Deprem sonrası kaybolan çocuklar nerede?

Deprem sonrası kaybolan çocuklar nerede?
Kahramanmaraş'ta depremde çöken binanın enkazından 6 saat sonra sağ çıkarılan Mukaddes Erva Aktaş'tan (10) ailesi, 19 gündür haber alamıyor.

Kahramanmaraş''ın Onikişubat ilçesinde oturdukları apartmanın depremde çökmesi sonucu Aktaş ailesinin bireyleri enkaz altında kaldı. Abdullah Aktaş 10, kızı Mukaddes Erva 6 saat sonra enkazdan sağ çıkarılırken, eşi Ayşe Betül (30), kızı Zümra (4), kız kardeşi Özlem Aktaş (22) ve kuzeni İkra Süme (22) hayatını kaybetti. Abdullah Aktaş, kendisinden 4 saat önce enkazdan çıkarılan ve komşuları tarafından hastaneye götürülürken yolda sağlık görevlilerine teslim edildiği söylenen kızı Mukaddes Erva''dan bir daha haber alamadı.

"ENKAZDA 5 SAAT KONUŞTUK"

Abdullah Aktaş, kızı ile enkazda aynı yerde olduklarını söyleyerek, "Erva''nın sadece yüzünü göremedim; ama enkazda 5 saat beraber konuştuk. Sağlığının gayet yerinde olduğunu söyledi, ''sadece ayağımı oynatamıyorum'' dedi. Enkazdan çıktığımda benim iki alt komşum Mehmet Ağabeyin eşinin kardeşi, ''Ambulans olmadığı için çocuğu arabaya aldım hastaneye götürmek için. Yolda giderken trafik kapalıydı'' dedi. Gelen ambulansın önüne geçip çocuğu ambulansa verdiğini söyledi. Kızım bir de araçta istifra etmiş, istifra edince direkt ambulansa veriyorlar. Ambulans ile çocuğun gittiğini söyledi komşumun akrabaları" ifadelerini kullandı.

"DNA SONUCU EŞLEŞME ÇIKMADI"

Abdullah Aktaş, o gün akrabaları ile Kahramanmaraş''taki tüm hastanelere baktıklarını ve kızını bulamadıklarını söyleyerek, "Tüm hastanelerde hastaların tek tek yüzlerine baktım. Orada tekrar doktora sordum. Doktor da ''Ortopedik vakaları Kayseri''ye gönderdim'' dedi. Çocuğumdan hiçbir haber alamadım. Adana, Eskişehir, Kayseri, Mersin tüm devlet hastanelerini gezdim, yok. Ben kendi çabalarımla DNA testimi verdim. Sonucum dün itibari ile çıktı. Hiçbir eşleşme bulamadım. Çocuğumdan hiçbir iz bulamadım. Akrabalar sosyal medya üzerinde paylaşım yaptılar. Aile Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı''na gittim. Kahramanmaraş adliyesinde defnedilen otopsisi alınmış çocukların fotoğraflarına baktım tek tek. Ama benim kızım yok" diye konuştu.

BAKANLIKTAN 81 İLE TALİMAT YAZISI

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı''ndan alınan bilgiye göre; kimlik tespiti yapılamayan çocukların kimlik tespitinin yapılabilmesi için parmak izlerinin alınması, fotoğraflarının çekilmesi, ayırıcı fiziki özelliklerinin belirlenmesi gibi çalışmalar yürütülüyor. Ayrıca oluşturulan ekipler tarafından çocukların enkazdan çıkarılma ve hastane süreçleri dahil tüm takipleri yapılıyor, gerekirse tedavi süresince refakat hizmetleri sağlanıyor. Tedavi sürecinde yakınlarına ulaşılamayan kimliksiz ve/veya kendini ifade edemeyen ve tedavisi tamamlanan çocuklar, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerince devletin bakım ve gözetimine alınıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri ve Bakanlıkta kurulan merkez tarafından ABS Afet Yönetim Modülü ve diğer bilgi kaynakları kullanılarak çocukların aile/yakınlarına ulaşılabilmesi için tarama/eşleştirme çalışmaları yapılıyor. Tarama-eşleşme çalışmaları kapsamında eşleşme olması halinde aileye ulaşılıyor. Aile ve yakınlarını sunduğu kanıtlayıcı bilgi ve belgelerle çocuğun teslimi tutanakla gerçekleştiriliyor.

Henüz yakınlarına ulaşılamayan, kimliksiz veya kendini ifade edemeyen çocuklar için yürütülecek süreçlere ilişkin AFAD, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ile koordinasyon sağlandığı, 81 il valiliğine ve ilgili Bakanlıklara konuyla ilgili bir talimat yazısı yazıldığı da kaydedildi.

KAYIP ÇOCUK SAYISI BİNE YAKLAŞTI!

Öte yandan Cumhuriyet''ten Tuluğhan Tekelioğlu, depremin ardından kayıp olan çocukları kaleme aldı.

Tekelioğlu''nun konuya ilişkin yazısı şöyle:

Çocuklarının akıbetini bilmeyen aileler perişan... Gitmedikleri hastane, çalmadıkları kapı kalmadı. Ama çocukları ortada yok... İlk günden beri kayıp çocuklar için gönüllü olan Ankaralı bir hekim, kayıp çocuk sayısının bine yaklaştığını öne sürdü.

Büyük yıkımın acısı, gün geçtikçe, bir kara bulut gibi çöküyor üzerimize. Vefat edenlerin, yaralıların sayıları açıklanıyor ama kayıp listeleri tutulmuyor. Ne ölü, ne diri... Enkazda bulunamayan insanlarımızın adları, fotoğrafları, “kayıp” olarak sosyal medyada, whatsapp gruplarında listeler halinde akıp gidiyor. Çocuklarına ulaşamayan anneler, babalar, aileleriyle buluşamayan çocuklar. Kayıplar! Hepsinin bir adı, soyadı, kimlik numarası varken, bugün “kayıp” listelerinin satırları onlar... 

DOKTORLAR SEFERBER 

Depremin kayıp çocuklarını bulmak için seferber olan grupların içindeyim. Özellikle kadın hekimler, sağlıkçılar, canla başla kişisel davaları edinmişler. WhatsApp’ta “Kayıp Çocuklar” grubunu kuran bir hastanenin idari direktörü Rukiye Numanoğlu, Bilkent Şehir Hastanesi’nde tedavi gören 65 çocuğun 38’inin kimliğinin belirlendiği, aileleriyle irtibat kurulduğu haberini veriyor... Etlik Şehir Hastanesi’ne getirilen, kimliği belli olmayan, yoğun bakımda yatan çocuklar olduğunu anlatıyor. 53 çocuğun isminin olduğu bir liste var elinde.. Çocukların durumları, isimlerinin yanında işaretli: “vefat”, “taburcu”, “yok”. Listelerdeki “yok” ibaresi, depremin kayıp çocuklarının diğer adı! 

CENAZESİNİ BULMAK ÜMİDİYLE ADLİ TIPA BAŞVURUYORLAR

Hatay Antakya’dan çok kayıp var. Onlarca aileden ihbar yağıyor. Adli Tıp kayıtlarında 2 bin 700 kimliği belirlenememiş “hüviyetsiz cenaze” bulunuyor. Ankara’dan bir hekim, kayıp çocuk sayısının bine yaklaştığını belirtiyor. Kayıp çocuklarını önce hastanelerde arayan aileler, “belki cenazesini buluruz” umuduyla,  artık Adli Tıp’a başvuruyor.

BERKCAN’DAN 6 ŞUBAT’TAN BERİ HABER ALINAMIYOR 

Kader Akdağ (26) Hatay Antakyalı. 6 Şubat’ta yaşanan depremde evleri yıkıldı. Enkazdan 36 saat sonra sağ olarak kurtarıldı. İstanbul Pendik Eğitim Araştırma Hastanesi’nde kangren ihtimaline karşı ikinci ameliyatına alındı. Hayatta kaldığına sevinemiyor. Sürekli uyumak istiyor. Uyandığında kollarının arasında iki çocuğunu görmek en büyük ümidi. Eşi ve 6 yaşındaki kızı Lavin’in vefat ettiği henüz kendisine söylenmedi. 9 yaşındaki oğlu Berkcan’ın ise akıbeti belli değil. 

"KORKUNÇ BİR ACI"

Berkcan, depremin kayıp olarak kaydedilen binlerce çocuğundan sadece biri. Kader Akdağ’ın teyzesi Gül Özcan Berkcan’ı her yerde aradıklarını söylerek şöyle dedi: “Berkcan 19 Aralık 2013 doğumlu. Kendisiyle barışık, sosyal bir çocuktur. Her yeri aradık. AFAD’a sorduk, Alo 183’ü defalarca aradım. Adana, Mersin, Ankara’daki tüm şehir hastanelerini aradık. 9 yaşındaki oğlumuzu ölü de diri de bulamıyoruz. Cenazesi de çıkmadı enkazdan. Kız kardeşim sinir krizleri geçiriyor. Korkunç bir acı. Çaresizce bekliyoruz.”

 

"KORKUMUZ, ÇOCUKLARIN TARİKATLARA VERİLMESİ"

“Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği” refakatsiz çocukların tarikatlar tarafından kaçırıldığı iddiasını gündeme getirip suç duyurusunda bulunmuştu. Şimdi de Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında suç duyurusunda bulunan Dernek Başkanı Müjde Tozbey, deprem bölgesinde kaybolan çocukların cemaat ve tarikatlara verilmesinden korktuklarını söyledi. 

Beykoz Çavuşlu Mahallesi’nde 60 kadar refakatsiz çocuğun kaçırıldığı iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundunuz. Bir gelişme var mı?
Adresi savcılığa verdik, suç duyurusunda bulunduk. Onların Suriyeli çocuklar olduğunu, çocukların yanında annelerinin olduğunu gördüklerini söylediler. Evin resmi bir kurum olmadığı da apaçık ortada. Elimizde video var. Kadıköy’de bir evden 1-4 yaş arası, 20 kadar çocuğun çıkarıldığı, apartmanın önünde bir süre bekledikten sonra, bu çocukların BMW marka araçlara sıra sıra bindirildiği konusunda ihbar aldık. Çengelköy’de bir muhtardan ihbar aldık. 20’ye yakın çocuğun böyle bir evde, kaldığına dair... Onunla ilgili de suç duyurusunda bulunuyoruz. Refakatçisi olmayan çocukları evlerinde barındıranlar suç işliyorlar ve bunlar tutukluluk gerektiren çok ağır suçlar. Kayıp çocukların aileleriyle irtibat kuruyoruz. Onlardan vekâlet toplayacağız. Kaybolan çocukların fotoğraflarından DNA testlerine kadar her aşamasında olacağız. 

"SARIKLILAR BAŞVURDU"

Korunmaya muhtaç çocuklar konusunda devlet gereken tedbirleri alıyor mu sizce? 

Çocuk Koruma Kanunu’na göre korunmaya muhtaç çocuklar, devlet korumasına özel bakımları yapılarak alınır. Devlet başkasının koruması altına veremez. Koruyucu aile olmak isteyenler özenle seçilmeli.

Refakatsiz çocuklarla ilgili en büyük kaygınız nedir?
Van depreminde oradaydım. Hastanelere koruyucu aile olmak için birçok sarıklı cübbeli insan başvurdu ve onlar “koruyucu aile olabilir” raporları aldılar. Korkumuz, çocukların cemaatlere tarikatlara verilme olasılığı. Bize gelen ihbarların olduğu Beykoz, Çengelköy, Çavuşoğlu mahallesi, Tuzla, tarikatların yoğun olduğu bölgeler. 

"DİYANET, TARİKATLAR KADAR TEHLİKELİ"

Diyanet İşleri hakkında, suç duyurusunda bulundunuz. Neden? 

Diyanet İşler Başkanı “Evlatlık fetvasıyla” suç işlemiştir. Medeni kanunumuzca, kişinin evlat edindiği ile evlenmesi açıkça medeni kanunca yasaklanmıştır. Bunun aksini tavsiye etmek, kamu barışını bozmaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk Medeni Kanunu’na muhalefet ederek evlat edinme diye bir kurumun var olmadığını ve kişinin evlat edindiği çocuğa kendi çocuğu gibi değil “din kardeşi” gibi yaklaşmayı salık vermektedir. Suç duyurumuzda bulunduk. Tarikatlar ne kadar tehlikeli ise Diyanet İşleri başkanlığı da o kadar tehlikelidir!


 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlgili Haberler
Öne Çıkanlar