Meral Akşener'den canlı yayında çarpıcı açıklamalar

Meral Akşener'den canlı yayında çarpıcı açıklamalar
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Yavuz Oğhan’ın BideBunu İzle programındaki açıklamasında, "Keşke ekonomimiz bu salgına daha güçlü bu derece sıkıntılı olmadan yakalanmış olsaydı. Temel sorun ekonomimizin salgından evvel kırılgan olmasıydı" dikkat çeken ifadeleri kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, BideBunu İzle YouTube kanalı ve Radyo Karakutu ortak yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.

Akşener açıklamasında, "Keşke ekonomimiz bu salgına daha güçlü bu derece sıkıntılı olmadan yakalanmış olsaydı. Temel sorun ekonomimizin salgından evvel kırılgan olmasıydı. İşsizliğin yükseldiği esnafın zor durumda olduğu, alım gücünün düştüğü keşke böyle bir durumda yakalanmasaydık" dedi.

Akşener'in açıklamasında satır başları şu şekilde:

"SALGIN SÜRECİNDE..."

Salgın sürecinde herkes ne yapıyorsa bizde onu yapıyoruz. Bir de bilgisayar üzerinden görüşmeyi keşfetti. Dolayısıyla parti içi çalışmaları onun üzerinden yapıyoruz. Şunu söyleyebilirim ki insan olduğumuzu hatırladık. En önemlisi o. Tabiatın ne kadar önemli olduğunu hatırladık. İnsanlar olarak çok hoyrat davrandığımızı hatırladık. Sevgiyi, özlemi keşfettik. Bunlar güzel şeyler. Umarım unutmayız.

Elbette bazı yeni alışkanlıklar edineceğiz ama değiştirmeyeceğini ummak istiyorum. Çünkü dokunarak, yüz yüze bakara yapılan siyaset biçimi, insan besleyen ve siyasetçiyi besleyen insanlarla karşılaşıyorsunuz. Onlar aldığınız bir kelime ve özlü söz, hayata başka bakmanıza sebep oluyor. Umuyorum, dua ediyorum ki o biçim değişmez.

AVM’LER AÇILMA KARARI

Bir Bilim Kurulu kuruldu. Bilim Kurulu’nu kurulduğu günden beri olumlu karşılamış durumdayız. O Bilim Kurulu’nun kendi içinde bilim insanlarının yaptığı açıklamalarla, AVM konusu hepimizi endişeye sevk etmiş durumda. Çünkü orası kapalı alan. Havalandırması iç bünyeden geliyor. Orada kapalı alanda insanların birbirine koronayı buluşturması konusunda bilim insanlarının endişesi var. Bu endişe de elbette bizlere yansıyor.

Ekonominin çok durgun olduğu dönemde harcama konusunda da insanlara herhangi bir nakit yardımı yapılmadı. Çünkü para anladığım kadarıyla yok. Basılsa bile nereye nasıl harcandığı bizim açımızdan bilinmiyor. Ekonominin çarklarının ilerleyebilmesi için muhtemelen hızlı bir biçimde bu konuda adımlar atıldı Sayın Erdoğan ve arkadaşları tarafından.

"TEMEL SORUN EKONOMİMİZiN SALGINDAN EVVEL KIRILGAN OLMASIYDI"

Keşke ekonomimiz bu salgına daha güçlü bu derece sıkıntılı olmadan yakalanmış olsaydı. Temel sorun ekonomimizin salgından evvel kırılgan olmasıydı. İşsizliğin yükseldiği esnafın zor durumda olduğu, alım gücünün düştüğü keşke böyle bir durumda yakalanmasaydık. Tabii bu tercihlerle alakalı. Ekonominin içinde sanayi ve teknolojide olmalı. Sadece inşaata dayalı bir ekonomi modeli tercih ettiğinizde dolayısıyla çabuk dönüşü olan bir parasal düzeni tercih ettiğinizde ekonomimizde böyle bir kırılgan şekilde karşılaşıyorsunuz.

"MERKEZ BANKASI BİLDİĞİM KADARIYLA 57 MİLYAR TL PARA BASTI"

Genç işsizliğin, üniversite mezunu işsizliğin, esnafın durumunun çok zor da olduğu, Merkez Bankası’nın ihtiyat akçesinin bir şekilde harcandığı, işsizlik fonunun içinde ne olduğunu bugün bir türlü öğrenemediğimiz bir paranın nereye gittiği, nereye harcandığı konusunda hiçbir bilginin olmadığı bir pozisyonda yakalandık biz salgına. Şimdi Merkez Bankası’da bildiğim kadarıyla 57 milyar TL’lik bir para bastı. Para basılır ama bu paranın ihtiyaç sahiplerine yardım dönmesinin şartlarının şeffaf bir biçimde ortaya konması lazım. İşler rayına girdiğinde pandemi bittiğinde, bu basılan paranın enflasyona sebep olmaması için nasıl geriye çekileceğinin yolunun ilan edilmesi gereken bir sistem olması gerekiyor. Bunun olmadığını görüyoruz.

Basılan paranın harcanan zaten harcama imkanı olan yapılara gittiğini ve Türkiye’deki döviz alımlarının artmasından görüyoruz. Dolayısıyla yani yardım edilen insanlar muhtemel var ama harcama gücü olan insanlara bu para gittiği takdirde dövize doğru yatırıma gidiyor. Böyle bir durumda keşke damat beyin (Berat Albayrak) söylediklerini gerçekleştirecek bir pozisyon olabilse.

"24 HAZİRAN'DA SÜREKLİ TARIM TARIM DİYEREK GİTTİK"

Bu salgında bir şey daha gördük. 24 Haziran seçimlerinin tamamını tarıma ayırmış insanım. 24 Haziran’da sürekli tarım tarım diyerek gittik. Tarımla kalkınma ayrı bir şey gıda güvenliği ayrı bir şey. Gıdaya erişim konusunun çok önemli olduğunu bildiğim için bu konu üzerinde çok durduk. Tarımın gayri safi milli hasıladaki yerinin hızla azaldığı ve tarımla uğraşan insanların yaş ortalamasının 51 yaş ortalaması olduğu, tarım işletmelerinin çok borçlu olduğu bir sistemden bahsediyorum. Gençlerin tarım içerisinde yer alması için genç insanların sigorta primlerinin devlet tarafından alınması gerektiğini ortaya koyduk.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar