyi gösteriyor?
Ülkede ifade özgürlüğü olmadığından mı korkuyoruz!
Sözlerimizi bir başkasının mesela bir komedyenin ağzından söylediğimiz zaman daha etkili olacağını mı düşünüyoruz?
Nasreddin Hoca'nın gönderme dolu fıkralarını halen anlatıyorsak, Kemal Sunal'ın filmlerindeki göndermeleri şimdiki zamanda bile yaşıyorsak elimizdekinin kıymetini bilip sorumluluğu başkalarının omuzuna yüklemeye çalışmayalım.
Bırakalım bazıları da 'katıksız güldürsün' bazıları da mesaj kaygısı gütmesin. Siz inandığınız doğruları ve gördüğünüz yanlışları bu insanların üzerinden anlatmaya çalışmayın.
Yazının başlığına gelecek olursak tabi ki vücudun katıksız çalışması düşünülemez ancak 'katıksız ve mesajsız güldürmek' istediğini söyleyen insanları da artık rahat bırakmamız lazım.
Düzelmesini istediğimiz şeyleri hayatından memnun insanların üzerinden (ağzından) paylaşımlar yaparak değiştiremeyiz bunu da böyle bilelim.
