CHP'li Özgür Karabat: "Biz aş diyoruz, siz A.Ş anlıyorsunuz"

CHP'li Özgür Karabat: "Biz aş diyoruz, siz A.Ş anlıyorsunuz"
CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat TBMM Genel Kurulunda dün görüşülüp kanunlaşan Torba Yasa ile ilgili kürsüden konuştu. Karabat hazırlanan tasarıların vatandaşın hiçbir derdine derman olmadığını vurgulayarak "Bu paketler kime iş, kime aş? Biz diyoruz ki "Vatandaşa aş lazım", siz ise diyorsunuz ki "AŞ'lere destek lazım." Biz "aş" diyoruz, siz anonim şirket anlıyorsunuz" dedi.

CHP İstanbul Milletvekili  Özgür Karabat TBMM Genel Kurulunda dün görüşülüp kanunlaşan Torba Yasa ile ilgili kürsüden konuştu. Karabat her bir buçuk ayda bir açıklanan istihdam paketlerinin işsizliğe çare olmadığını vurgulayarak 4 kişinin bu paketlerin açıklandığı 2 yıl içerisinde işsiz kaldığını belirtti.

Özgür Karabat Başkanlık sistemine geçtikten sonra bakanın "Çok önemli" diyerek ortalama bir buçuk ayda bir istihdam paketi açıkladığını belirterek şunlara değindi;

“Peki bu paketler neye çare? İşsizliğe çare mi? Hayır, tam tersine, 4 milyon civarında insan iki yıl içerisinde bu paketler açıklanırken işinden olmuş. Bu paketlerde kalıcı bir çözüm var mı? Hayır. Bu paketlerde ne var? Bu paketlerde istikrarlı bir çözüm var mı? Hayır. Bu paketlerde erteleme var, öteleme var, görmezden gelme var. Bu paketlerde hiçbir derde derman yok. Derde derman olmayan bu paketler acaba hangi sofraya aş değerli arkadaşlar? Kime iş, kime aş bu paketler? Bu paketler kime iş, kime aş? Biz diyoruz ki "Vatandaşa aş lazım." siz ise diyorsunuz ki "AŞ'lere destek lazım." Biz "aş" diyoruz, siz anonim şirket anlıyorsunuz. İşsizlik Fonu'ndan, işçilerin parasından patronlara destek vermeyi "Kendimiz krizi çözüyoruz." diye anlatıyorsunuz, "Sigorta desteği veriyoruz." diyorsunuz. Desteği siz vermiyorsunuz, bu destek İşsizlik Fonu'ndan karşılanıyor ve milyonlarca emekçinin yıllar boyu biriktirdiği emeği biliyor musunuz? İşçinin emeği üzerinden siyaset üretmek, "Biz yaptık." demek doğru mu değerli arkadaşlar? Peki, bunu söyleyenin yatacak yeri var mı? Diyorsunuz ki: İş güvenliği... Bu pakette iş güvenliği var mı? Tam tersine, bu pakette iş güvenliği konusunda işverene sözleşmeyi feshetme hakkı var sonuna kadar, bu pakette iş sözleşmesini askıya alma var; bu pakette iş güvenliği yok. Bu pakette iş güvenliği var mı? Bu pakette işçi sağlığı var mı? Daha geçen hafta Sakarya'da yaşadık, bu pakette erteliyoruz, öteliyoruz, görmezden geliyoruz”

KARABAT "YILLARDAN BERİ BİR KANUN GETİRİYORSUNUZ, ERTELİYORSUNUZ"

Özgür Karabat  yıllardan beri getirilen kanunların  ertelendiğini de belirterek “Şimdi soruyorum: Yıllardan beri bir kanun getiriyorsunuz, erteliyorsunuz; o zaman bu kanunu niye yaptınız? Niye yaptınız değerli arkadaşlar? Her ötelediğinizde "Acaba biz ne iş yaptık da öteliyoruz?" diye sormak hiç aklınıza gelmiyor mu? Bakın, iş sağlığı ve güvenliği meselesinde ben size şunu söyleyeyim: Hani bir laf var ya "Parayı veren düdüğü çalar." derler. Patronun parayı verdiği bir adamın, bir insanın, bir görevlinin, bir uzmanın işçinin sağlığını ne kadar savunabileceğini düşünüyorsunuz? Bu sistemin baştan sakat kurulduğunu görmüyor musunuz? Başka türlü kurgulanması gerektiğini bilmiyor musunuz ya da bilmek mi istemiyorsunuz? Bu sistem baştan sakat kurgulanmıştır. Evet, bir yasaya ihtiyaç var mıdır? Vardır ama o yasa bu yasa değildir değerli arkadaşlar, bunun farkına varmak gerekir. Bakın "1 ile 50 arasında çalışanı olan işverenler" diyorsunuz. Yahu, insan çalıştırmak açısından 1 ile 50 arasında dağlar kadar fark var. Bu sınıflandırmayı farklılaştırmamız gerekir, başka bir sınıflandırma yapmamız gerekir. 2 işçi çalıştıran kasap, 1 işçi çalıştıran mali müşavir, avukat ile patlayıcı fabrikasında 40 işçi çalıştıran adam aynı muameleyi mi görecek? Böyle bir şey olur mu? Erteliyorsunuz ama nasıl çözeceğinizi bilmiyorsunuz, bir planlama yapmıyorsunuz. Komisyonda demiyorsunuz ki: "Bunu biz üç yıl öteledik ama üç yıl içerisinde bu konuda şu adımları atacağız." Diyebiliyor musunuz? Hayır, üç yıl sonra bu konunun tamamının çözüleceğini garanti ediyor musunuz? Hayır. Bakın değerli arkadaşlar, 2 kişi çalıştırıyorsa işveren ve bu bir maliyetse yapılacak basit bir çözüm var: On binlerce işvereni eğiteceksiniz, onların kendisini iş sağlığı uzmanı yapacaksınız -zaten kendisini koruyacak- ve sorunu çözeceksiniz. Ne plan var, ne stratejik bir anlayış var, ne siyaset var. Önümüze sadece "erteleme, öteleme" diye bir düzenleme getiriyorsunuz ve buradan da işçinin lehine güzel şeyler yaptığınızı, istihdam adına güzel şeyler yaptığınızı kabul edelim istiyorsunuz”

"GÜZEL ŞEYLER YAPARSANIZ ‘HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLDU’ DERİZ AMA YAPMIYORSUNUZ"

“Vallahi, gerçekten güzel şeyler yaparsanız "Her şey çok güzel oldu." deriz biz, "Her şey çok güzel oldu." demesini biliriz biz ama onu da yapamıyorsunuz, yapmıyorsunuz. Her defasında "kaynak" diyorsunuz, her defasında "kaynak" diyorsunuz. Bakın, bir iddiada bulunuyorum, sizinle aynı iddiada bulunuyorum: Türkiye büyük bir ülkedir, kuvvetli bir ülkedir, güçlü bir ülkedir ama sorun kaynakları kim için, ne kadar, nasıl dağıttığınız sorunudur. Şimdi ben size örnek vereyim: Cumhurbaşkanı 2015'ten bugüne kadar örtülü ödenekten yaklaşık 10 milyar harcama yapmış. Ya, bu 10 milyarla -basit hesap- 5 milyon insana 2 kere biner lira maaş verebilirsin. İşte sorun budur, "Kime, ne kadar, niçin harcayacağız?" sorusudur ve işte o da sizin siyasetteki yerinizi, bulunduğunuz noktayı belirler. Bizim yanımız iş ve istihdam konusunda işçilerin yanıdır”

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar