Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mahmut Esad Kıraç

Mahmut Esad Kıraç

Seçimden seçime muhalefet

Eski bir hikâyedir bilirsiniz: Vilayetlerden birinde eşraftan birinin damadı, bayram münasebetiyle kayınpederinin elini öpmeğe gelir, kayınpeder de yanında yer gösterir, biraz sonra misafirler sökün ederler, her yenisi geldikçe hane sahibi, “Hoş geldin, şöyle buyur,” der ve damadına da “Sen azıcık aşağı geç, ağa otursun,” emrini verir.

Nihayet damada kapının yanındaki son iskemle düşer. Ne yapsın kalkar.

-Ne o gidiyor musun?

-Ne yapayım, peder efendi, işimiz bir hoş geldine kaldı!

İşte yurdum insanı da neredeyse bu durumda. Seçimlerden önce Sayın Cumhurbaşkanı, emekliye zam açıklaması yaparak yanında yer gösterdi. Ardından memura zam açıklaması yaparak emekliyi “azıcık aşağı geç” diyerek bir yana kaydırdı. Ardından işçiyi yanı başına oturtarak ona bir zam açıklaması yaptı.

Bütün millet sandı ki Cumhurbaşkanı’nın hanesinde koltuğumuz sabit kalacak. Seçimlerden sonra ise işin rengi değişti. Benzine zamlar, dövizdeki yükseliş ve her alanda yükselen fiyatlar neticesinde yere düşmemek için önce emekli ayağa kalktı, ardından da memur ve işçi kalktı.

Böylece Cumhurbaşkanımız yine ayrıcalıklı sınıfıyla baş başa kalarak oturmaya devam etti. Eylül ayına girdiğimiz şu günlerde pek çok velinin en büyük korkusuysa 11 Eylül’de okulların açılacak olması. Artan eğitim masrafları, ortalama bir soru bankasının dahi en az 200 TL olduğu bir Türkiye’de evlat okutmanın cephede savaşmakla eş değer olduğu zamanlardayız.

Öğrencilerin ve öğretmenlerin eski usul sefer tasına dönerek yemeklerini evden getirmeye başladıklarını zaten biliyorduk. Fakat geldiğimiz noktada şunu da görüyoruz ki evvelden alışık olduğumuzun aksine kırtasiyelerde ne bir kalabalık ne de bir kuyruk var.

Yani seçimden evvel öğrencisine de pek çok söz veren Sayın Erdoğan, maalesef öğrencilerini de “azıcık yana geç” diyerek sedirden düşürdü. Fakat hiç merak etmeyiniz, malum önümüzde yerel seçimler olduğu için Sayın Cumhurbaşkanı’nın sofrasında tekrar yerinizi bulacaksınız. İşte o güne kadar en azından muhalif gibi davranırsanız isteklerinizin daha hızlı gerçekleşeceğinden hiç şüphem yok.

Tabii farkındaysanız bu yazıda bir eksiklik var. Yazımızda iktidar var, ezilen memur, işçi, öğrenci ve emekli var. Fakat bütün bunların düzeleceğini vaat eden en önemli denetleme mekanizması yok. Nedir o?

Elbette muhalefet. Buyurun onu da kısa bir hikâyeyle anlatayım:

Vaktiyle bir adamı idama mahkûm etmişler, adet gereği orada mahkûmlar kazığa vurulurmuş. Fakat 30 kazıktan birini seçme hakkı mahkûma aitmiş. Adamcağız evvela birinciye bakmış, beğenmemiş, ikinci, üçüncü derken sırasıyla kazıkları dolaşmağa, incelemeye başlamış. Hâkim kızmış:

-Herif demiş, ne dolaşır durursun?

-Aman efendim, demiş, bırakın dolaşayım, buna kazıktan kazığa ömür derler!

İşte bizim muhalefet de tam böyledir. Seçmen aman diler, ekonomik kriz ve borçluluk alır başını gider. Hikâyedeki adamcağız nasıl kazıktan kazığa ömür peşindeyse, bizim muhalefet de seçimden seçime muhalefet mantığıyla hareket eder.

Seçimlerin ardından şöyle bir muhalefet liderlerinin ne yaptığını analiz ediniz. Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları