Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Neşe DİLEKÇİOĞLU

Neşe DİLEKÇİOĞLU

Lut kavmi artıkları

Kadının toplum içindeki yerinden, başarısından rahatsız olanları irdelediğinizde; iki türlü sonuç çıkıyor. Birincisi, getirmek istedikleri düzen, kadını dışlıyor, yok sayıyor.

Kişilikli, eğitimli, kendini yetiştirmiş kadının varlığından, toplumda başarı grafiği yüksek, topluma yön veren, ışık tutan, yol gösteren kadınlardan pek hoşlanmıyorlar.

Çünkü dincilik, kadının esaretinden cesaret alarak, nemalanarak düzen oluyor.

Ve haklarından, çalışarak elde ettiği tüm kazanımlarından noksan bırakılarak, kadınların kimliği yok ediliyor.

Bu yapay, sonradan yaratılmış din anlayışı Kur'an'ın aksine, kadına kutsiyet tanımak yerine, anneliğin, cennetle eş değer olduğunu, cennetin annelerin ayaklarının altında olduğunu yok sayarak; erkeği günaha sokan, baştan çıkaran, nefsini, şehvet duygularını ortaya çıkararak, cennete gitmekten uzaklaştıran varlıklar gibi görüyorlar, cezalandırmak istiyorlar.

Bu bütünüyle Orta Çağ dönemi Katolikliğin anlayışı ve oradan alınmış. Daha da ileri giderek, bir yerde şeytanlaştırıyorlar kadınları.

Bu nedenle, kadına duydukları nefret; sapma noktasında, psikolojik bir travma açıkçası

Öyle ki bazıları, kameraya göz ucuyla bile bakmıyorlar. İzleyenler kadınsa, göz göze gelmeyelim korkusu ve mantığındalar.

Buna mukabil, paraya kavuşunca, aldıkları ikinci eşleri, ilk eşlerinin yarısı yaşında.

Kadından, kadının tesettüründen, taktığı başörtüsünden görünen bir tutam saçından, etek boyundan, rahatsızlar.

Ancak kadının, gencinden de, hatta çocuk yaştakilerden de, o sapmış şehvet duygularıyla çok hoşlanıyorlar.

Pornografik çocuk videolarından da (medyaya yansımıştı)…

Ne hikmetse, her türlü kapalı ortam fantezileri var,

kendi aralarında, abi, abla diye hitap ettikleriyle.

Bundan da rahatsız görünmüyorlar.

Aksine, müktesep haklarıymış gibi rahatlar, utanma duyguları ise asla yok.

Dincilik, o halde dinden, dinin emirlerinden Kur'an'dan aykırı haller anlamı taşıyor.

Çünkü Kur'an'da kadının hakları açık bir dille ifade edilmiş, koruyor.

Kadın düşmanlığına yer yok.

Kadının kimliğini dışlamak, köleleştirmek yok.

Din, kadına baskı aracı da değil.

Sadece kapalılığı ile diz kapaklarıyla ilgili hiç değil.

Dokuz yaşında kız çocuğu evlenebilir, baldız erkeğe helâldir ile de ilgili değil.

Hoşgörü dinimizde 'rabbi yesir-kolaylaştırma' varken, nasıl zorlaştırıyorlar da baskı aracı olarak gösterebiliyorlar ki?

Herkes cennete gidecek diye bir koşul var mı?

O da yok.

Cehennem niye var, düşünsenize?

Ayrımını, dini bütün mütedeyyin Müslümanlar yapamıyorlar mı?

Bu ayrımı Kur'an'ın yasak saydıklarını, neyin haram olduğunu bilmiyorlar mı?

Bu durumda dinimiz siyasi partimi ki?

'Oy verilmediği takdirde, herkes cehennemliktir', diye bir fetva mı var?

Kur'an kurslarında erkek çocuklara musallat olan kendini bilmez dincilere karşı, Diyanet’ten bir açıklama duydunuz mu, gördünüz mü?

"Bir kereden neden bir şey olmuyor?" diye sordunuz mu?

Kadının başarısından, ülkesini layıkıyla temsil ederek, Türk halkının göğsünü kabartan, gurur duyuran, Türk kadınının esareti reddeden duruşundan rahatsız olarak, camilerde bu başarıyı küçümseyerek, hutbelerde fetva verenlerin, Türk olabileceklerine nasıl inanacağız?

Milletinin başarısıyla, kadın oldukları için övünmeyen, aksine yerenlerden Türklük şuuru, dindarlık anlayışı beklenebilir mi?

Kimin başarısıyla övünebilirler?

Bunların mensubiyet duydukları bir millet yok mu?

Kadının kapanmasından, cinsiyetinden başka hiç bir dertleri olmayan hocalardan, erkek çocuklarına tecavüzün bir cinsiyet, hemcins sapması, sapkınlık olduğunu, Lut kavminin bu yüzden yeryüzünden silindiğini söylemesini, uyarmasını, boşuna mı bekliyoruz?

Okşan'ların etinden, sütünden yararlananların, 'Lut kavmi artıkları' olduğunu, bunun da bir cinsel sapma olduğunu çekinmeden cemaate ifade etmesi gerekmez mi?

Yani Lut kavmi boşu boşuna mı helâk oldu?

"Yenisi mi kuruldu?" diye sormazlar mı?

Erkek çocuklarımızı nasıl koruyacağız?

Merdiven altı hocaların, erkek çocuklarına, küçük kız çocuklarına sapıkça düşkünlüğü ne olacak? Bu lanet huya Diyanet İşleri ne zamana kadar sessiz kalacak?

Diyanet’ten, camilerde cemaate sapkınlığın helâk nedeni olduğunu ifade eden bir cuma hutbesi okunmayacak mı?

"Sizin yüzünüzden toptan helâk olacağız!" diyen salih insanlar ne zaman harekete geçecekler?

Yoksa, dinsiz din adamlarının, dinimizi helâk etmelerinin yolunu mu açıyorsunuz?

Eğer öyleyse söylediklerinizin gerisi, bizim için yok hükmündedir, bilesiniz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları