Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İlayda TAŞKESER

İlayda TAŞKESER

Kendine İyi Bak

Pandemi ve uyku

Yaklaşık bir senedir içinde bulunduğumuz pandemi koşulları her geçen gün davranışlarımızı etkilemeye ve kronikleştirmeye devam ediyor. Yaşanan kolektif etkiler hemen hemen her yaşamda kolayca sorun haline gelebiliyor. Kronikleşen sorun, aile yapısı ve yaşam tarzına göre değişse de yarattığı etkiler bizleri ortak çözüm arayışında birleştiriyor. Hayatın olağan işleyişini online kanallardan sürdürmeye çalışmak, kaçınılmaz en büyük değişimlerden biri haline geliyor ve beraberinde günlük rutinleri aksatan bir takım motivasyon kayıpları getiriyor. Günlük iş akışından eğitime, alışverişten günlük market ihtiyacına kadar tüm süreçlerimizi ekran karşısında yönetir hale gelmemiz her yaş grubundan insanı farklı şekillerde etkiliyor. Kimi, odaklanamamaktan kimi ise aktivite olmaksızın yaşanan yorgunluktan dert yanarken soru işaretleri bizleri, herkesi temelden etkileyen bir konuda buluşturuyor: Uykusuzluk.

Yaşadığımız bu zorlu zaman zarfında çoktan alışkanlığa dönen bu davranışların bizleri karşılaştırdığı en zorlayıcı sorunlardan biri olan uykusuzluğa bir de bileşenlerinden bakalım.

Uykuya dalamamak, uyandığında yorgun hissetmek, uykudan yeterli verimi alamamak sık sık duyar olduğumuz şikayetler olurken sebepler ve çözümleri düşünmeye başlıyoruz.

Pandemi ile ilintili olarak düşünecek olursak fiziksel aktivitede yaşanan azalma, değişen ve sınırlanan rutinler, pandemi ile ilgili belirsizlikler bizleri kaygılarla karşı karşıya getiriyor.

Yaşanan kaygı, belirsizlik ve ucu açık düşünce balonları zihnimizi bilinmezlerle meşgul ederken farkında olmadan uykumuzu feda etmeye başlıyoruz.

Uyku feda edilmeye başlandığında ise gerekli hormonların zamanında salgılanmamasının sonuçlarını kısa sürede görüyoruz.

Uykunun bize sunduğu en önemli unsurlardan biri olan melatonin hormonu yeteri miktarda salgılanmadığında halsizlik, depresyon eğilimi, çarpıntı ve uyku düzeninin sağlanamaması günlük hayatımızı aksatan ve keyifsizleştiren durumlar yaratıyor.

Epifiz bezinden salgılanan melatonin hormonunun salgılanması biyolojik saate göre farklılık gösterse de en çok 00:00 ve 05:00 saatleri arası ve karanlık ışıkta ivme gösteriyor.

Psikoloji profesörü Rod Plotnik, "uyku ile ilgili bilinmesi gereken ilk şeyin beynin asla uyumadığı ve faaliyetine devam ettiğidir" diyor. Sonrasında ise uykuyu hızlı bir trene binmeye benzetiyor.

Rem uykusunu da dahil ettiğimizde 5 evresi bulunan uyku günlük yaşam kalitemizin neredeyse en büyük belirleyicisi oluyor.

Tamir teorisi olarak bilinen, uykunun beyni ve vücudu tamir ettiğini söyleyen teori bizlere bu konudaki temel ilkeyi veriyor.

İyi bir uyku düzeni için;

* Yatağa yorgunluk hissedilmeye başlandığında gidilmesi,

* Uykunun karanlık bir odada uyunması ve ışık tercih edilirse loş kırmızı bir ışığın melatonin salınımı için avantajlı olduğundan kullanılabilmesi,

* Dijital ekranlardan uzak bir uyku alanı yaratılması,

oldukça etkili öneriler arasında yer alıyor.

Günlük hayatta 'uykusuzluk' olarak adlandırdığımız fakat uzun vadede takip edilmesi gereken ve kronikleşen sorunlar ise uyku apnesi, narkolepsi, insomnia olarak görülüyor. Ayrıca uyku bozuklukları adı altında gece terörü, kâbus ve uykuda yürümek de yer alıyor.

Tüm bu etmenler çarkın birer dişlisi olarak düşünülürse, kaliteli uykunun ana etmenlerine yön verebilmemiz, uykuyu etkileyen yaşantı ve unsurları tespit edebilmemiz psikolojik destek ile mümkün hale geliyor.

Pandeminin bizlere sunduğu köklü değişimlere ayak uydurmaya çalışırken, beden ve ruh sağlığımızdaki değişenleri göz ardı etmemek faydalı görünüyor.

Kendiniz için rutinlerinizin kalitesini göz ardı etmeyin.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları