İYİ Parti İl Kadın Kolları Başkanı Fatma Şakru'dan basın açıklaması

İYİ Parti İl Kadın Kolları Başkanı Fatma Şakru'dan basın açıklaması
İYİ Parti İl Kadın Kolları Başkanı Fatma Şakru Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin önemine dair bir basın açıklamasında bulundu.

GÜNBOYU ERDOĞAN ÇAM

BASIN AÇIKLAMASI 

TDK’da yapılan tanıma göre; Bebeklik ile ergenlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız olarak geçer çocuk.

20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından imzalanan Çocuk Haklarına dair sözleşmenin 1. Maddesine göre ise "On sekiz yaşına kadar her insan çocuktur."

Okula, oyuna, kahkahaya yakışan çocuk, evlilik olgusuyla, çalışmakla, istismarla yan yana bile anılmamalıyken; Türkiye çocuk yaşta, erken ve zorla evlendirilme uygulamalarının yaygın olduğu ülkeler arasındadır. 

UNFPA Türkiye'nin, Dünya Nüfus Raporu (SWOP)’a paralel olarak 30 Nisan 2020 tarihinde yayınladığı, “Çocuk Yaşta Evliliklerin Sağlık Riskleri ve Sonuçları Raporu”na göre, Türkiye'de 20-49 yaş arasındaki her 5 kadından 1'i 18 yaşından önce evlendi. Çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarının üçte biri ise yine çocuk yaşta, 18 yaşından önce anne oldu. 

"Çocuk yaşta evlilikler kız çocuklarının yaşam süresini kısaltırken, onları yaşam boyu sağlık sorunları ile baş başa bırakarak, sağlıklı yaşam kalitelerini de belirgin bir şekilde azaltıyor. Bu sonuçlar arasında önlenebilir ölümler, kronik hastalıklar  ve engellilik de yer alıyor. 18 yaş altı gebeliklerde, hem annenin, hem de doğacak bebeğinin ölüm riski iki ila beş kat arasında artıyor (WHO, 2015)."

Tüm bu olumsuzlukların önlenebilmesi amacıyla imzalanan İstanbul Sözleşmesinden bir gece de ansızın taraf olmaktan vazgeçilmesi gösteriyor ki, bu vahim tablodan rahatsız olmayan muktedirlerin çocuk olgusu zihinlerinde, bizlerin anladığından farklı zuhur etmektedir.

Sözleşme 2. Maddesinde ise bahsedilen ve hassasiyeti üst düzeyde olan 

•Taraf Devletler, bu Sözleşme’de yazılı olan hakları kendi yetkileri altında bulunan her çocuğa, kendilerinin, ana–babalarının veya yasal vasilerinin sahip oldukları, ırk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler nedeniyle hiçbir ayrım gözetmeksizin tanır ve taahhüt 

•Taraf Devletler, çocuğun ana–babasının, yasal vasilerinin veya ailesinin öteki üyelerinin durumları, faaliyetleri, açıklanan düşünceleri veya inançları nedeniyle her türlü ayırıma veya cezaya tâbi tutulmasına karşı etkili biçimde korunması için gerekli tüm uygun önlemi alırlar.

Maddeler ülkemizdeki vahim diğer tabloları önümüze sermektedir.
Günümüz Türkiyesinde kimse, özellikle çocuklarımız için fırsat eşitliğinden bahsedemez.

Türkiye’nin 14 Ekim 1990 tarihinde imzaladığı sözleşmenin 28. Maddesinde;

1.Taraf Devletler, çocuğun eğitim hakkını kabul ederler ve bu hakkın fırsat eşitliği temeli üzerinde tedricen gerçekleştirilmesi görüşüyle özellikle:

•İlköğretimi herkes için zorunlu ve parasız hale getirirler;

•Ortaöğretim sistemlerinin genel olduğu kadar mesleki nitelikte de olmak üzere çeşitli biçimlerde örgütlenmesini teşvik ederler ve bunların tüm çocuklara açık olmasını sağlarlar ve gerekli durumlarda mali yardım yapılması ve öğretimi parasız kılmak gibi uygun önlemleri alırlar;

•Uygun bütün araçları kullanarak, yüksek öğretimi yetenekleri doğrultusunda herkese açık hale getirirler;

•Eğitim ve meslek seçimine ilişkin bilgi ve rehberliği bütün çocuklar için elde edilir hale getirirler;

•Okullarda düzenli biçimde devamın sağlanması ve okulu terk etme oranlarının düşürülmesi için önlem alırlar.

Ancak taraf olduğumuz sözleşmenin maddeleri bu kadar net belirtilmişken, özellikle son 20 yılda ülkemizdeki çarpık eğitim sisteminin ortaya çıkardığı fırsat EŞİTSİZLİĞİ ve yap boza döndürülen müfredat adeta okur yazar bir cahil kitlenin özellikle yetiştirilmeye çalışıldığını düşündürmektedir.

Her biri üzerine günlerce tartışılabilecek kadar önemli maddeler içeren Çocuk Hakları Sözleşmesi yukarıda verdiğimiz kısa örneklerde de görüleceği üzere sadece kağıt üzerinde kalmıştır.

Elbette ki bir anne ve eğitimci olarak bu sözleşme ben ve benim gibi milyonlarca kadın için çok daha fazla önem arz etmektedir. Ancak, hayatın tüm yapı taşlarında olduğu gibi siyasette de egemen olan eril zihniyet maalesef ki aynı hassasiyeti göstermemektedir.

İnsan Hakları Bildirgesi ile ayrı düşünülmemesi gereken ve oldukça girift olan Çocuk Hakları Sözleşmesi, çabalarımız sonucu değişecek çürümüş sistem sonrası fiili olarak da faaliyete geçecektir.

Fatma ŞAKRU
İYİ Parti İl Kadın Kolları Başkanı

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar