Durumdan kendine vazife çıkarıp insan öğüten zihniyetin teolojik zemine düşen gölgesinin adı: yobazlıktır. Her dinin her coğrafyanın kendisine ait bir cehennem bekçisi, bir fütursuz yargıcı vardır. Bunu, dikkatlerimizi bu coğrafyadan kaldırıp resmin büyüğüne global bir bakış attığımızda anlarız. Bunun en güzel yolu da elbette edebiyattır. Heyecan ve korkuyu da seviyorsanız şimdi size tanıtacağım kitap sizler için bulunmaz bir kumaştır. Türkçe’ye belki “Bütün Günahkârlar Kanarken” ya da “Günahkâr Yanları Kanayanlar” şeklinde çarpıcı bir başlıkla değiştirebileceğimiz S.A. COSBY’ye ait 'All the Sinners Bleed'in içeriği yukarıda bahsini ettiğim tipolojiyi bir seri katil formunda işliyor. Konu ile ilgili bir kitap tanırımı yazan Gabino Iglesias’ın betimlemesi şöyle:

“Aynı anda başıboş bir seri katil hakkında bir anlatı, Güney'deki ırkçılığın kalıcı etkilerinin bir hikâyesi, dini bağnazlık üzerine bir tefekkür, bir travma keşfi ve çok fazla korku, kan ve korku altında fokurdayan bir aşk hikayesi. gerilim, S.A. Cosby'nin All the Sinners Bleed'i, korku ile Cosby'yi suç kurgu yıldızlığına fırlatan türden cesur suç kurgusu arasındaki ince çizgide zarif bir şekilde yürüyor. Dini alt tonlara sahip karanlık, çılgınca eğlenceli bir polisiye romanı ve kendini asla kaybetmeden veya kulağa vaaz gibi gelmeden zamanında meseleleri ele alan bir roman.

Titus Crown, Virginia, Charon County'de doğdu ve büyüdü. Uzaklaştı ve FBI için birkaç yıl çalıştı ama sonunda babasına bakmak için geri döndü. O, altında ırkçılığın serpildiği ve uyuşturucunun ilçede kol kola dolaşmasına izin verilen sahtekâr selefini yendikten sonra, Charon'un ilk Siyah şerifi olur. Şerif olarak Titus, sıradan suçlarla, uyuşturucularla, tacizci kocalarla ve kavgacı sarhoşlarla ve başka pek az şeyle uğraşmak zorundadır. Aslında, son birkaç on yılda ilçede sadece iki cinayet işlendi. Ancak Titus'un seçilmesinin birinci yıldönümünde, eski bir öğrenci yerel okula girer ve sınıfında çok sevdiği bir öğretmeni vurur ve öğretmenin telefonunda kötü şeyler ima ettikten saniyeler sonra Titus'un yardımcıları tarafından ölümcül bir şekilde vurulur.”

Yukarıda bahsi geçen cinayetlerin perde arkasındaki zebaniyi ya da yobazı bulmak okurun derin gözlemine ve algılamamasına bağlı. Tabii kitap Türk yayınevleri tarafından ne zaman fark edilir, o da onların ferasetine kalmış bir şey.