Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Onur Akbaş

Dr. Onur Akbaş

HİSBOYU

Bizim millî edebiyatımız yok mu?     

Eğer maksadınız üretmek ya da üretilenler üzerinden yeni şeyler söyleyip onu arzu ettiğiniz bir mecraya taşımak değilse yaptığınız her şey maslahatgüzarlıktan başka bir şey değildir. Bu da en iyimser ifade ile beceriksizlik diye tarif edilse de bunun bir tık yukarısı en nazik ifade ile art niyetle tabir edilir. Varlığından bugüne yeryüzünde en yaygın diller arasında yer alan bir dil ve onun kollarında icra edilen neydi ki, siz o edebiyatın ontolojik bağlamda millîliğini sorguluyorsunuz? Yok eğer meseleyi "yeni lisancılar" tarafından ele alınan yönü ile önümüze çıkarırsanız, oradaki "millîlik" vurgusu dildeki özentiliğe karşı bir tavrın daha doğrusu fikri bir hareketin adı idi. "Nasıl bir millî edebiyat var edebiliriz?" üzerinde bir retorik sakat, absürt ve düşünülmüş olsun diye ortaya konulmuş birtakım sayıklamalardan ibaret kalır. Neden mi?

 Edebiyat diğer güzel sanatlar gibi estetiğin objesi üzerine teori üretir. Yani var olan üzerinden betimlemeye gidersiniz. Öbür türlü "nasıl var edelim"li bir retorik biçimsel/yapısal sınırlamaya davetiye çıkarır ki buna da sanatsal darbe demek, teşbihte bir hataya götürmez bizi. Böyle bir retorik ömrü hayatında kendisine görünür bağımsızlık lütfedilmiş, ontolojik anlamda devlet adı verilmiş kabilelerin heyecanlı nutuklarında yer alan bir alt başlıktan bahsetmiyoruz. Binlerce yıllık bir dil ve o dilin yayıldığı coğrafyada binlerce yıl icra edilen destanlar, mitler, halk hikâyeleri, türküler, efsaneler, romanlar, modern hikâyeler, tiyatrolar, denemeler bir kenara bırakılacak ve biz nasıl bir millî edebiyat üretiriz diyeceğiz? Hayrola darbe oldu da haberimiz mi yok derler adama? Bu anlayış tarihsel anlamda şöyle bir sapmadan kaynaklanıyor: Türkçülüğü, Türk milliyetçiliğini kâmil manada müdrik olamayanlar işi Fransız İhtilali'ne bağlıyor. Oradan millî edebiyatın da bu tesirin edebiyata yansıyan tarafı olarak görüyor. Doğru ama bakın bir tesir, daha felsefi konuşalım bir etki hatta bir manada itkiden bahsediyoruz ve ister tesir, ister etki isterse itki olsun hepsi var olan üzerinden bir anlamlandırmayı karşılar.

Bu şuna benzer: "Nasıl bir Türk devleti var edebiliriz." Bu soruyu soranın suratı ecdadın şahsi manevisinin şamarından kurulan Türk devletleri sayısınca "tik"lerle örülü bir soyut resim çalışmasına döner. Öyle de Dede Korkut'tan Fuzuli'ye, Baki'den Atsız'a, Peyami Safa'dan Tanpınar'a, Gaspıralı'ya kadar onca edibin Türklüğünü tartışmaktan farksızdır bu tutum. Daha ilkeli tutumlar içine girsek mesela daha çok yönlü okusak, ya da okuyanlara imkân tanısak. Bunlar yerine millî edebiyatımızın semantik yanı, semiyosferi, onların bu taraflarının arzu edilen seviyede tarihsel ve sosoyolojik bağlamda bize yaraşırlığı, niteliği, geçmişteki mitlerin ve var olan dil hazinemizin modern bağlamda farklı biçimler etrafında yeniden üretimi ile dünyaya pazarlanması, okunurluğu ve bunlara kafa yormaksa buradan parmak kaldırıyorum, ben varım.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları