Hollywood her ne kadar vizyona soktuğu gerçek üstü yapımlarla bizleri geleceğin dünyasına hazırlıyor olsa da fütüristik işleri akşam bülteninde 'sevimli panda doğurdu' haberinin arkasında görünce insan ister istemez irkiliyor!
Şu bizleri ilkokul arkadaşlarımızla buluşturma vaadiyle piyasaya sürülen Facebook uygulamasının yarattığı heyecana getirmek istiyorum lafı…
Bir süredir yoğun eleştirilere ve ciddi davalara maruz kalan Facebook CEO'su Mark Zuckerberg geçtiğimiz gün kamera karşısına çıktı ve dünyayı bekleyen köklü değişiklikleri son derece sıradan bir şey tanıtıyormuşçasına karşımıza serdi.
Facebook'un adını Meta olarak değiştirme kararı olan Zuckerberg, aynı tanıtımda 'sanal evren' projesini de takipçilerine sundu. Evde kalıp sosyalleşme fırsatı bulamadığımızdan yakındığımız şu günlerde bizlere sanal bir dünyanın kapısını aralayan Zuckerberg, böylelikle yakın gelecekte bizleri nelerin beklediğini göstermiş oldu.
Pek çok firmanın 'sanal evren' vizyonuna yatırım yaptığını duyduktan kısa bir süre sonra gelen bu tanıtım aslında sürecin başlatıldığını gösteren bir ipucu oldu. Artık bu ipin ucu ne kadar süre içerisinde bizleri o dev yumağa ulaştırır orasını zaman gösterecek.
İlk olarak telefonların plastik gözlüklere takılarak ziyaret ettiğimiz ve bizi çepeçevre sarıyormuş hissi veren o sanal dünya kısa zamanda dev adımlar atan teknolojik buluşlarla bizleri çok daha gerçekçi bir evrenin içine sokacak gibi görünüyor.
Parayı dijitalleştirerek alışverişlerimizi sanal bir hale dönüştürmeye çok kolay ısınmıştık sırada bekleyen şeyse 'Suretler' filmi tadında robotları piyasaya sürdükleri zaman 'gerçekten sanal' bir tatil yaparken bizlere çok benzeyen ya da benzemek istediğimiz kişinin bir kopyası olan robotlarımız şehrin sokaklarını arşınlıyor olması gerçeği olacak.
Teknolojinin hızına yetişmek gerçekten mümkün değil daha yeni yeni uzaya çıkan roketleri hazmetmeye çalışırken sanal bir dünyanın varlığıyla bizleri tanıştırmış olmaları akıl sağlığımıza daha fazla sahip çıkmamız gereken bir döneme girdiğimizi gösteriyor.
Öyle ya sanal dünyanın içinde gezmeye kendimizi fazlaca kaptırıp gerçekle sanal arasındaki köprüyü yıkmamız da son derece mümkün…
Fırına gidip ekmek almaya üşenen bir neslin sanal seyahatlerde dünyanın öbür ucunda egzotik bir meyve yemesi bizleri şaşırtmasın.
Roket hızında bir teknolojik atılım kapımıza dayandı ve yaramaz çocuklar gibi parmağını zile sert bir şekilde bastırmış bekliyor. İstersek bu sese kulaklarımızı tıkarız istersek de kapıyı açıp teknolojiyi ve sanal dünyanın nimetlerini kucaklamaya çalışırız.
