Henüz küçük bir çocukken köydeki evin çatısında her yıl misafir ettiğimiz leylekler vardı. Gelişleri bende büyük bir heyecan yaratırdı. Gagalarıyla çıkardıkları sesleri duymak ve onların hareketlerini seyretmek gerçekten güne anlam katan aktivitelerim arasında olurdu.
Yıllar geçip büyümüş olsam da leyleklere dair heyecanım yitip gitmedi. Artık eskisi gibi köye gitme fırsatım olmasa da leyleği havada görmek eski yıllara dair çocukça bir heyecan yaşamamı sağlıyor. Böylesine güzel ve narin hayvanların uzun mesafeler kat edip yaşadığım yerlere gelmesi fikri onun özünde taşıdığı özgür ruhu daha da ortaya çıkartıyor.
Ortalık kelimenin tam anlamıyla yangın yeriyken daha da anlam kazanıyor bu narin hayvanların yolculukları…
İşte tam da bu yüzden Balıkçı Adem amca ile çok sıcak bir dostluk kuran Yaren adlı leyleğin üç yavrusundan biri olan Beş numara ile kanatlanıp uçmak biraz olsun bu boğucu havanın üzerinde bir yere çıkmak isteyenlere adeta bir kurtuluş oldu.
Peki nasıl oldu da Beş numara adı verilen bu leylekle birlikte Ürdün'e, İsrail'e ve hatta Mısır'a kadar kanat çırptık!
Her şey bu güzel hayvanların seyahat rotalarını merak eden doğaseverlerin çabaları sayesinde oldu. Minik leyleğin üzerine yerleştirilen ve güneş enerjisiyle çalışan bir verici sayesinde özgürlüğe kanat çırpan bu leyleğin rotası takip edilebiliyor.
İnsanın doğası gereği hemen empati kurduk Beş numara ile… Kanatları kanatlarımız oldu onun yolculuğu bizim yolculuğumuz… Kuş uçuşuyla geçtik kilometrelerce mesafeleri, takip cihazının yaydığı sinyal üzerinden izlemeye devam ettik ve Beş numarayı izleyenlerin sayısı gün be gün arttı.
Çünkü insan doğası gereği özgür bir canlıydı ve bu kadar sıkıntı ve bu kadar felaket gerçekten de bizleri zora sokmuştu.
1 Ağustos günü Ulubat Gölü kıyısındaki yuvasından ayrılan Beş numara, üç gün Bursa'da gezdikten sonra başladığı göç yolculuğunun sadece 10. Gününde Mısır'a ulaştı. Sadece küçük bir leylek yavrusu bu kadar kısa süre içerisinde en az 1600 kilometre uçtu!
Bu rakamlara bakınca ona neden bu kadar hayran olduğumuz ortaya çıkıyor. Hiç bilmediği bir maceraya çıkıp on gün içerisinde Türkiye, Suriye, Lübnan, Ürdün ve İsrail'in ardından Mısır'a ulaştı.
Uçmaya olan tutkumuzun temelinde belki de özgürlük yatıyor. Kimbilir belki de ileride teknoloji bizlere kanat verir ve sıkıldığımız zamanlarda başımızı alıp uçup gideriz uzaklara…
Ama o zamana kadar sevgili Beş numara ile yetineceğiz onunla birlikte kanat çırpıp onun yolculuğuna tanıklık edeceğiz. Minicik bir canlının hayatta kalma becerilerine bakıp insanın isterse neler yapabileceğine dair inancımızı büyüteceğiz.
Ülkenin kıyılarını kaplayan küllerin arasından bir Zümrüd-ü Anka kuşu gibi kanatlarımızı açıp Beş numaraya yarenlik edeceğiz…
