Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Alanur ÖZALP

Alanur ÖZALP

PSİKOLOG GÖZÜYLE

Şeker hastalarında depresyon ve anksiyete

Şeker hastası için hastalığın artık yaşam boyu sürecek olan bir arkadaşı olduğunu anlaması çok acı verecektir. Bu hayatındaki birinci zorluktur. İkinci zorluk bundan da acı verecek güçte hızla hayatına yerleşecek olan yasaklar ve sınırlardır. Yani yaşam biçimini değiştirmesi gerektiğini kabullenmektir. Şeker hastalığının ortaya çıkarabilecek olduğu komplikasyonlarının olması bir başka baş edilmesi zor durumu işaret etmektedir. Bir dördüncü acı verecek gerçek ise yaşam süresinin kısalacağını bilmesidir. Bu durum onu sıkıntıya sokabilecek faktörlerden bir diğeridir.

Tedavi süresince ruhsal, sosyal, cinsel ve evlilikle ilgili pek çok sorun onu bekleyecektir. Hekimler, şeker hastalığının başlangıcından itibaren hastaları psikolojik destek almaları konusunda desteklemelidirler. Buradaki stresli durum hastalığın gereklerinde vardır. Hastaların stresle baş etmelerinde güçlü olmaları, uyum ve baş etme becerilerini kazanmış olmaları ile orantılıdır. Hastanın hormonsal durumunun duygusal durumunu etkilediği gibi, duygusal durumu da hormonsal durumunu etkilemektedir.

Kronik şeker hastalarında, kişilik değişiklikleri, depresyon, anksiyete, bilişsel işlevlerde bozulma ve psikoz gibi belirtiler ortaya çıkabilir.

Psikolojik çatışma ve gerginlikler kan şekerini etkiler. Stres şeker hastalarında erken dönemde ortaya çıkar. Geç dönemlerde de strese bağlı olarak kan şekeri düzeylerinde düşme görülmektedir. Pek çok araştırma fiziksel hastalıkların ortaya çıkışı ile yaşam olayları ilişkisini araştırmaktadır. Bedensel hastalıklarla ruhsal hastalıklar yakından ilgilidir. Ruhsal hastalığı olanlarda bedensel şikâyetler daha fazla görüldüğü gibi psikiyatrik tedavi gören hastalarda hastalığa eşlik eden fiziksel hastalıklar da oldukça sıktır. Fiziksel hastalık olarak kabul edilen pek çok durumda anksiyete ve depresyon gibi ruhsal şikâyetler durumuna eşlik etmektedir. Fiziksel hastalığın şiddeti, yaşamı tehdit etme özelliği ve işlevselliği etkileme düzeyi ruhsal belirtilerin sıklığı ile yakından ilgilidir.

Depresif ve kaygılı kişilik özelliklerinin ülser, koroner hastalığı, migren ve kas iskelet sistemi hastalıklarının nedeni olabileceği düşünülmektedir. Şeker hastalığında, hastalığın ortaya çıkışı ya da alevlenmesinde genetik ya da fiziksel etkilerin yanı sıra ruhsal zorlanmalar, yaşam olayları da etkili olabilir. Bu ilişki iki şekilde açıklanabilir. Stres sonucu kan şekeri düşebilir. Ya da stres sonucu hasta çok gergin olduğu için bu hastalıkla ilgili kuralları aksatabilir. Stres, hastalığa uyumu da bozabilir. Etkin tıbbi tedaviye rağmen kan şekeri düzenlenemeyen olgularda stres ve kaygı önemli bir etkendir. Böyle durumlarda tedavi dozu ve biçimini değiştirmeden önce psikolojik ve psiko-sosyal faktörler gözden geçirilmeli ve desteklenmelidir.

Diyabetli bir hasta için kronik bir hastalığa sahip olduğunu ve yaşam biçimini değiştirmesi gerektiğini kabullenmek çoğu zaman zordur. Diyabettin geç komplikasyonlarına duyarlı olduğunu ve beklenen yaşam süresinin kısaldığının farkında olan hasta için bu güçlükler artmaktadır. Tedavi sürecinde ruhsal, sosyal, cinsel ya da evlilik ile ilgili pek çok sorun gündeme gelebilir. Hekimin diyabetin psikiyatrik yönlerini başlangıçtan itibaren değerlendirmesi, tedavi sürecinde pek çok sorunun daha kolay aşılmasını sağlayacaktır.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları