Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Erdinç Yapan

Erdinç Yapan

KALBURÜSTÜ

Her şeyi kademeli normalleştirirken sanatı ve sanatçıları anormalleştirdik!

Yasaklar başlamadan eve yetişmeye çalışırken onların yanından geçip gittik. Notaları duymadık, replikleri işitmedik. Çünkü uzun zamandır çıkmıyordu sesleri, nefesleri yitip gidiyordu, kayboluyordu hayalleri...

Dünyayı bir anda etkisi altına alan ve üzerinden 1,5 yıl geçmesine rağmen halen tüm tehlikesiyle hayatımızın orta yerinde olan Covid-19 virüsü insanlığın imdadına yetişen aşı sayesinde artık çözümsüz bir dert olmaktan çıktı.

Salgının başında çok kötü tablolar ortaya koyan Avrupa ülkeleri şimdilerde küllerinden yeniden doğmayı başarırken sürecin ilk zamanlarında başarılı bir tablo sergileyen Türkiye ise son derece zor ve karanlık günler yaşıyor.

Aşıların yüksek miktarlarda gelmemesi ve sınırlı sayıda vatandaşın aşı olmasından dolayı bir türlü istenen rahatlama sağlanamazken uygulanan yasaklar bazı sektörleri bitme noktasına getirdi.

Kurduğu AHBAP Derneği üzerinden pek çok yardıma muhtaç isme elini uzatan şarkıcı Haluk Levent'in kendi meslektaşları için yardıma soyunması yaşanan sürecin ne kadar zor olduğunu gösterirken, bir başka şarkıcı Hakan Altun'un enstrümanının tellerini kestiği video ise bunu izleyen pek çok kişiyi derinden sarstı.

Sanat zaten son yıllarda kendi köşesinde yaşamaya çalışan bir organizma halini almış ve siyasilerin 'Tiyatro yapılıyor' söylemleriyle tamamen bir hakaret unsuru haline getirilmişti. Bir de üzerine pandemi yasaklarının darbesi eklenince ölüme terk edilen bir alan haline geldi.

 

Virüslü sanat

 

Gece kulüpleri açılmıyor, müzisyenler sahne alamıyor, konser veremiyor, sinema salonları kapalı ve virüs illa ki tiyatro salonlarında bulaşıyor!

Sosyal medya hesapları üzerinden ne kadar zor durumda olduğunu anlatan müzisyenlerin hikayelerini paylaşıp geçiyoruz ama onların ocaklarına düşen ateşin yakıcılığını hissetmediğimizden belki de dönüp neler olduğuna bakmıyoruz.

Oysa ki insanlar intihar ediyor! Çünkü hayatlarını devam ettirmek için yaptıkları işleri ellerinden alındı. Kişilerin sesleri yüksek çıkmadığından belki de her şey normalleşirken bir tek sanatçılar anormalleşti!

Aşk acımıza eşlik eden şarkılar yazılmıyor ne zamandır, ne zamandır Romeo ve Juliet'in ölümsüz aşkını izleyemiyoruz sahnede, enstrümanların telleri kesiliyor biraz daha sessiz bırakılıyor hayat biraz daha ölüm sessizliğine bürünüyor duygular...

"İnsan yerine dahi koyulmadan bekliyoruz" diyor Can Bonomo yaşadıklarını tanımlarken.

"Pandemi sürecinde müzik ve eğlence sektörüne yapılan haksızlık ve çifte standart hiç adil değil" sözleriyle anlatıyor içinde bulunduğumuz durumu Tarkan!

Bizler de "Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir" diyen Atatürk'ü düşünerek belki de diyoruz yavaş yavaş öldürmek istiyor birileri...

Onca sosyal medya paylaşımı, onca isyan, onlarca intihar ve eylemden sonra Kültür Bakanlığı'ndan tek seferlik olmak üzere müzisyenlere 3 bin lira ödeneceği şeklindeki duyuru bir nebze olsun merhem olur yaralara umarım. Kim bilir belki de sadece yüzeydeki çiziklere...

İki kalas bir hevesle yapılan tiyatro elbette yeniden filizlenecektir, perdeler açılacak seyircisini yine mest edecektir.

Konserlerde hayallere dalıp yeni ufuklara yelken açacağızdır birlikte...

Ama yine de, yine de insan ne gerek vardı diye düşünmeden edemiyor!

Ne gerek vardı sanatın ve sanatçıların ölmesini beklemeye ne gerek vardı herkesi normalleştirirken onları anormalleştirmeye!

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları