2019 yılında seçimlerden 3 gün önce terörist başı Abdullah Öcalan’ın yazdığı tarafsızlık mektubunu okuyan Munzur Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Kemal Özcan, görevden uzaklaştırıldı.
Görevden uzaklaştırılan Özcan hakkında terör örgütü liderini övmekten soruşturma açıldı.
Terörist başı Abdullah Öcalan’ın ‘tarafsızlık’ mektubu iktidara yakın kanallarda Doç. Dr. Ali Kemal Özcan tarafından okumuştu. Özcan, mektubu basına okurken yaptığı röportajlar da dikkatleri üzerine çekmiş, terörist başı Öcalan’ın mektubunun okutulmasına muhalefet tepki göstermişti.
Görevden uzaklaştırılmasına tepki gösteren Özcan, Twitter’dan yaptığı paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“BENİM HABERİM YOKKEN HABER DUYULDU”
Sol-faşist Kemalistlerin ihbarı üzerine hakkımda açılan soruşturma sonucu tedbiren görevimden uzaklaştırıldım… Henüz benim haberim yokken haberinin duyulması üzerine arayan gazetecilere yaptığım açıklamanın aslı aşağıdaki gibidir. Hakkımda ihbar olduğu gerekçesiyle emniyete çağrıldım. Orada savunmamı yaptım. Rektörlük de soruşturmanın selameti açısından tedbiren hakkımda görevden uzaklaştırma kararı vermiş ve karar bugün tarafıma tebliğ edildi.
“BARIŞ İŞİ SAVAŞTAN ÇOK DAHA ZOR”
Ben, 2005 yılında Tunceli’de henüz üniversite yokken Türkiye’ye geldim. Öcalan üzerine akademik çalışmalar yapmış biriyim. Ben, şiddetle siyaseti bir daha geri dönmemek üzere birbirinden uzaklaştırmak gibi zor bir işle uğraşacağımı bilerek Türkiye’ye geldim. Yani barış işinin savaştan çok daha zor ve bir o kadar da tehlikeli olduğunu bilerek geldim. Üniversite işi ondan yaklaşık 5 sene sonra önüme geldi.
“ÖCALAN ÖLÜRSE SORUNU ÇÖZECEK İKİNCİ BİR KİŞİ YOK"
Remzi Kartal ile de 2 sene önce yurtdışında 8 saate yakın görüştüm. Bunları da yaklaşık 2 ay önce X hesabımdan paylaştım zaten. Onlar, Öcalan’ın içeride ölümünü bekliyorlar. Çünkü Öcalan içeride ölürse Türk-Kürt ilişkileri sorununu çözecek ikinci bir kişi bulunamayacağını biliyorlar. Onlar da bu sorunun çözülmesini istemiyorlar.
İyi olan taraf; devletin en tepesi ile örgütün en tepesi hâlâ çözüm istiyor, ancak yolunu bilmiyorlar. Bilmeyince de çözüm bulamıyorlar. Eğer hakikî bir ‘derin devlet’ aklı ortaya çıkmaz ise, Türk-Kürt ilişkilerinin çözümsüzlüğü bu devleti tümden yok etmeye götürebilir. Yani önce Türk-Kürt bölünmesi sonra yok oluş.
