Gerçek hayatın yansıması olarak görmüşümdür sanat dallarını, ne kadar uçuk kaçık işler çıkıyor olsa da günün sonunda başlangıçları bizzat hayatımızın yansımasıdır. Mağara devrinde duvarlara yansıtılan çizimler karnını doyurmak isteyen mağara adamlarının verdiği uğraşları anlatır. Tiyatro da bir ateşin başında insanların nasıl avlandıklarını gösteren hareketlerin tekrar edilmesiyle doğmuştur.

Sanat böylesine hayatın içinde olduğundan bazı filmlerin yarattığı etki de bu yüzden çok daha büyük ve etkileyici oluyor. Bir dijital platforma yeni çıkan 'Don't Look Up' (Yukarıya Bakma) adlı filmden bahsetmek istiyorum. Günümüz toplumunun hangi konulara tepki verdiğini yeri gelince ne kadar bencil olabileceğini gösteren dikkat çekici bir seyirlik olmuş.

Leonardo DiCaprio, Jennifer Lawrence ve Meryl Streep gibi usta isimleri kadrosunda barındıran bu filmin konusuysa şöyle: "İki astronom, Dünya'yı yok edecek bir kuyruklu yıldızın yaklaşmakta olduğu konusunda insanlığı uyarmak için bir medya turuna çıkar, ancak hiç kimse onları umursamaz."

Konusunda uzman isimlerin yaptıkları açıklamaları bile umursamayan bir topluluk! Filmin içindeki bazı konu başlıklarını değiştirdiğimizde yaşadığımız coğrafyadaki duruma ne kadar da benziyor değil mi? Konusunda uzman isimlerin onlarca farklı kanal üzerinden çıkıp milyonlarca insanı uyarmasına rağmen o müsibet başımıza gelene kadar dönüp kafamızı bile çevirmiyoruz onlara...

Ülkenin bilim adamlarına ve sözlerine verdiği değer afetin büyüklüğüyle doğru orantılı oluyor ne yazık ki! Memleketin yarısı yanınca ya da yıkılınca onları televizyon kanallarında ağırlayıp ne açıklama yapacaklarına kulak veriyoruz. Kirlilikten denizlerimizde müsilaj oluştuğunda onları haber bültenlerine alıyor ve "biz bunun olacağını yıllardır söylüyorduk zaten" laflarıyla karşılaşıyoruz.

'Yukarıya Bakma' filmi işte tam da bu yüzden önemli mesajlar taşıyor... Gerçekten anlatılması gereken hikayelerin nasıl karanlıklarda kaldığını görüyoruz, insanların duymak istediklerine kulak kabarttıklarına tanıklık ediyoruz. İnsanlığın sonunun geleceğini söyleyen iki bilim insanına verdiğimiz değer sosyal medya fenomeninden daha da alt sıralarda oluyor.

Günün sonunda kazanan bilimin ışığında ortaya dökülen fikirler olacak bundan yana hiçbir şüphem yok! O zamana kadar çevremizi saran karanlık düşüncelere çarpılmamaya çalışarak hayatta kalmaya çalışmalıyız. Belki de bir kez olsun büyük felaketler yaşamadan bilim insanlarının bizlere neler söylediğine kulak kabartmalıyız. Neden 'zararlı' neden 'yararlı' olduğuna onların yaptığı değerlendirmelerden sonra karar vermeliyiz.

Her zaman bir tane hayatımız olduğunu ve onu dolu dolu yaşamak gerektiğini söyleyip dururuz ama o hayatı kaliteli hale getirmek adına adım atmayız. Kulaklarımızı gerçeklere tıkamayı tercih edip karanlıklarda çarpılmaya devam ettikçe... 'inadına görmek istemeyip' durduğumuz hatalarla gideceğimiz yolun nereye çıkacağını az çok kestiriyor olmamız lazım...