Başlığı okuyanların büyük bir çoğunluğunun aklına hemen Danimarkalı yazar Andersen'in Kral Çıplak masalı geldi buna hiç şüphe yok!
"Ülkenin birinde giyimine düşkün, kendini beğenmiş bir kral varmış. Kendini çok akıllı sanan kral, giyim kuşamdan başka bir şey düşünmezmiş" satırlarıyla başlayan bu masalın sonunda 'Kral Çıplak' demeyi başarabilen bir çocuğun halkı bencil kralın gereksiz harcamalarından ve kendini beğenmişliğinden kurtardığına tanıklık ederiz.
Son zamanlarda kültür sanat sayfalarındaki modern sanat eserlerinin haberlerini görenlerin içinden de benzer bir serzenişte bulunmak geçiyordur.
Bundan iki yıl önce duvara yapıştırılmış bir muzun 120 bin dolara satıldığına dair haberler halen güncelliğini koruyor. Bu sanat çalışmasının nedenleri ve sonuçları üzerine çok sayıda yorum ve bolca da mizahi içerik üretildi ve yerini yeni bir çalışmaya bırakana kadar da bu böylece sürüp gitti.
Görünmez heykele şapka çıkartın
Sosyal medyanın ve milyonlarca sanatseverin yeni tartışma objesi ise İtalyan bir sanatçı Salvatore Garau'nun imzasını taşıyor. 67 yaşındaki sanatçı Çağdaş Sanat dalında verdiği eserlerle öne çıkarken "Benim" adını verdiği 'Görünmez Heykel'i hiç şüphesiz gerek onun kariyerinde ve gerekse dünyadaki modern sanatın hangi noktaya taşındığı konusunda yeni tartışmalar başlatacağı bir gerçek!
Türkçemize 'Yerleştirme Sanatı' olarak çevrilen Enstalasyon ile içli dışlı olmamızdan itibaren bu tarz yaratıcı işlere karşı aşina olmaya başladık. Her ne kadar ilk başlarda sanatçının serginin bir noktasına yerleştirdiği çöp kovası, mekanın temizlikçileri tarafından alınıp götürülmüş olsa da insanlar zamanla bu çalışmalara alışmaya ve hatta özgür ifade tarzından dolayı sevmeye başladı.
Bu sevgi zaman içerisinde tek fırça darbeli tuvallerin yüksek meblağlara satışa çıkarılmalarını, duvara yapıştırılmış muzların 120 bin dolara satılmasını sağladı.
Sanatseverlerin, serginin herhangi bir yerindeki sanat eserini kaçırmamak üzere gözlerini dört açtığı bir döneme girmiştik ki İtalyan bir sanatçının çalışması olayın çok daha farklı bir noktaya evrildiğini gösterdi.
Garau'nun 'Benim' adını verdiği ve "Müzayededeki başarılı sonuç, reddedilemez bir gerçeğe işaret ediyor. Boşluk, enerji dolu bir alandan başka bir şey değildir. Boş bıraksak ve geriye hiçbir şey kalmasa bile, belirsizlik ilkesine (kuantum fiziğinin oluşmasına büyük katkılar yapan Werner Heisenberg tarafından 1927'de ortaya atılan ilke) göre hiçliğin bir ağırlığı var. Bu nedenle boşluk, yoğunlaşan ve kendisini kısacası içimizdeki parçacıklara dönüştüren enerjiye sahip" sözleriyle tanımladığı eseri 18 Mayıs'ta düzenlenen açık artırmada 15 bin Euro'ya alıcı buldu.
-Anlatılmaya ihtiyaç duyan bir çalışmanın sanat eseri olarak yorumlanıp yorumlanmayacağı ayrı bir köşenin yazısı olsun-
'Benim' adlı heykele 15 bin Euro veren sanatseverin bunu arkadaşlarına göstermek için Kral Çıplak masalındaki terzinin yaptığı gibi "Bunu ancak sizin gibi zeki insanlar görebilir" sözlerini sarfetmesine gerek kalmasın diye bir de orijinallik sertifikası düzenlerek çözüm yolu bulunmuş.
Çalışmanın, herhangi bir engelin olmadığı özel bir odada 150x150 santimetre boyutlarındaki bir alanda sergilenmesi gerekliliği ise aslında eserin o kadar da "boş"lukta olmadığını gösteriyor.
Günün sonunda geldiğimiz noktada hiçliğin sanata dahil edildiğini görüyoruz ve orijinallik sertifikalarıyla metalaştırılmaya çalışıldığına tanıklık ediyoruz.
Tüm bunları görünce de birilerinin çıkıp 'Sanat Çıplak' demesini bekliyoruz!
