Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yunus Emre Berber

Yunus Emre Berber

Yazar

Sinemaya bakıştaki üzücü değişim

Dönem dönem vizyona giren bir aksiyon ya da bilimkurgu filmi gördüğüm zaman bazı diyaloglara kulak şahidi oluyorum. ''Aaa bu film sinemada izlenir'' cümle kalıbını çoğu zaman bahsettiğim durum sonrasında duyuyorum. Bakış açısı ve sinemaya nasıl yaklaştığına göre değişir tabii ama bence bu bakış açısı oldukça üzücü. Resim heykel, müzik, tiyatro, dans, edebiyat, yapı ve sinema bunlar sanatın 7 dalı. Sinemayı sadece aksiyon ve efektlerin daha yoğun hissedilebildiği büyük karanlık bir salon olarak görmek bu sanat dalına büyük bir hakarettir bence. Bu bakış açısı ve düşüncenin doğmasın bazı sebepleri var. Ana sebep ise sinemanın dijitalleşmesi.

Televizyon, bilgisayar ve telefonlarımızda yeni filmi, dizi yayın servisleri (streaming service) sayesinde eski ya da güncel binlerce içeriğe anında erişebiliyoruz. Bu film ve dizi sektörü için büyük bir sıçramaya sebep oldu. Yüzlerce yapımcı film ve dizilerini büyük yayın servislerine vererek milyonlara kolayca tanıtabildi. Her şey iyi güzel gözüküyor uzaktan baktığımız zaman. İstediğimiz zaman evimizde, arabada, uçakta istediğimiz dil ve alt yazı kombinasyonlarıyla film izleyebiliyoruz. İstediğimiz zaman izlediğimiz içeriği durdurup başka zaman izleyebiliyoruz. Yani dediğim gibi aslında her şey basit ve insanların günümüzdeki taleplerini karşılama yönelik. Buradaki sorun insanların sinemaya bakış acısı. Sinemaya sadece kaliteli efekt ve iyi ses sistemi için gitmek işin doğasına aykırı geliyor bana. Ben her sinema salonuna gittiğim zaman heyecanlanıyorum. Film başladığı zaman dünyadan bağlantımın kopup tamamen sinemanın atmosferine teslim olmak çok özel bir hissiyat bende. Ses, müzik ve görsellere iç içe geçerek tamamen filmin bizi hissettirmek isteği duygulara erişmek sinemaya özel bir durum. Evde bilgisayarımızdan izlediğimiz filmin bizi atmosfere sokma ihtimali sinemaya göre oldukça düşük. Filmin yavaşladığı her anda elimiz ya telefona ya da internet tarayıcısındaki diğer sekmelere kayıyor ve onca emekle üretilen içerikten kopup yarım yamalak bir izlenim deneyimi elde ediyoruz.

Sinemadaki bu dijitalleşme nedeniyle önümüze sırf popüler kültür ögesi bulunduran, gönderme odaklı, içi boş ve orijinallikten uzak film ve dizi öbeğine boğulduk. Eskiden tutmuş içerikleri sürekli ısıtıp koymaları genel tabloya da yansıdı. Kalite giderek vasat altına düşerken izleyici daha dikkat çekici ve kısa içerik talep eder oldu. Kısa süren dizi ve filmlerde konu ve diyalog kurgusu büyük eksiklikler içerebiliyor. Rings of Power son dönemde aklıma gelen en iyi örneklerden iş bilmez iki senaristin kos koca Lord of the Rings filmleri ve Tolkien mirasını hiç edişi ve milyon dolarlık bir anlam kargaşası yaratması unutulacak bir iş değildi. Yani sonuçta her şey gibi bu sektörde para odaklı. Yapımcılar hangi formül para getirirse onu önümüze koyacaktır ve koyuyorlar. Sinema sever ve orijinal kaliteli işleri seviyorsanız ama durum sizler için kötü değil. Her ne kadar etraf vasat işlerden geçilmese de iyi bir araştırma ile çok iyi yapımlara ulamanız mümkün. Son çıkan The Last of Us dizisi de ilk üç bölüm itibariyle oldukça başarılı bir zombi-drama yapımı olarak önümüze sunuldu. Temelinde başarılı bir video oyunu olan bu dizi yeni başarılı hikâyeli oyunların dizi ya da film olarak ekrana yansımasına ön ayak olacağa benziyor.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları