Ali Babacan: Bu seçim; düşüncesi, inancı, yaşam tarzı nedeniyle hor görülenler kazanacak

Ali Babacan: Bu seçim; düşüncesi, inancı, yaşam tarzı nedeniyle hor görülenler kazanacak
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Millet İttifakı’nın Ramazan Bayramı dolayısıyla deprem bölgesi Diyarbakır’da kurduğu Halil İbrahim Sofrası’nda, “Bu seçim; düşüncesi, kimliği, dili, inancı, kıyafeti, yaşam tarzı nedeniyle hor görülenler kazanacak" dedi.

ANKA-Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Millet İttifakı’nın Ramazan Bayramı dolayısıyla deprem bölgesi Diyarbakır’da kurduğu Halil İbrahim Sofrası’nda, “Bu seçim; düşüncesi, kimliği, dili, inancı, kıyafeti, yaşam tarzı nedeniyle hor görülenler kazanacak. Bugünkü otoriter ittifakın görmezden geldiği milyonlar kazanacak. Çünkü ben, çok iyi biliyorum; halkımız susar susar, sandık günü söyleyeceğini söyler. Bu millet, tüm derdini içinde yaşar ama sandıkta gider cevabını verir. 14 Mayıs günü aslında milletimizin önünde iki seçenekli bir referandum olacak. Bu kadar basit. İki tane seçenek olacak sandıkta. Gerisi teferruat. Seçenekler çok açık. Ya birine ‘evet’ diyeceğiz ya ötekine. İki tane tercih. Otoriterlik mi, demokrasi mi” dedi.

Millet İttifakı’nı oluşturan altı siyasi partinin genel başkanları, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları ile ittifakın diğer büyükşehir belediye başkanları, Ramazan Bayramı’nın ilk gününde, her biri ayrı bir ilde olmak üzere deprem bölgesinde vatandaşlarla Halil İbrahim Sofrası Buluşması’nda bir araya geldi. Diyarbakır’da Halil İbrahim Sofrası’nda depremzedeler ile kahvaltı yapan ve bayramlaşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, şunları söyledi: 

“Ramazan Bayramı’mızın son günü, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız. Tam da Çocuk Bayramı arifesindeyken bugün buradan, gözleri hafızamıza kazınan Ceylan’ın şehrinden selamlıyorum sizleri. Çocuklar, daracık sokaklarda, dershane önlerinde, köy meralarında özgürce, güven içinde yaşasın diye buradayım. Yedi yaşındaki Muhammetler, altı yaşındaki Furkanlar için buradayım. On iki yaşındaki Ceylanlar, Uğurlar ölmesin diye buradayım. Çocukların ellerine silahlar verilmesin diye buradayım. Muratların, Hiraların, Ayşelerin, Baranların, Zeyneplerin, Semaların, Fatmaların, Berfinlerin minicik bedenleri uykudayken depremde yıkılan duvarların altında kalmasın diye buradayım. Ben, gençlere ‘yarın’ demiyorum. Gençler yarınlarımız değil, onlar bizim bugünlerimiz. İşte ben, ülkemizin bu gününü yaşatmak için buradayım.

“HALKIMIZ SUSAR SUSAR, SANDIK GÜNÜ SÖYLEYECEĞİNİ SÖYLER”

Binlerce yıllık surlarıyla, kadim medeniyetiyle Diyarbakır’dan şimdi tüm Türkiye’ye seslenmek istiyorum. Önümüzdeki 15 Mayıs sabahı, bir bayrama daha uyanacağız. 15 Mayıs sabahı, Demokrasi Bayramı’na kavuşacağız. Çünkü bu seçim, yediden yetmişe, doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm Türkiye kazanacak. Bu seçim, evladına bayramlık alamayan analar kazanacak. Bu seçim, bayramda evine bir kutu baklava alamayan gözü yaşlı babalar kazanacak. Bu seçim, ramazan ayında ucuz ekmek kuyruklarında bekleyen emekliler kazanacak. Çocuğunu okutamayan işçi arkadaşlarımız kazanacak. Artan maliyetler altında ezilen, ürettikçe zarar eden çiftçi kazanacak. Sattığı malı yerine koyamayan esnaf kazanacak. En güzel yılları umutsuzlukla, kaygıyla geçen gençler kazanacak. Günde tek öğünle karnını doyurmaya çalışan öğrenci kardeşlerimiz kazanacak. Bu seçim; düşüncesi, kimliği, dili, inancı, kıyafeti, yaşam tarzı nedeniyle hor görülenler kazanacak. Bugünkü otoriter ittifakın görmezden geldiği milyonlar kazanacak. Çünkü ben, çok iyi biliyorum; halkımız susar susar, sandık günü söyleyeceğini söyler. Bu millet, tüm derdini içinde yaşar ama sandıkta gider cevabını verir. 14 Mayıs günü aslında milletimizin önünde iki seçenekli bir referandum olacak. Bu kadar basit. İki tane seçenek olacak sandıkta. Gerisi teferruat. Seçenekler çok açık. Ya birine ‘evet’ diyeceğiz ya ötekine. İki tane tercih. Otoriterlik mi, demokrasi mi? Seçmek çok zor değil. Basit. Keyfilik mi, hukuk mu? Basit. İki tercihten birini seçeceğiz. Tek akıl mı, ortak akıl mı? Fakirlik mi, zenginlik mi? Kilosu 30 liradan soğan mı, bereketli huzurlu sofralar mı? Kendinden olmayan herkese ‘terörist’ diyen nobran bir dil mi, herkesi kucaklayan kapsayıcı bir bakış mı? Oylarınızı yok sayan kayyumlar mı, oylarınızla göreve gelen seçilmişler mi? İki seçim var önümüzde. Sadece iki seçenek. Özeti; kara kış mı, bahar mı? Cevap net. Cevabımız çok net. İşte o yüzden önümüzde bir bayram daha var. 14 Mayıs, kaybedeni olmayan bir demokrasi zaferi olacak inşallah. 14 Mayıs, doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm Türkiye’de kutlanacak. Tüm sokaklardan Türkçe, Kürtçe, Arapça, Lazca, Boşnakça şarkılarla, türkülerle kutlanacak 14 Mayıs. Bugün Türkiye’de, deprem bölgesinde altı partinin genel başkanı ve iki büyükşehir belediye başkanımızla beraber ortak, eş zamanlı bir program yapıyoruz. Bu programda, ortak cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, siyasi partilerin genel başkanlarına ve iki büyükşehir belediye başkanlarımıza da sizlerin huzurunda hayırlı bayramlar diliyorum.

“15 MAYIS SABAHI KUTLAYACAĞIMIZ DEMOKRASİ BAYRAMIMIZ DA ŞİMDİDEN KUTLU OLSUN”

Depremden etkilenen 11 ilimiz var. Ben, buradan, tekrar bütün depremden zarar gören, depremden etkilenen illerimize bayram mesajımızı, iyi dileklerimizi, selamlarımızı, muhabbetlerimizi iletmek istiyorum. Adana’ya, Adıyaman’a, Elazığ’a, Gaziantep’e, Hatay’a, Kahramanmaraş’a, Kilis’e, Malatya’ya, Osmaniye’ye, Şanlıurfa’ya Diyarbakır’dan selam olsun. Ramazan Bayramı’mız hayırlı olsun. Pazar günkü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun. 14 Mayıs akşamı sonuçları alıp 15 Mayıs sabahı kutlayacağımız demokrasi bayramımız da şimdiden kutlu olsun.”

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar