Gülhane’de bu hafta sonu kim var?

Havaların ısınmasıyla birlikte günlük yaşamımızda illa ki değişiklikler yapmaya başlıyoruz. İmkanlar ölçüsünde kurulan hayaller, daha fazla açık havada vakit geçirme istediği, uzun zamandır ertelenen toplu görüşmeler, sahil yürüyüşleri…

Havaların güzelleşmesiyle herkesin içinde bir şarkı çalmaya başlıyor sanki. İnsanlık tarihinin en fazla ruhumuzun gıdasını aradığımız yıllarını yaşarken gerçekten bir şarkıya, bir kitaba, bir şiire, filme tutunmak yaşıyorum demek için bir alt metin oluyor.

Ekonominin korkunç ilerlediği günlerde kimin şarkı, türkü ile işi olur dememek gerek! Zorluklar, yokluklar, ayrılıklar, ölüm gibi baş edilmesi en zor haller için mutlaka bir şarkı yazılmış, bir şiir okunmuştur bu memlekette.

Müzik, hele ki konser bir sevda benim için. Her şeyin temeli çocuklukta atılır gerçeği bu konuda da yine karşımıza çıkıyor elbet.

İstanbul’un o eski özlenen yıllarında nadide konser alanlarından biri de Gülhane’ydi. O dönemler Rumeli Hisarı ve Gülhane vardı binlerce kişi birlikte şarkı dinlemek için revaçta.

Biz ondan fazla kişi ailelerle yollara dökülür, ‘cep telefonu olmadığını her hatırladığımda o kalabalıkta nasıl kaybolmuyorduk hayretiyle birlikte’ büyük bir şevkle konsere giderdik.

Konserde kimin olduğunu bir önceki hafta geldiğimiz ‘haftaya Gülhane’de’ afişinden öğrendiğimiz sanatçıları kafamızda sımsıkı tutar, haftaya onun şarkılarını söyleyeceğimizi heyecanla beklerdik.

O kadar çok konsere gittim ki çocukken ve o kadar çok eğlendim ki o konserlerde, bir İstanbul hatırası kadar anı birikmiş halde zihnimde.

Ebru Gündeş’in verdiği ilk konserinden, Harun Kolçak’a, Seyyal Taner’den Zerrin Özer’e, Barış Manço’ya kimler kimler..

Bir kez bile story atmadan, fotoğraf çekmeden, konser izlemek deneyimini yaşamak. Şimdiler de konserlerde tempo tutan bile görmez olduk telefona kayıt almaktan.

Gülhane giriş kapısından girip konser alanına kadar yürürken geçtiğimiz lunapark, satıcılar, güldüren aynalar ve İstanbul’u ortasında ‘şimdilerde ‘neden’ diye sorguladığımız hayvanat bahçesi… bunlara şimdi girmiyorum bile . Gülhane benim gibi 90’larda çocuk olanlar için farklı anlamlar taşıyordur şüphesiz.

Gülhane’de de Rumeli Hisarı’nda da zamanla sesler kesildi, ışıklar söndü, konserler bitti. Şimdilerde elbette konser alanları var İstanbul’un ama konsere gitmek öyle ailecek yapılan alışılmış eğlencelerden ayrıldı.

Yine de yıl da bir kere de olsa isteyen herkes sevdiği bir sesi canlı dinleyebilse keşke… Binlerce kişinin içinde kimseye aldırmadan bir şarkıyı söylese mesela…

Geçtiğimiz sene bir dostum bu şehirden taşındı, yapılacak pek çok etkinliğimiz hatta işimiz olmasına rağmen biz şehirden gidişine birkaç gün kala Yeni Türkü konserine gittik. İstanbul’dan gidişi ile ilgili konuşamadığımız tüm gerçekleri bize o gün Derya Köroğlu o eşsiz sesi ile söyledi. Şarkılar biz olur çünkü çoğu zaman bazen, o kalabalıkta bağırarak eşlik ettiğiniz sözler tam da gerçekleriniz olur.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları