Haftalık yazımı yazmış, gazeteye göndermiştim. İşi bitirmenin rahatlığıyla, "Bugün neler olmuş, bir bakayım." diye düşündüm.
Tabii ki alfabenin ilk harfi olan haber kanalını açtım.
Bir grizu patlaması haberi veriyordu. Ölenler, göçük altında kalanlar… Soma düştü aklıma aynı anda… Mahkeme sürecinin içinde gözyaşı dolu olan, gönüllü avukatları tutuklanan, madenciyi tekmeleyen adam(!)ın bir büyükelçiliğe ataşe olarak gönderildiği, ümitlerin Anayasa Mahkemesi''ne kaldığı, 301 maden şehidine karşılık 1(Bir) tutuklusu bile olmayan faciadan söz ediyorum.(1)
Üç bakanını talimatla(2) kaza mahalline gönderen Sayın Cumhurbaşkanı''mız da hatırlamış bunu:
"Soma''da biliyorsunuz çok uzun sürdü. Ama burada 24 saati bile bulmadan hamdolsun 41 şehidimize ulaştık" demiş kameralar karşısında.
Ne yani? Şimdi 24 saat dolmadan can kayıplarının hepsine ulaşmak mıdır maharetimiz? Ya bir şehit madencinin kardeşinin canlı yayında sorduğu "Kardeşim 10 gün önce ''Burada gaz kaçağı var, bizi patlatacaklar.'' demiş. Nasıl ihmal oldu?"(3) sorusunun cevabı ne olacak?
Gerçi bu soruya doğrudan cevap vermeyen Sayın Cumhurbakanı''mız kalabalığa "Cümleten başınız sağ olsun, Rabbim sabırlar versin." demekle yetinmiş ama zavallı kadının sorusunun cevabı bu mudur?
Yoksa şu mudur: Şu anda bizim mevcut ocaklarımızın içerisinde Amasra Kömür İşletmeleri, en ileri imkanlara sahip olan ocak olmasına rağmen biz kader planına inanmış insanlarız. Kader planına da inandığımız için bunun ne dünü ne bugünü ne de yarını hiçbir zaman olmayacaktır. Her zaman olacaktır, bunu da bilmemiz lazım.
Yani kader…
144 sene önce Sultan Abdülhamit de aynı yerdeki bir maden kazasına bakın neler yazmış:
"Bartın kaymakamlığı vekaletine, umumi ocaklarda böyle sakatlıklar olması madenin cümle hususundandır. Her nerede olur ise olsun, eceli kaza, mukadderat-ı ilahiden olduğundan, hiçbir ocağın tatiline mahal olmadığı, gerekli tedbirlerin alınmasıyla…"
Yani yine kader…
İyi de Türkiye''nin kömür madenleri rezervinde 28. sırada olduğu sıralamada, dünyanın 1. sırasında bulunan Almanya''daki maden kazalarında son 50 yıldır hiç ölüm olmamasını nasıl açıklayacağız?(4)
Siz, madenci yakınının "Nasıl ihmal oldu?" sorusuna cevap aradınız, gereğini yerine getirdiniz ve tüm önlemleri aldınız da bu kaza ondan sonra mı oldu?
Tabii böylesi kolay. Atın kaderin üstüne suçu, sonra baş sağlığınızı da dileyip dönün günlük hayatınıza…Ya da boş verin bu haberleri belediyenizce düzenlenen festivalde çekin horonlarınızı…(5)
Bir de içinize siniyorsa dönüp dönüp alfabenin ilk harfi haber kanalının acar(!) muhabirinin söz konusu maden ocağında çalışan Çinli maden mühendisine, olay yerinde, herkes feryat figan ederken, hayatını kaybeden madencilerin nasıl bir ihmal sonucu öldüğünü sormak yerine, "Çin''deki ailenizle nasıl hasret gideriyorsunuz?", "Çocuklarınız da mühendis mi olacak?" gibi sorular sormasını izleyin. Yararlanın bu tip olağanüstü kültür ve birikim isteyen sorulardan…(6)
Aman bir de Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürü Kazım Eroğlu ve yardımcısı İsmail Güner''in daha önceki ölümlü maden kazalarından ceza aldıkları ve iş güvenliği konusunda sabıkalı oldukları hâlde neden genel müdür ve yardımcısı yapıldığını sormayın sakın.(7)
Nasılsa bizim gibilerin yüreğindeki yangını, çalışanların iş güvenliğinin artırılması için gösterdiği çabaları görmüyorsunuz bile…
Bi gidin artık, yeter!
Yazının sonunda size bir bilmece:
İngiltere''de resmî bir e-postayı kişisel adresiyle gönderen İçişleri Bakanı istifa ederken, sorumlu olduğu bakanlık işletmelerinden birinde 41 can kaybı yaşandığı hâlde dimdik görevinin başında olan bakanın bulunduğu ülke hangisidir?(8)
.............
(1)
(2)
(3) https://www.yenicaggazetesi.com.tr/bir-madenci-yakini-cumhurbaskani-erdogana-bu-soruyu-sordu-kardesim-burada-gaz-kacagi-var-dedi-nasil-ihmal-oldu-587654h.htm
(4)
(5)
(6)
(7)
(8) https://www.ntv.com.tr/dunya/yanlis-adresten-mail-atan-bakan-istifa-etti,J6-KQ18rp0qF5WQnHlz1jQ
