Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Erdinç Yapan

Erdinç Yapan

KALBURÜSTÜ

Daire 16

Yazının başlığını gören hayvanseverler ne anlatacağımı hemen tahmin etmiş olsalar da konuyu bilmeyenler için hızlıca bir özet geçmekte fayda var.

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde yaşayan 45 yaşındaki müzik öğretmeni Özay Kaya'nın, apartmanlarının önündeki kulübede yaşayan 'Köpük' adını verdikleri köpeğin, bina yönetimi tarafından hayvan barınağına gönderilmesi yönünde aldığı karara tepki gösterdiği görüntüler, sosyal medyada ilgi gördü.

Binanın 16 numaralı dairesinde yaşayan ve aynı adla paylaşılan videoda Kaya, köpeğin mahallenin sembolü olduğunu söylerken yaşananları, "Benim tepkim vicdana, insanaydı" sözleriyle tanımlamayı tercih etti.

Ölümün elinden aldıkları ve "Köpük" adını verdikleri bir canlının göz göre göre ellerinden alınmasına sinirlenen bir adamın feryadı sosyal medyada büyük ilgi gördü. Belki de benzer olaylara karşı milyonlarca sessiz insanın çığlığı olduğu için bu kadar ilgi uyandırdı bu video…

Bazı sosyal medya kullanıcıları "Daire 16'dan bizim binaya da lazım"  demekten kendilerini alamadı. Günün sonunda tüm bu haklı isyan aynı havayı soluduğumuz bir canlının dünyada bir süre daha huzur içinde yaşamasını sağlamak adınaydı…

Çünkü insanoğlu günden güne sadece kendi yaşam alanını yok etmekle kalmıyor aynı zamanda dünyayı paylaştığı diğer canlıların yaşam alanlarını da elinden alıyor. Kibrimiz o kadar büyük ki bunun farkında ya da umurunda bile değiliz… Orman yangınlarında can kaybı yok deyip geçiştiriyoruz dertlerini bizim gibi dillendiremeyen canlıların öldüklerini bile bile… Çünkü kendimiz dışında bir dünya olduğunun ve o dünyada başka hayatların da yaşandığının idrakında değiliz.

İşte Daire 16'yı dilsiz canlıların dili olduğu için bu kadar sevdik. Onların da yaşam hakkı olduğunu bizlere haykırdığı için bu sesi sevdik. Kendimize itiraf etmek istemesek bile yanıbaşımızdaki canlıların nasıl büyük bir hızla dünya üzerinden silindiğini biliyorduk çünkü…

Sadece sesini çıkaramadığı için yitip giden canların çığlığı olan birini duyunca o sese dört elle sarıldık. Çok sesli dünyanın sessiz canlılarının sesi olduğu için sevdik onu… Milyonlarca iletişim kanalı arasında pek çok şeyin sesini kıstığımız ya da kısmaya çalıştığımız için Daire 16'nın gür sesi kalplerimizin daha hızlı atmasını sağladı.

Bir umut oldu bize… yaşamak , mutlu olmak, umutla dolmak için bir sebep verdi. Oysa Daire 16 hepimizin yapması gereken bir şeyi yaptı sadece. Ölümün kıyısından çekip aldığı ve ailesine dahil ettiği bir canlı için savaştı. Beton devin küçük hücrelerinde yaşayan kalabalığa seslendi! Dışarıda da hayat olduğunu görmezden gelenlere bağırdı, çağırdı!

Son nehir kuruyana, son ağaç yanana ve dünya üzerindeki son hayvan da yok olana kadar sessiz kalmayı sürdüreceğiz. Çünkü kendimizi onlardan üstün görmeyi seviyoruz. Kendi çok sesli hayatımızda başka seslere kulaklarımızı tıkamış geleceğin bizlere neler getireceğini korkuyla bekliyoruz.

Oysa tüm korku senaryolarını zihnimizden atmamızı sağlayacak tek bir şey var o da Daire 16 gibi değerlerimizi korumak adına gür bir sesle bağırmak. Yok oluşu çaresizce kabullenmemek, herkesin yaşam hakkı olduğunu yüksek sesle dillendirmek…

Belki de Daire 16'yı bu kadar özel kılan ve ona hayranlık duymamızı sağlayan şey onun yaşama duyduğu saygı ve onu korumak için yeterli cesareti sergileyebilmesi.

Kalabalık dünyanın sessiz yığınlarının sesi olma farklılığını göstermesi.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları