Prekarya ve Suriyeli iş gücü

2011 yılında yaşanan Suriye iç savaşı, Türkiye’yi de derinden vurmuş, Türkiye süreçten hem sosyal hem de ekonomik yönden etkilenmiştir. Milyonlarca Suriye vatandaşının Türkiye’ye gelmesi iş gücü piyasalarında da etkisini olumsuz yönde göstermiş, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün ‘insan onuruna yaraşır iş’ kavramı adeta ayaklar altına alınmıştır.

Türkiye Göç İdaresi’nin verilerine göre, Türkiye’de yaşayan Suriyeli göçmenlerin yaklaşık yüzde 60’ı 15-64 yaş aralığındaki çalışabilir nüfusu oluşturmaktadır. Yaşamlarını devam ettirebilmek için asgari koşulları sağlamak amacıyla çalışmak zorunda olan bu grup, Türkiye iş gücü piyasası için önemli bir potansiyel oluşturmaktadır.

Böyle bir tabloda Suriyeli sığınmacıların Türkiye iş gücü piyasasının yedek iş gücü havuzunu beslediği açıktır. Suriyeliler iş gücü piyasasında özellikle nitelik gerektirmeyen işlerde yedek tutulmak bir yana ucuz iş gücü oldukları için özellikle tercih edilmektedirler.

Çok düşük ücretlerle haftalık olarak çalıştırılan Suriyeli işçiler sadece düşük ücret karşılığı kayıt dışı çalıştıkları için değil aynı zamanda itaat etmedikleri takdirde kolayca işten çıkarılabildikleri için de tercih edilmektedir.

Nitekim firma çalışanları arasında görünmeyen bu emek grubu, ekonomik durgunluk dönemlerinde kolayca iş gücü piyasasından -dolayısıyla toplumsal yaşamdan- uzaklaştırılıp ekonomik büyüme dönemlerinde yüksek bir üretkenlik düzeyini, istihdamda artışa gidilmeden gerçekleştirmenin itici gücü olarak görev yapmaktadırlar.

Suriyelilerin en kötü koşullarda çalışmaya mecbur bırakılmaları aynı zamanda iş gücü piyasasının ortalama koşullarını da aşağı çeken bir etki yaratmaktadır. Böyle bir etki kırılganlık çemberi içerisinde hayatlarını devam ettiren Türk prekaryanın yaşadıkları tüm olumsuzlukların sebebi olarak Suriyelileri suçlamalarına neden olmaktadır.

İş gücü piyasasındaki esnek işlerin giderek artması, azalan sosyal güvenceler ve düşen yaşam standartları için uygulanan politikalar değil Suriyeliler işaret edilmektedir. Bu durum Türkiye’de Suriyelilerin refahın bir öznesi olarak kabul edilmediğini, bir refah şovenizmi oluştuğunu göstermektedir. Ayrıca bu durum Türkiye iş gücü piyasasının kalıcı sorunlarını görmezden gelmek ya da ikincilleştirmek gibi bir eğilime yol açmaktadır. Bu etkenler hem Suriyelilerin hem Türklerin sadece iş gücü piyasasındaki konumlarını değil, sosyal yaşamlarını da aynı derece olumsuz etkilemektedir.

Sonuç olarak Suriyeli göçmenlerin çalışma hayatında yaşadıkları sorunlar bir bakıma Türkiye iş gücü piyasasının genel yapısını özetlemektedir diyebiliriz.

Kayıt dışı çalışma, düzensiz işler, düşük ücretler, çeşitli güvencesizlikler ile tasvir edebileceğimiz iş gücü piyasası, zorunlu bir göç ile Türkiye’ye gelmek mecburiyetinde kalan Suriyeli göçmenlere Türkiye prekaryasının en alt katmanını işaret ederek, koşulları çok daha ağır bir yaşam mücadelesi vermelerine neden olmaktadır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları