Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ercan Çalışkan

Ercan Çalışkan

İÇ SESİM

Yok artık!

Son haftalarda haberleri sosyal medyadan takip ediyor ve internet gazetelerinden okuyorum. Geçen hafta cumartesi günü de öyle oldu. Bilgisayarı açtım. İlk olarak gazetem Günboyu''ndaki haberlere baktım her zamanki gibi. İlk okuduğum haberle dondum kaldım:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle Türkiye genelindeki bütün üniversitelerde tamamen uzaktan eğitime geçileceğini açıkladı."(1)

"Bu nasıl bir karar böyle!" cümlesi dönüp durdu beynimde. "İnterneti kısıtlama, Twitter''ı yasaklama gibi yöntemleri öneren danışmanların aklı nasıl bir akıldır?" sorusuna henüz cevap bulamamışken kapatma haberi çok ağır geldi bana.

Herhâlde bir yanlışlık vardır, sadece deprem bölgesindeki üniversiteleri kastediyorlardır diye düşündüm ama o bile yanlış. "Dur işin aslını astarını bilene sorayım hemen." diyerek telefona sarıldım. Yok, bu defa tahmin ettiğiniz gibi Emekli Öğretmen''i aramadım, Emekli Profesör''ü(2) aradım. Üniversitelere ömrünü verdi. Belki benim göremediğim, düşünemediğim bir şeyler vardır. Ona ''Üniversitelerle ilgili bu kararı nasıl karşılıyorsun?'' diye sorayım. dedim kendi kendime. Arama butonuna basıp telefonu kulağıma götürünceye kadar açmıştı telefonu. Daha ağzımı açmadan başladı konuşmaya:

"Üniversitelerde kırk yıldan fazla çalıştım. Elbette eleştirdiğim, katılmadığım birçok kararla karşılaştım ama akıl fikir erdiremediğim tek karar bu! Hiçbir gerekçe, böyle bir kararın alınmasını haklı gösteremez!"

Benim hazırladığım soru güme gitmişti. Sanki telefon açmamı bekliyor, soracağım soruyu da önceden biliyor gibi konuşmuştu Emekli Profesör. Hemen saf değiştirdim. Az önce sosyal medyada rastladığım, yukarısı ne yaparsa o kararı savunanlar gibi konuşmaya başladım:

"İyi de Hoca''m, deprem bölgesinde milyonlar var çile çeken. Mevsim kış, onlara barınacak yer lazım. Üniversiteleri, onlarla birlikte KYK (Kredi Yurtlar Kurumu) yurtlarını da kapatıyorlar ki mağdurlara kalacak yer sağlansın. Hem "hibrit" yöntemi de varmış."

Acı acı güldü Emekli Profesör. "Sana birkaç sorum var." dedi.

"Depremden etkilenen bölgenin nüfusu kaç? Tüm Türkiye''de KYK yurtlarının kontenjanı kaç kişilik? Turistik otellerin yatak kapasitesi ne? Sana yarım saat müsaade, bunları bul, sonra beni ara. Bu arada daha önce verimsizliği kanıtlanmış "hibrit" yöntemini öğrenmek için boşuna zaman kaybetme." dedi ve telefonu kapattı.

"Ne alaka?" diye düşündüm ama yine de sorduğu soruların cevabını aramaya başladım. Onunla bozuşmayı göze alamam doğrusu. Cevapları bulduğumda saatime baktım. Yarım saat geçmişti. Boşuna yarım saat dememiş bizim Emekli Profesör.

Birinci sorunun cevabını Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum''dan aldım. İki deprem 10 ilde doğrudan 13,5 milyon kişiyi etkilemiş.(3) İkinci sorunun cevabını Google''dan buldum: 800 bin.(4) Üçüncü sorunun cevabı, yine bir bakandan. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye''nin 2023 yılı turizm hedeflerini açıklamış: "Şu an 1 milyon 897 bin yatak kapasitesi var, 2023''te bu 1 milyon 962 bin olacak." diyor.(5) Yani yaklaşık 2 milyon…

Aradım Emekli Profesör''ü, yine hemen açtı telefonu ve yine konuşmama izin vermedi:

"Aradığına göre soruların cevabını bulmuşsun. Şimdi söyle bakalım, 800 bin kapasite tamamen deprem mağdurlarına verilse hangi yaraya merhem olur? Varsayalım ki bir yaraya merhem oldu. Ya karşılığında kaybettiklerimiz ne olacak?

Sırf o kapasite için üniversiteler kapandı. Zaten korona yüzünden iki üç senedir doğru dürüst ders görmeyen üniversite öğrencilerini bir dönem daha öğrenimden yoksun bırakıyorsunuz. Düşünün, mesela bir makine mühendisi, doğru dürüst laboratuvar ve uygulama derslerini görmeden iş hayatına atılacak. Sonunda ne olacak biliyor musunuz? Bu sorunun cevabını bir meslektaşım vermiş. Sınav kâğıtlarında ayrıntılara çok önem verdiği, gidiş yoluna puan vermediği, virgülden bile puan kırdığı için kendisini insafsız olarak gören öğrencilere neden böyle davrandığını anlatırken aslında bu tatillerle neyi kaybettiğimizi anlatmış. O derste olan bir öğrencisi aktarıyor.

 

… Bir slayt daha gösterdi Hoca''mız; o slaytta deprem göçüğü sebebiyle patlayan bir kazan dairesinden fışkıran sular sebebiyle vefat eden bir yatakhane dolusu ortaokul öğrencisi vardı. Hoca''mız, buz kesmiş sınıfa doğru döndü ve de sesini bir ton yumuşattı. Ama halen öfkeliydi.

"Soralım bu zavallı vatandaşlarımıza, virgülün yeri neresiymiş... Gidiş yolu doğru olan herkesi mezun etmemiz gereken bir kurum olmamız lazım aslında. Ne de olsa iyi niyet var değil mi?"

Bu sözlerden sonra donup kalan sınıfa son sözleri şu olmuş:

"Beni bir katilin hocası olarak andırmayın. Bana gaddar diyebilirsiniz... Bana acımasız diyebilirsiniz... Ama bana bir katili mezun etmiş hoca demeyin, dedirtmeyin. Bu benim sizden tek isteğim ve vasiyetimdir."

 

Kaybettiğimizin can alıcı noktası bu ama daha o kadar çok şey var ki…

Öğretmen olanlar bilir. Yüz yüze yapılmayan derslerin verimi olmaz! Laboratuvarsız, uygulamasız bir eğitim… Akıl alacak gibi değil.

Sana soruyorum Köşe Yazarı: Sen bütün derslerini internet üzerinden alan bir pilotun ilk uçuşunu yaptığı uçağa biner misin? Sakın bana "İkincisine binerim." deme çünkü o uçuşun ikincisinin olamayacağını herkes bilir.

Ya üniversitelerin, son derece önemli sosyalleşme merkezleri olduğu gerçeği ne olacak? Kendi başına karar verme yetisinin gelişebilmesi için en önemli dönemlerden biri olan üniversite hayatını elinden aldığımız bir neslin yaşayacağı travmaların vebalini kim taşıyacak?

Bu saydıklarımın önemini bin defa anlatsam da anlamayacak kesime de bir sorum var:

"KYK yurtlarının tamamına yakını beşer, onar kişilik odalardan oluşuyor. Katlarda da ortak tuvaletler, duşlar var. Allah aşkına söyler misiniz bana; buralara aileler nasıl yerleştirilecek?" Bakın, Turizm Bakanı''mız 2 milyon kapasiteden söz ediyor. Bahsettiği yerlerde odaların her türlü konforu da var. Duşu, tuvaleti içeride… Sezon da kış…

Daha ne arıyorsunuz? Buyurun size çare…

Ama hedef üzüm yemek değil ki bağcıyı dövmek… Bu kararı alanlara bir sözüm var: Bu karar sizin canınızı çok yakacak!

Sanırım onlar da fark etmiş olmalılar ki kuşlar bana "Geri adım atma hazırlığı var." dedi.

 

  1. "Emekli Öğretmen, Emekli Profesör" gibi büyük harfle başlayan tamlamalar, bu yazıda sembol karakterleri yansıttığı için özel ad gibi kullanılmaktadır.
  2. https://www.turizmaktuel.com/haber/turkiye-nin-turizmde-2023-hedefleri-aciklandi#:~:text=2028%20y%C4%B1l%C4%B1na%20kadar%20i%C5%9Fletme%20belgeli,kapasiteyi%20kullanacak%20bunu%20ger%C3%A7ekle%C5%9Ftirece%C4%9Fiz%22%20dedi.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları