Türkiyecilik

Türkiye’de son dönemlerde yoğun ilgi gören seküler milliyetçilik anlayışı, pozitivist felsefi temellere dayanarak Türk-İslam sentezinden dinî unsurları ayrıştırma eğilimindedir. Bu anlayış, kendi içinde farklı düşünce gruplarına bölünmüş durumdadır.

Bu gruplardan biri, milliyetçiliği sadece etnik köken üzerinden değil, aynı zamanda ülke, vatan ve toprak bağlamında tanımlayan ve bu perspektiften teritoryal (bölgesel) milliyetçilik anlayışını benimseyen bir hareketi ifade eder. Bu hareket, milliyetçilik kavramını geniş bir coğrafi ve kültürel çerçevede yeniden şekillendirerek, ulusal kimliğin sadece etnik kökenle sınırlı olmadığını savunur.

Türkiye’de son zamanlarda yükselen teritoryal milliyetçilik akımı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine uzanan derin tarihi köklere sahiptir.

Anadoluculuk, Memleketçilik ya da Türkiyecilik olarak adlandırılan bu milliyetçilik biçimi, Mütareke dönemindeki Osmanlıcılık, İslamcılık ve Turancılık gibi ideolojilere bir reaksiyon olarak ortaya çıkmıştır.

20. yüzyılın ikinci yarısında siyasi bir hareket olarak beliren Anadoluculuk, Anadolu’nun zengin tarihini, kültürel mirasını ve yerel kimliğini ön plana çıkararak, bu bölgesel özelliklerin muhafaza edilmesi ve geliştirilmesi gerektiğini savunur.

Bu düşünce akımının temelleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve Türkiye’nin modernleşme süreci sonrasında yaşanan kimlik arayışlarına dayanır.

Anadoluculuk ideolojisi, Anadolu’nun tarihsel, kültürel ve coğrafi çeşitliliğine odaklanırken, Türkiye’nin merkeziyetçi yapısına meydan okuyor ve yerel kimliklerin korunması ve güçlendirilmesini savunmaktadır.

Bu hareket, Batılılaşma ve merkeziyetçilik eğilimlerine karşı bir alternatif olarak, Anadolu’nun kendi değerlerini muhafaza ederek modern dünyaya entegre olabileceğini de öngörüyor.

Anadoluculuk, Remzi Oğuz Arık’ın liderliğinde canlanma dönemi yaşamıştır. Arık, milliyetçilik anlayışının merkezinde “vatan” kavramının yer alması gerektiğini vurgulamış ve Osmanlıcılık ile İslamcılık akımlarının Birinci Dünya Savaşı ile sona erdiğini, Anadoluculuk hareketinin ise İstiklal Savaşı’nın ruhunu yansıttığını belirtmiştir.

Arık’a göre, Osmanlıcılık, İslamcılık ve Turancılık gibi akımlar ütopik felsefelere dayanırken, Anadoluculuk daha somut bir vatan ve millet anlayışına dayanmaktadır.

Türkiye’de son dönemlerde ortaya çıkan seküler milliyetçilik akımı, geleneksel milliyetçilikten ayrılarak, millî kimliği dini referanslar yerine seküler ve ulusal değerlerle şekillendirmeyi amaçlamaktadır.

Bu yaklaşım, toplumsal dinamiklerde ve özellikle genç nüfusun değer yargılarında meydana gelen değişikliklerle paralellik göstermektedir.

Türkiye’nin modernleşme yolculuğunda, sekülerleşme ve ulusal kimlik arayışı birbirini destekleyen faktörler olarak ön plana çıkmıştır.

Artan şehirleşme, eğitim imkânlarının genişlemesi ve küreselleşmenin etkisiyle gençler, millî kimliklerini daha çok seküler ve evrensel değerlere dayandırmaya yönelmiştir.

Bu eğilim, millî kimlikteki geleneksel dini referansların etkisini azaltmış ve onların yerine daha seküler ve evrensel değerlerin yerleşmesine katkıda bulunmuştur.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları