Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ercan Çalışkan

Ercan Çalışkan

İÇ SESİM

WhatsApp sorunu

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir fırtına koptu. WhatsApp fırtınası. Öyle bir fırtına ki önünde ne korona kaldı; ne yoksulluk, ne açlık, ne asgari ücret, ne enflasyon, ne iç ne de dış politika… Dünyanın gündemi aşı konusu bile ikinci plana düştü.

Nereye gitsen konu belli: WhatsApp gizlilik politikasını değiştiriyormuş, tüm gizli bilgilerimizi paylaşacakmış.  O zaman derhal alternatif bir uygulama bulunmalıymış. Herkes oraya geçmeliymiş. WhatsApp ve Facebook’a hadleri bildirilmeliymiş.

Konuşulanlar üç aşağı beş yukarı bunlardı. Bu arada Facebook nereden çıktı demeyin; konunun önemli muhataplarından biri o.

Konu bu kadar yaygınlaşınca ve “Sen bilirsin, nedir bu işin aslı astarı?” diye soranlar da çoğalınca kolları sıvadım ve bu işe burnumu sokmaya karar verdim. Önce “Neymiş bu WhatsApp?” diye onu araştırdım. Bakınız neymiş:

WhatsApp, 2009'da piyasaya sürülen bir metin ve sesli mesajlaşma uygulaması. Kullanıma sunulduğu 2009 yılından beri, özellikleri ve esnekliği sayesinde kısa sürede popüler hale gelen bu uygulamayı Facebook 2014 yılında 19 milyar dolara Jan Koum ve Brion Acton adlı iki gençten satın aldı. Bu gençlerden Brion Acton, WhatsApp’ı kurmadan önce Facebook’a iş için başvurmuş ve ret cevabı almış ama ilginç olan şu; sattıktan sonra orada çalışmaya başlamış.

Ve bu WhatsApp, onaylatmaya çalıştığı yeni sözleşmeye dayanarak -Avrupa Birliği ülkelerinin değil ama- üçüncü dünya ülkeleriyle bizim bilgilerimizi Facebook, İnstagram gibi kendi uygulamalarıyla ve üçüncü kişilerle paylaşacakmış.

Tüm sosyal medyanın, hatta sohbet ortamlarının temel konusu bu. İyi de…

 Milyonlarca, milyarlarca dolar yatırım yapılan bir programı bedava kullanıp bu programın paylaştığımız bilgilerin gizliliğine, mahremiyetine özen göstereceğini sanmak doğru bir düşünce tarzı mı sizce?

Bakın size bir şey anlatayım. Bir gün bir arkadaşımla evlerimize su arıtma sistemleri taktırmayı konuştuk bir müddet. Ne kadar süre geçti bilmiyorum. Telefondan bir araştırma yapayım diye Google’ı açtım. İlgili sayfaya girdim. Ne görsem beğenirsiniz: Su arıtma sistemi reklamı. Arkadaşıma, “Baksana tesadüfe!” diye onu gösterdim. Derken geçtiğimiz günlerde bir televizyonda bir iletişim profesörü, WhatsApp konusunu konuşurken “tesadüf” algılamamın üstünü çiziverdi. Sanki bizi anlatıyordu: Akıllı telefonu olan iki arkadaş bir yere otursun. On on beş dakika herhangi bir şeyi alma konusunu konuşsun. Artık telefonlarında bol bol o şeyin reklamıyla karşılaşırlar. Bunu yapan tüm bedava programlar… Hepsinin arka planda çalıştığını unutmayın.

Siz kendinizi %100 korumaya almak mı istiyorsunuz, hayati öneme sahip ticari, şahsi, mahrem bilgiler bulunan bir telefonla bu ücretsiz programları kullanmayacaksınız, özeti bu. Kullanıyorsanız her şeyiniz adamların elinde, ağlayıp zırlamanın mantığı yok.

Kendi devletinin bile sana artık ücretsiz hizmet sunmadığı bir dönemde adamların sana ücretsiz, karşılıksız hizmet vermek için milyon dolarlar bağlayacak kadar enayi olduğunu mu düşünüyorsunuz? Diyelim ki WhatsApp’ı kapattınız. Yerine henüz akıllı telefonlar yokken kullanılan İsrail markası ICQ'nun mobil versiyonunu ya da Rusya merkezli Telegram’ı, veya Japon Viber’i kullandınız veya yerli ve millî olsun diyerek BİP’i tercih ettiniz. Daha da olmadı konuyla ilgili uzmanların en risksiz ilan ettiği ve WhatsApp’ın sahibi Zuckerberg'in en büyük rakibi Elon Musk’ın önerdiği, en büyük bağışçısı WhatsApp’ı Facebook’a satıp bir müddet orada çalıştıktan sonra oradan ayrılan Brion Acton olan, kâr amacı gütmeyen bir vakfın reklamsız ve güvenli Signal uygulamasını telefonunuza indirdiniz. Bunlardan herhangi biri artık bizi kullandığımız bilgilerin mahremiyeti bakımından güvenli kale mi yapacak?

Evet diyenlere saygım sonsuz ama kusura bakmayın ben buna inanmıyorum.

Bilgi bu çağın altını. O kadar kıymetli ki… Dijital dünyada data üretip tüketiyoruz. Nefes gibi… Mesela Word kullanıyoruz. Basit bir mektup yazıyorsunuz. Kullandığınız kelimelerden, cümlelerden tutun, bunu gönderdiğiniz kişinin ve hatta onun da çevresinin her çeşit analizini yapıyor. Buna da meta data deniyor. Microsoft 2016’dan beri meta data üretiyor.. Daha açık yazayım “etkinlik kaydı”.  Uçtan uca şifre olabilir ama gönderici ve alıcının tüm kaydı “meta data” yani “etkinlik kaydı” olarak kaydediliyor. Dijital dünyada etkinlik gösteren tüm şirketler bu konuda topladığı bilgileri kullanıyor. Dikkat edin, üye olduğunuz tüm web siteleri size sözleşmeyi onaylatırken bunu yazıyor: ‘…. Şirketinin hizmetleri hakkında size data gönderebiliriz.’

Özeti şudur: Hangi uygulamayı kullanırsanız kullanın oradaki bilgiler analiz edilecek ve kullanılacaktır. Size mesajlaşmanın en güvenli yolunu yazayım mı? Görevimiz Tehlike dizisindeki kasetler..

Bu arada yazmadan geçemeyeceğim. Toplum olarak gizli saklı ne kadar çok bilgimiz varmış. Sanırsın hepimiz gizli görevlerin sahibiyiz.

Tam son noktayı koydum diyordum ki iç sesim yine fısıldadı kulağıma… “Bu konuda beni en çok üzen, içimi yakan ne biliyor musun?” Nedir diye sordum ben de…

Ordunun kozmik odasına girildi bir zamanlar. Bu tüm milletin namusu demekti. Ne yazık ki WhatsApp’ın gizlilik politikasının yarısı kadar konuşulmadı.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları