Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Erdinç Yapan

Erdinç Yapan

KALBURÜSTÜ

Bataklık

Dünya ülkelerinin yaşanılan onlarca krizin ve sorunun ardından kış aylarına daha sakin bir şekilde gireceğini beklerken bunun ne kadar da imkânsız olduğunu bir kez daha gördük.

Aylardır süren Rusya-Ukrayna savaşı şu ya da bu şekilde sonlanmalı diye ümit ederken ülkelerin karşılıklı açıklamaları ardından ortalık yine gerildi ve bu defa masaya nükleer silahlar sunularak 3. Dünya Savaşı tehdidi bir kez daha insanlığa hatırlatıldı. İran''da başlayan olaylar ülkede kesilen internet yüzünden ne boyutlarda yaşanıyor dışarıdan anlamak mümkün değil!

Gelişen teknoloji özgürlüklerin ve mutluluğun daha çok artmasını sağlamak yerine şiddet görüntülerini bir noktadan başka bir noktaya taşıyan araçlar haline geldi. Hatta Elon Musk''ın uydular aracılığıyla istediği her yere taşıyabildiği internet hizmetini İran üzerine taşıdığı konuşuluyor.

Büyük umutlarla başladığımız 2022 yılının sonuna gelirken bu seneye de krizler sorunlar ve savaş damga vurdu. Kış mevsimini ise enerji krizine kaptırmış durumdayız. İnsan neslini böylesine kavgalarla ve krizlerle harcarken gerçekten de her jenerasyonun kendisine has sorunları olmasını ibretle takip ediyorum.

Her ne kadar Dünya Savaşı görmüş dedelerimiz, ninelerimiz kadar zor zamanlardan geçmiyor olsak da eldeki bu kadar imkânı düşünecek olursak başımızın tepesinde sallanmaya devam eden krizler de hiç azalmıyor aksine artış eğiliminde…

İnsanoğlunun bir şeyleri değiştirebilme gücünün elinden alındığı anları yaşıyor gibiyiz. Adeta gücün karanlık tarafı hepimizi mağaralara geri sokmak istiyor ve ateşi bulursanız hayatta kalabilirsiniz dercesine yanı başımızda durmakta.

Kimsenin birbiriyle uzlaşamadığı her yeni başlayan günle birlikte işlemekte olan sistemlerin bozulmaya başladığı bir kâbusun içindeyiz. Bir dönemin alacakaranlık filmleri serisi gibi oldu yaşantımız. Kafamızı şöyle bulutların üzerine çıkarıp çevremizde neler olup olmadığını anlayamıyoruz. Öylesine yoğun bir sis bulutunun içindeyiz ki önümüzü, telefon ya da televizyon ekranlarından görmeye çalışıyoruz ve oralar da çoktan kötücül güçler tarafından ele geçirildiğinden ne yapacağımızı bilmez bir halde oradan oraya savruluyoruz.

Uyanmak istiyoruz ancak bedenimiz yıllardır aynı şeyleri yaşamaktan öylesine bıkmış ki tepki veremiyor olup bitene… Kâbusun yavaş yavaş beynimizi ele geçirdiğini fark ediyoruz.

''En kötüsü daha olmadı'' yazılarını arıyor gözlerimiz hiç değilse içinde bulunduğumuz anda halen nefes alınacak bir umut kaldığını duymak istercesine.

Bir tanesini bitirip yeni bir kâbusa uyandığınızda artık her şey anlamını yitiriyor ve teslimiyet işte tam da o zaman başlıyor.

Bu bir kişiye ya da kuruma karşı teslimiyet olmuyor aslında sadece ve sadece gündelik yaşantının anlamsız dişlileri arasına katılmak şeklinde oluyor. Sabahın köründe başlayan koşturmanın gecenin bir yarısı mutsuz bir şekilde başınızı yastığa koymanızla bitiyor. Ya da alacakaranlık filmlerinde olduğu gibi yeni başlıyor.

Çepeçevre kâbuslarla sarılmış bir halde yaşıyoruz uykuda ya da uyanık olduğumuz anlarda, nefes almaya devam ettiğimiz her anda daha da kayboluyoruz. Yavaş yavaş yitip gidiyor zaman ve biz saplandığımız bataklıkta hayatta kalma çabasında…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları