Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mahmut Esad Kıraç

Mahmut Esad Kıraç

Seyahatname okumak

Uzun bir süredir okumalarım arasında çoğunlukla seyahatnameler bulunuyor. Siyaset ve ekonomi gündeminin bu denli yoğun olduğu ortamda her nefeslenmek istediğimde seyahatnamelere koşuyorum.

Her okuduğum seyyahın ardından ''''Bunu neden daha önce okumamışım?'''' demeyi alışkanlık haline getirdim diyebiliriz. Çünkü seyahatnameler yazıldığı dönemin yemek kültüründen evlilik ve ölüm ritüellerine kadar pek çok şey hakkında bilgi veriyor. Bir bakıyorsunuz Türkistan''ın bozkırlarında şamanlarlasınız, bir bakıyorsunuz Osmanlı Devleti''nin ortasında Kanuni''nin yani seyyahların ifadesiyle ''''Büyük Türk'''' ya da ''''Büyük Efendi''''nin huzurundasınız.

Fakat şurası da bir gerçek ki seyahatname okumak aynı zamanda çok yorucu ve fazladan emek isteyen bir etkinliktir. Çünkü her seyyah gördüklerini yazmayabilir. Bazen hiç gitmedikleri yerleri kitaplardan ve başka seyyahlardan okuyup gitmiş gibi anlatan sözde seyyahlara rastlarsınız. Bazen de aklınızda seyahatname okurlarının bildiği şu meşhur soru gezer durur: ''''Acaba seyyah bunları gezerken mi yazmış, yoksa seyahatten sonra aklında kalanları mı metne çevirmiş?'''' Tabii ki bu soru aynı zamanda metnin güvenilirliğini de sorgulayan bir sorudur.

Bambaşka bir mevzu ise tabii ki seyyahların gördüğü değil görmek istediğidir. Özellikleri Türkleri konu alan seyahatnamelerde ciddi bir oryantalist zihniyetin varlığından söz edebiliriz. Çünkü onlar Türklere dair tasvirlerinde görmek istedikleri Doğu''yu Batı''ya aktarmışlardır. Hakikatle pek de ilgilenmemişlerdir. Bu sebeple özellikle okuyucular bilir ki seyahatnamelerde bu ayrımı yapmak da pek zordur.

Bir seyahatname meraklısıysanız mutlaka dikkat etmeniz gereken en önemli noktalardan biri de dönemin zihniyetidir. Mesela 14. Yüzyılda Türk yurtlarını gezen yabancı seyyahlar için Türkler, barbar ve vahşi gibi görünüyorken 16. Yüzyılda Osmanlı Devleti''ni gezen yabancı seyyahlar için Türkler, yer yüzünün en medeni insanlarıdır. Bu, o devrin toplumsal koşulları ve refah düzeyiyle doğru orantılıdır.

Tabii teker teker seyyahlar üzerinden örnekler vermek isterdim ama o zaman yazımız bir makaleye döner. Fakat şunu özellikle belirtmek istiyorum: Batı yıllar boyunca Doğu''ya yüzlerce seyyah göndermiş. Bazıları din adamı bazıları devlet adamı olarak gelmiş. Çoğunluğu da ajan olarak gelmiş tabii ki.

Peki ya biz?

Biz acaba Batı''ya niçin yüzlerce seyyah göndermedik ya da bizim neden Batı''yı merak edenlerimiz olmadı. 21. Yüzyılda olmamıza rağmen niçin halen çoğunluk Yirmisekiz Çelebi Mehmet''in Paris Sefaretnamesi ve Evliya Çelebi''nin seyahatnamesi ile sınırlı kalmış?

Ahmet Mithat Efendi, seyahatname türünün önemini ve bizde bu türün ihmal edilmesini bir yazısında şöyle anlatır:

''''Ecnebilerin seyahatname adını verdikleri bir nesir vardır ki, bundan alacağım hisseler çoktur. Bir şehre gitmeden gitmiş gibi görüyorsun. Oranın her şeyini öğreniyorsun. Velev ki, oralı olan bile istese göremez, bilmek istese bilemez.''''

Bakınız Ahmet Mithat Efendi 1844''te doğmuş 1912''de vefat etmiş. Fakat seyahatname ile ilgili bunları yazdığında çoktan yüzlerce seyyah Türkleri incelemiş, kültürünü yazmış hatta ajanlıklarını yapmış. Fakat Ahmet Mithat Efendi''nin seyahatname tanımı sanki ilk defa öğrenmiş gibi. Devrinin en önde gelen Tanzimat aydınlarından Ahmet Mithat Efendi''nin dahi ne kadar geri kaldığını sanki biraz buradan da anlıyor gibiyiz.

Bütün bunların sebebi nedir? Elbette pek çok cevabı var ama asıl sorun şu ki Türklerin kibri Türkleri yiyip bitirmiştir. Batı''ya karşı bu umursamazlık ve daha da önemlisi meraksızlık maalesef bizi geri planda bırakmıştır.

Evet, seyahatname okumak çok önemlidir. Özellikle günümüzde geçmişe dair gündelik yaşamı ve kültürü merak ediyorsanız başvuracağınız en keyifli kaynakların başında seyahatnameler gelir. Yine de dediğim gibi çok keyifli olan bu etkinlik bilinçli bir okuma olmadan sürerse büyük bir yanılgıya düşülebilir.

Memleketimiz insanlarının bol bol okuması ve merak etmesi dileğiyle…

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları