Absürtlüğe son verelim
Yaşanan tüm absürtlüklere bir saygı duruşu niteliği taşıyan Gar adlı teksti bu hafta sonlandıralım ve diğer Kalburüstü konuları konuşmak üzere yeniden buluşalım…
Adam: Beni göz göre göre ölüme gönderdin. Sen nasıl bir insansın.
Adam ayyaşın üzerine yürür. Bu sırada ufak bir kız çocuğu girer sahneye…
Kız: Kapanları kontrol ettim, sabaha kadar bizi rahatsız edemezler. Bu da kim?
Ayyaş: Tanrı misafiri diye aldım ama Azrail çıktı.
Adam: Büyük baban beni öldürmeye çalıştı.
Kız: O benim kiracım, bu garın sahibi benim.
Adam: Bu koskoca binanın sahibi sen misin? Ama bu nasıl olur?
Kız: Garı babamla birlikte yaptık, sonra hediye trenlerimi aldılar bana da burası kaldı. Yaşlı adam da içecek karşılığı kurtları avlıyor.
Kız: Kusura bakmayın hazırlıklı değildik, uzun zamandır misafirimiz yoktu.
Tam yemek yemeye başlayacakları sırada bir tren düdüğü duyulur.
Adam: Bu ses, inanamıyorum kurtuldum.
Düdük sesi bir süre daha duyulur ve sonra kaybolur.
Adam: Nerede, nereye gitti?
Ayyaş: Ne nereye gitti?
Adam: Beni deli etmek mi istiyorsun, treni soruyorum tabi ki.
Kız: Tren falan duymadım, belki de aklının oyunudur.
Ayyaş: Atmosfer Dışı'nda durum çok farklıdır. Burada ne zaman ne de her gün yaşamaya alıştığın şeyleri bulabilirsin.
Kız: Burası bir akıl hapishanesi.
Ayyaş: Gara geldiğinden beri mantıklı bir akıl yürütmen oldu mu?
Kız: Kafan sadece buradan kurtulmak istiyor ve bir sürü soru üretiyor.
Adam: Evet buraya geldiğimden beri tek düşündüğüm bu oldu. Neler oluyor, buradan çıkmalıyım. Hemen.
Adam ayağa kalkar, sahneye girdiği tarafa doğru koşar, bir süre sonra diğer taraftan sahneye girer.
Kız: Acıkmışsındır, gel otur biz de akşam yemeğini yiyorduk.
Ayyaş: Uğraşma boş yere, aklın yerine gelmedikçe garın misafirisin.
Adam: Ben kazı yapıyordum ve sonra bir telefon…
Kız: Ben de odamda trenlerimle oynuyordum.
O sırada kız kolunu ovuşturur ve titremeye başlar. Az sonra sahnenin ortasında debelenmektedir.
Ayyaş: Yine başladılar.
Adam: Neye?
Ayyaş: Aklının yerine gelmesi için elektro şok tedavisi uyguluyorlar.
Adam: Ama ona zarar veriyorlar.
Ayyaş: Geri dönmesi için yapıyorlar, yani amaç iyi.
Kızın titremeleri kesilir. Ayyaş kızı kollarına alarak onu garın içine götürür. O sırada elinde kelebek yakalamak için yapılmış ağıyla bir adam girer sahneye
Psikolog: Bu ormanlık alanda bir gar olduğunu bilmiyordum.
Ayyaş: Ben de yakınlarda ormanlık olduğunu.
Psikolog: Anlamadım.
Psikolog: Burası tam olarak nasıl bir gar?
Kız: Bildiklerin gibi değil. Aramıza hoş geldin.
Psikolog: Çok ilginç acaba alt benliğimin bana oynadığı bir oyun mu gördüklerim. Belki de bir uyku halindeyimdir.
Adam: Ama bu kelimeler. Psikolog falan mısınız?
Psikolog: Çok doğru bir saptama dostum.
Adam: Yardım edebilirsin bize değil mi?
Ayyaş: Bize kimse yardım edemez.
Psikolog: Denemeden bilemezsiniz.
Psikolog: Şimdi buraya gelmeden önceki anı düşünmeye çalışın. Anıları canlandırın kafanızda.
Kız psikologun karşısına geçer. Adam kızı hipnotize etmek için cebinden bir saat çıkarır.
Psikolog: Gözlerini kapat ve o güne git, her şeyi her ayrıntıyı hatırlamaya çalış. O günü düşün.
Sahneye kolunun altında oyuncak bir tren seti olan bir adam girer.
Baba: Melis, neredesin kızım?
Kız: Baba baba, bana ne getirdin?
Baba: Vitrinde görüp beğendiğin o tren setini aldım. Ama neden oyuncak bebek değil de tren seti istediğini anlamış değilim.
Kız: Benim bir garım var ve orada bekleyen bir sürü yolcum. Onlar için tren gerekiyor baba.
Adam: Ne yani hepimiz bu kızın uydurduğu karakterler miyiz?
Ayyaş: Bu imkansız.
Psikolog: Belki de düşünceleri burada yaşadıklarıyla karıştı, sonuçta Atmosfer Dışı'ndayız.