Dolar sahiplerini bir gecede yaya bırakacak yasak: ''Döviz hesapları dondurulacak''

Dolar sahiplerini bir gecede yaya bırakacak yasak: ''Döviz hesapları dondurulacak''
Türkiye'de döviz talebi oluşturabilecek her türlü adım Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yasaklanıyor. Buna karşın dolar/TL'de istenilen soğumanın elde edilememesi, bazı ekonomistler tarafından "Sıradaki adım döviz mevduatlarını tamamen dondurmak" şeklinde iddiaların ortaya atılmasına neden oldu.

Gökmen Örkmez / Günboyu 

Türkiye, aylardır sürdürülen ''seçim ekonomisi'' için son viraja gelmiş durumda. 14 Mayıs''ta yapılacak seçimlere kadar dolar/TL paritesinin 20 TL''yi görmemesi için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bir yandan piyasalara yönelik ''arka kapı'' müdahalelerine devam ederken, diğer yandan da bankaların ensesinde boza pişirerek, her türlü döviz işlemine yönelik yeni kısıtlama kararlarını uygulamaya koyuyor. 

Haziran ayından itibaren 18 bandına sıkışan dolar kuru, Kahramanmaraş merkezli deprem felaketlerinin ardından yeniden hareketlenmiş olsa da, TCMB tarafından yapılan 6 milyar dolarlık hamle dövizin ateşini bir nebze olsun geri çekti. Ancak seçime kadar bekleyemeyen kur, önce 19 bandını aştı, ardından 19.40 seviyesine merdiven dayadı. 

YENİ BİR DÖVİZ KRİZİ KAPIDA

Yaşanan krizin daha vahim boyutu ise, döviz krizi yaşayacak ülkelerde bir ''alamet'' olarak görülen ''ikili kur'' hususunda korkutan uyarıların ortaya çıkması oldu. Tabelalarda yer alan rakamın aksine Türkiye''de spot piyasaların kalbinin attığı ve fiziki döviz alımı için referans kabul edilen Kapalıçarşı, hafta içi dolar satışında 20.10 TL''yi geçti. Ekonomistler, ortaya çıkan durumun Türkiye''de fiili olarak ''ikili kur'' yaşandığını gözler önüne serdiğini iddia ederken, bazı iktisatçılar söz konusu sürecin önlenmemesi halinde ihracatçıların da alım-satım işlemlerinde değişikliğe giderek bir üçüncü kur daha yaratacağının altını çizdi. 

2021 yılının son çeyreğinde benzer bir dolar krizi yaşanmış ve mevcut ekonomi yönetimi, 21 Aralık 2021 itibariyle Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasını hayata geçirerek, geçici bir süre ile dövizde sert düşüş yaşanmasını sağladı. Merkez Bankası tarafından ''liralaşma'' olarak sunulmasına karşın esasen ''dolarlaşma'' olan bu uygulama ile, TL mevduatı olarak havuzda biriken paranın tamamı, hazine güvencesi ile dolara endekslenmekte. 

Dolayısıyla dolar/TL paritesinde yaşanan her sıçrama, vergi mükelleflerinin cebinden çıkacak paranın yükselmesine neden olurken, uygulamanın sürdürülebilir olmadığına dikkat çeken çok sayıda ekonomist, "KKM''ye son verildiği gün yeni bir döviz krizi yaşanacak" iddiasında bulundu. 

BANKADA BİRİKMİŞ DOLARI OLANLARI KORKUTAN UYARI

Ekonomik göstergelerin günden güne kötüye gitmesi, enflasyonun önlenememesi, cari açıkta Cumhuriyet tarihinin rekorunun kırılması gibi çok sayıda ekonomik açıdan kötü göstergenin üzerine, Kahramanmaraş''ta yaşanan deprem felaketinin getirdiği ağır bilanço eklendi. 

İlk hesaplamalara göre 11 şehirde ortaya çıkan toplam hasarın 110 milyar doları aşması beklenirken, mevcut durumda kriz içerisinde olan Türkiye ekonomisinin hangi yol ile bu maliyeti karşılayabileceği ise soru işaretlerine neden oldu. Bu noktada ekonomist Atilla Yeşilada, olay yaratacak bir iddiada bulunarak, geçtiğimiz aylardan itibaren Merkez Bankası tarafından başlatılan ''Döviz işlemlerine yönelik yasak'' furyasının giderek vites yükselteceğini ve nihai olarak döviz mevduatlarının tamamen dondurulabileceğini iddia etti. 

Türkiye''de dalgalı kur rejimine geçilen 2001 yılından bu yana, bu ölçekte bir yasak görülmemiş olsa da, TCMB tarafından gün aşırı bankalara gönderilen yazılar ve şirket ve bankaların Kapalıçarşı''da dolaşımda olan bütün dövizleri stoklama yarışına girmesi, yatırımcıların endişesini giderek yükselten göstergeler arasında yer alıyor. 

Ekonomi yönetiminin seçimlere kadar TL''yi korumak için aldığı kararları sıralayan Atilla Yeşilada, Türkiye''de 85 milyon insanın geleceğinin 14 Mayıs''ta yapılacak seçimler ile şekilleneceğini iddia etti. Ekonomik önemi bakımından tarihteki hiçbir seçimin bu kadar kırılgan ve farklı iki yolu temsil etmediğini aktaran Yeşilada, Paraanaliz.com''daki köşesinde "Sıradaki adım döviz mevduatını dondurmak" başlıklı bir yazı kaleme alarak şu ifadeleri kullandı...

Büyük afetler bazen toplumların yeni bir sayfa açarak daha hızlı kalkınmasına vesile  olur. Atatürk ve silah arkadaşları sayesinde Sevr utancından Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyeti yarattık. Japonya ve Almanya 2ci Dünya Savaşında uğradıkları tarihi hezimeti, sanayi altyapıları ve beşeri kaynaklarını tamamen tüketmiş olmalarına rağmen, dünyanın en güçlü beş ekonomisi arasına yükselerek fırsata çevirdi.

Bazen de insanlık felaketten ders almaz. Covid-19 pandemisi ardından çoğumuzun hiç bir şey olmamış gibi eski davranışlarımıza dönmesi homo sapiensin miyopluğunun acı örneği.

Bizim rejim de asla felaketlerden ders almaz. Bu rejimin tek bildiği, hasta tedaviye cevap vermiyorsa, dozu ikiye katlamak. Berat Albayrak fiyaskosunun ardından Yeni Ekonomi Modeliyle ağır yaralı ekonomi ampüte edildi.

Deprem gibi nesillerce psikolojik travma yaratacak bir olaydan da fırsat yaratmaya çalışıyor bu rejim. Nedir bu fırsat?

  • Bu bahaneyle tüm muhalefeti, hatta daha da ileri giderek Kürt ve Alevileri bertaraf etmek.
  • Seçimi öteleyerek rant hortumunun ömrünü uzatmak.
  • Dünya kamuoyunun merhametine sığınarak bir kaç kuruş yardım alıp müteahhitlere dağıtmak.
  • Hiç bir plan-program olmadan deprem bölgesinde yeniden inşaata başlayarak yandaşlara rant, acısı henüz dinmeyen depremzedelere bir avuç sahte umut dağıtmak.

Eğer seçim ertelenecekse, hatta 18 Hazirana dahi kalacaksa, deprem harcamalarını seçim harcamalarını kısmadan gerçekleştirmek şart. Yoksa, seçmen küser. Depremde cukka musluğu kesilen yandaş iş kesimi seçim kampanyasının finansmanında hasis davranmaya başlar.

Ekonomi zaten harıl harıl büyürken bir de deprem harcaması yoluyla motora daha fazla mazot pompalamanın hem enflasyon hem de cari açığı katlanılamaz hale getireceğini anlamaz bu rejim.  Meslektaş ve kardeşim Güldem Atabay''ın yazdığı gibi:

“200 yıllık ekonomi külliyatına, yıllardır ekonomistlerin yaptığı uyarılara kulak tıkayan, paralı kadrolarıyla işin uzmanlarını düşmanlaştıran şekilde “faiz enflasyonun nedenidir” diye 2018’de başlayan rüzgârın nasıl bir hortum haline gelene kadar büyütüldüğünü izledik. Sırada döviz rezervleri swap hariç eksi 47 milyar dolara indirilerek “kolonları kesilen” merkez bankasının ilk depremde TL üzerinde yaratacağı enkaz var. Ve buna bağlı zincirleme kaza”.

Saray aklı  bir dizi meslek şerefini para uğruna satan ekonomist ve rütbe uğruna cehaletin onlara yasakladığı postlara yapışıp ekonomiye yön veren bakan ve bürokratlardan oluşuyor.

TCMB enflasyon ve cari açık yükselirken, nominal döviz kurunu sabit tutmanın ağır ekonomik maliyetini anlayamayacak kadar  ilkel bir beşeri yapıya sahip. İhracatta ivme kaybı ve döviz çıpasının enflasyonu bastırmakta sıfır fayda sağlamasına rağmen, yine de seçmeni hoş tutmak ve yeniden inşa faaliyetinde kullanılacak ithal ürünleri ucuza maletmek için, döviz kurunun milim yükselmesine izin vermeyecek.

Bu beyhude çabanın doğal sonucu da TL’nı ani bir saldırıya karşı savunacak FX rezervinin hızla erimesi. Net ve brüt rezervlerin son bir yılda sistemdeki dövizin büyük kısmının TCMB emrine tahsis edilmesine rağmen bir türlü büyümemesi bu yöntemin nasıl başarısızlığa mahkum olduğunu sokaktaki kadına bile anlatır, ama Kavcıoğlu sokağa çıkmaz, insan içine çıkamaz ki ders alsın.

Ne yapar  Kavcıoğlu?  Dövizde serbest piyasa rejimini terbiye etmeye kalkar. Yanına Hazine ve BDDK’yı da alarak her döviz işlemini denetim altına almaya kalkar.  Bankalara döviz satarken ya da yurt dışına transfer ederken göz açtırmaz. Döviz kredi kullanmak Türk Ceza Kanuna dahil edilir. Artık yurtdışına para transfer etmek de fiilen yasaktır. Dış ticaretle uğraşan işdünyasının kur oynaklığına karşı en önemli savunma silahı olan forward işlemlerinde faiz artırılır.  Bireylerin bu yolla servetlerini enflasyona karşı güvenceye almaları da yasaktır artık.  Altın işlemlerinde alım-satım makası genişletilir. Yetmez altın ithalatına da sınırlama getirilir.

KKM ve TL mevduattan çıkacak fonların yastık altı dövize veya altına dönüşmemesi için de Borsa’ya hormonlu hıyar muamelesi yapılır.  Doğal olarak ekonomi branşının 200 yıldır acı tecrübelerle edindiği tüm temel kuramlara aykırıdır bu çaba. Döviz rezervinde kanama durmaz, çünkü Türkiye  her dönemde büyürken ithalata bağımlı bir yapı arzeder.  Kredi ve nominal gelir genişlemesi her zaman döviz talebini de artırmıştır. Daha da kötüsü güvenilen dağlara kar yağmış, Putin’in RTE’ın seçilmesini finanse edecek kaynakları Ukrayna Savaşında buhar olup gitmiştir. Suudi Arabistan ve Katar’ın vadettiği $15 milyarın en fazla $2 milyarı gelmiştir. Çünkü, Arap zekası yarışta kaybedecek beygire para yatırmaz.

Bu kaygı verici gelişmelere bakıp ekonomide yön değişikliği beklemek  hata olur.  Dedim ya RTE rejiminin en temel fıtratı, hasta tedaviye cevap vermediğinde dozu ikiye katlamaktır. Bu gözlemden yola çıkarak, önümüzdeki haftalarda şiddetlenecek devaluasyon baskılarını dizginlemek için alınacak tedbir de belli:

"BİREYLERİN DÖVİZ MEVDUATI DONDURULACAK YA DA BU MEVDUATI KULLANIM HAKLARI BÜYÜK ÖLÇÜDE SINIRLANACAK"

Bu işlem zaten kurumsal mevduata yapıldı. İş dünyasının tüm serbest döviz birikimi KKM’de kitlendi. Şu ana kadar bireysel döviz mevduata konulan kısıtlamalar çok mütevazi kaldı, çünkü artık dolar zenginlerinin çoğunluğunu AKP seçmeni oluşturuyor. Ama, artık havuzda su bitti. Bu zengin AKP seçmenini dahi kayırmak imkansız. Fakir seçmenden bir kaç oy daha çalmak için döviz kurunun yatay kalması kaçınılmaz bir gereksinim. O zaman, yakında döviz mevduatını hesaptan hesaba transfer etmeye ve bankadan çekmeye de sınırlama gelecek.

Tabi ki, mevduatın %55’ni tutan milyonerler aptal değil. Bu kadar serveti biriktirebilen bir birey herhalde onu koruyacak finansal bilgiye de sahiptir. Onlar bulutlara  yazılan  mesajı aldı:

"SIRA YATIRIMCININ PARASINA GELDİ"

Artık ilk kaçanın canını kurtaracağı, geride kalanın kurtlara akşam öğünü olacağı günlere girdik. Bu ana kadar çok yavaş ilerleyen kriz belirtileri hızlanacak.

RTE bir gece değil, bir sabah ansızın, saat 09:00’da banka şubeleri açıldığında gelecek.  O gelmeden biz gidelim bari.

"BİZ BU İŞİ BECEREMEDİK, SİZ KURTARIN"

Yeşilada''nın iddialarına karşın, Merkez Bankası eliyle yürütülen KKM hesaplarına yönelik cazibe artırıcı kararlar, ekonomist Uğur Gürses''in de dikkatinden kaçmadı. Gürses, TCMB tarafından TL mevduatlı KKM''lere yönelik bankaların ödediği faiz üst sınırının kaldırılmasını "Biz bu işi beceremedik, siz kurtarın" sözleriyle yorumladı. 

Açıklanan karar ile  Türk lirası cinsinden açılan Kur Korumalı Mevduat hesaplarında faiz üst sınırını kaldırdı. Bankalar, bu hesaplara uygulayacakları faiz oranında asgari olarak Merkez Bankası''nın belirlediği politika faizine uymak zorunda olmalarına karşın, KKM faizi için bir üst sınır getirilmediğinden, bankalar müşterilerine istedikleri oranı sunabilecek. 

"KKM''NİN İFLAS BELGESİ..."

31 Aralık 2021 itibariyle uygulanmaya başlanan ve AKP iktidarı tarafından ''liralaşma'' olarak sunulsa da, esasen dolara endeksli bir hesap türü olmasından kaynaklı dövizde yaşanan her türlü değişimde hasar gören KKM hesapları, ekonomist Uğur Gürses tarafından adeta topa tutuldu.Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Gürses, TCMB''nin son faiz kararını paylaşayarak "KKM''nin iflas belgesi... Her şeyi ''çözmek'' için faizleri baskılayıp enflasyonun altına çekiyorsun, kur-enflasyon patlıyor, vatandaş-şirketler TL''den kaçıyor, KKM ''icat'' ediyorsun kur farkını bütçeden ve para basarak karşılyorsun, yürümüyor, faizi serbest bırakıyorsun.." ifadelerini kullandı.

Söz konusu düzenleme hakkında bir paylaşımda daha bulunan Gürses, "İkinci nokta, yine her batırdığını toparlamak için başvurdukları gibi, bankalara "biz bu uydurduğumuz KKM işini beceremedik, siz kurtarın, maliyeti de siz ödeyin" demek." şeklinde konuştu. 

14 Mayıs''ta yapılacak seçimlerden önce hükümetin ''seçim ekonomisi'' uygulamaya tam gaz devam etmesi, seçim sonrası ortaya çıkacak tablonun da endişe verici olacağına yönelik tahminleri güçlendiriyor. 2023 yılının ilk aylarından itibaren haftada iki ya da üç kere döviz hesaplarına yönelik kısıtlama kararları alan Merkez Bankası, hem bankaların, hem ithalat ve ihracat yapan firmaların hem de birikimini yabancı para birimlerinde değerlendirmek isteyen vatandaşların adeta ensesinde boza pişiriyor. 




Bankaların TL mevduat hedeflerini yakalamak için yan yollara sapmasının önüne geçmek amacıyla ilk hamlesini Döviz Dönüşümlü KKM hesaplarına yönelik prim uygulamasına son verilmesiyle yapan Merkez Bankası, son olarak da Türk lirası mevduatı olarak kayıtlara geçirilebilen ''yastık altı'' döviz ve altınların, bundan sonra bu hesaplamaya dahil edilemeyeceğini açıklayarak yaptı. 

Bankacılara uygulanan baskının hedefini kurumsal müşterilere de çeviren TCMB, günlük döviz alım sınırını da 5 milyon dolardan 2.5 milyon dolara düşürdü. Son olarak bireysel müşterilerin ve orta sınıfın da birikimlerinde tercihlerini Döviz Tevdiat Hesapları''ndan (DTH) yana kullanmasının önüne geçmek isteyen kurum, bankalara verdiği ultimatom ile dolar başta olmak üzere tüm yabancı para birimlerinin alım-satımında uygulanan kur makas aralığının yukarı yönlü güncellenmesini talep etti. 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlgili Haberler
Öne Çıkanlar