Hep kötü şeyler yazacak değilim ya…

Şükürler olsun ki bu haberi de okudum.

Avrupa''da sinir, üzüntü ve stres sıralamasında ipi göğüslemişiz.

Vallahi şaka değil.

Bu konuda da 1. olmuşuz. Makedonya 2., Malta da 3. olmuş.

Gözlerim doldu, salya sümük ağlayasım geldi ama beni de Gülen''ci sanırlar diye eve gelene kadar ağlamamı erteledim.

Düşünebiliyor musunuz?

Eve bir gidiyorsunuz; kapıyı açan eşiniz çatık kaşlarla "dolap boş" diyor.

Karım bana bu dese sinir, minir kalmaz.

Sonra ufak çocuk geliyor, paçanıza yapışıp "Hani süypyiz yumuytam" diyor.

Ay ne şirin, bunu duysam üzüntüm tarihe gömülür.

Hele en sonunda büyük çocuğum, atanamayan bir öğretmen, "Baba ya, çekilişte gene adım çıkmadı" dese günlük stersim birden topraklama olur ve akıp gider.

Şimdi, bu çalışmayı yapan Avrupalı kardeşlerimiz "Uleyn, bu Türkiye gene bize tur bindirdi" diye eve kapanmıştır.

Bizim muhalefet de "Ne yaparsak yapalım, bu iktidar ülkeyi birincilikten birinciliğe taşıyor. Bizim işimiz zor aga" diye toplantı üstüne toplantı yapıyor.

Ama asıl detay ne biliyor musunuz?

Biz bir külliye kadar olmasa da kendi çapında saray sayılabilecek, her odası süslü olan evlerde oturan, üstü başı temiz vatandaşlardan oluşan bir halkız.

İşte, muhalefetin Sinir-Üzüntü-Stres üçlemesi diye feveran ettiği şey aslında sinirin "S"si, üzüntünün "Ü"sü, stresin "S"sinden oluşan SÜS''tür, SÜS.