Yıllar önce Nazan Bekiroğlu imzalı bir yazıda benim size anlatacağım bu duygu hali her ne kadar bencillik olarak görülse de. Ömründe bile bile iftira atmamış, devlet kadrolarına bu vesile ile çökmemiş, liyakatsizce bir üniversite kadrosuna yerleşip eline kitap almadığı halde akademisyen cakası satmamış biri olarak bu bencilliği ben kendi adıma masum bir bencillik olarak görüyorum. Bir kış mevsiminde korku filmi izleyip ya da korku veya polisiye içerikli bir roman okuma hali bu benimkisi. Bir de bu pahalılıkta en büyük lüksü bir bisküvi ve çay içenlerin hâli de diyebilirsiniz bu hale. Benim gibi bu şansa sahip olanlar için güzel bir distopya tavsiyem aşağıdaki gibidir.
Türkçeye "Bir Kış Mezarı" şeklinde çevrilebilecek "A Winter Grave" de içinde apokaliptik bir endişeyi barındıran distopik bir anlatı olma özelliğine sahip:
Yıl 2051. İklim felaketi uyarıları göz ardı edildi ve gezegenin geniş alanları sular altında ya da yaşanamayacak kadar sıcak. Dünya nüfusunun dörtte biri açlık ve sel nedeniyle yerinden oldu ve mülteciler komşu ülkelere akın ederken dünya çapında göç savaşları patlak veriyor.
Buna karşılık, eriyen buz tabakaları Gulf Stream'i durma noktasına getirdi ve İskoçya da dahil olmak üzere kuzey enlemleri kar ve buz fırtınalarından etkilendi. Bir dağın tepesindeki bir meteoroloji istasyonunu kontrol eden genç bir meteorolog olan Addie, bu zemine karşı buza gömülmüş bir adamın cesedini keşfeder.
Ölen adam, tepede yürüyüş yaptığını iddia ettiği bir tatil sırasında ortadan kaybolduktan sonra üç aydır kayıp olan araştırmacı muhabir George Younger'dır. Ancak Younger dağ yürüyüşçüsü değildi ve Highland köyü Kinlochleven yakınlarındaki bir dağın zirvesinde yaptığı keşif açıklanamaz.
Deneyimli bir Glasgow dedektifi olan Cameron Brodie, Younger'ın ölümünü araştırmak için kuzeye uçmaya gönüllü olur, ancak gündeminde bir cinayet soruşturmasından daha fazlası vardır. Az önce doktoru tarafından yıkıcı bir tıbbi tahmin verildi ve ücra Highland köyüne evini yapan, görüşmediği kızıyla yüzleşme zamanının geldiğini biliyor.
Bir buz fırtınası sırasında gelen Brodie ve patolog Dr. Sita Roy, Younger'ın vücudunun bir pasta dolabında buzdolabında tutulduğu, adı uygun olmayan bir şekilde International Hotel'de kendilerini tek konuk olarak bulurlar. Ancak otopsisi sırasında ortaya çıkan kanıtlar, hem Brodie hem de Roy'un hayatlarını aşırı tehlikeye atıyor.
Başka bir fırtına iletişimi ve kaçma olasılığını kapatırken, Brodie yalnızca geçmişinin hayaletleriyle değil, George Younger'ın soruşturmalarının ortaya çıkarmakla tehdit ettiği tüyler ürpertici sırrı sonsuza dek gömmeye kararlı bir katille de yüzleşmek zorundadır.
24 Ocak'ta okurla buluşan Peter May imzalı bu kitap distopya severler için bir kış uğultusu hayaliyle kahvesini içip bisküvilerini yiyenler için biçilmiş bir kaftan.
