Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Alanur ÖZALP

Alanur ÖZALP

PSİKOLOG GÖZÜYLE

Otizmin görülme sıklığı ve yaygınlığı

Her 10.000 kişide 4-5 kişi tipik otizme sahip (2500:1).

Her 10.000 kişide 15-20 kişi otistik davranışlar (500:1) göstermektedir.

Zaman içinde otizmin sayısında artış bildirilmiştir. Bir görüşe göre çevresel etmenler, radyasyon, beslenme alışkanlıklarının değişmesi bu artışın sebebidir. Diğer bir görüşe göre artık hastalık daha iyi tanınmakta ve hafif formları da bu sayıya eklenmektedir.

Dil gelişimi-konuşma

Otistik çocukların yarısında konuşma anlamlı bir iletişim aracı olarak gelişmez.

Bir kısım otistikte konuşma zaman içinde kaybolur.

Konuşabilen otistik çocuklar genelde geç konuşur.

Konuşma başlayınca çocuklar genelde kendinden 3. kişi olarak bahseder.

Konuşmada ekolali görülür. Bazı sözcük ve kelimeleri gün boyu tekrarlarlar.

Konuşmada gramer bozuklukları olabilir. Bağlaçlar, eklemeler, zamirler kullanılmayabilir.

Karşılıklı konuşmada kullandıkları tonlama mekaniktir. İniş-çıkış yoktur; şiddeti ayarlanmamış ve duygudan yoksundur.

Pek çok çocuk alternatif yollarla iletişim kurarlar. (Resim, işaret dili, resim tahtaları vb.)

Geç de olsa konuşmaya başlayan çocuklar tipik olarak konuşma başlatma, bir olay anlatma ve karşılıklı konuşmayı sürdürmede problem yaşarlar. Onlarla sohbet etmek olanaksızdır.

Günlük yaşam

Değişimlere karşı direnç gösterirler. Alışkanlıklarının değiştirilmesini istemezler. Rutinden sapma öfkeye neden olur.

Nesnelerin parçaları ile ilgilenirler. Kapı kolu, araba, tespih, bir lego parçası vb.

Vücut parçaları ile ilgilenirler (sürekli elleri).

Oyuncakları ile ilgilenmezler. Kendi başlarına oynamayı tercih ederler. Oyunları işlevsel değildir.

Gelişimin bir alanında çok başarılı olabilirken, diğer bir alanda çok basit becerileri yapamayabilirler.

Otizme diğer özürler eklendiğinde öğrenme daha da zordur. İşitme problemi, down sendromu, görme problemi gibi.

Görsel olarak sunulan bilgiyi daha kolay öğrenirler. Eğitimde nesne ve resimler kullanılır.

Öğrendiklerini genellemekte zorluk yaşarlar.

Otistiklerin bazılarında matematik, sanat, müzik gibi alanlarda üstün yetenekler olabilir.

El becerileri genelde kötüdür.

Nedeni tam olarak bilinememektedir. Genetik, çevresel ve gelişimsel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir.

Erkeklerde 4 misli fazla görülmesi genetik nedenleri düşündürmektedir.

Otizmin kesin bir tedavisi yoktur. Otizm hemen her zaman yaşam boyu devam eden bir gelişimsel farklılıktır.

İlaç: Otizmde görülen bazı davranış problemlerinin etkilerini hafifletmek ve kısmen ortadan kaldırmak için ilaç tedavisi uygulanır.

Eğitim:

* Genel akademik eğitim,

* Davranış eğitimi,

* Dil eğitimi,

*Aile eğitimi.

Genel semptomlar

Gelişmiş tedavilerde terapist otistik çocuğun terapisi için onun kendisini rahat hissettiği yer olan eve gidebilir ve tedaviyi bu şekilde sürdürebilir. Bu uygulama bizde de uygulanabilir.

Otistik çocukların dış görünüşlerinde hiç bozukluk görülmez.

Otistik çocukların bebeklikleri bazen oldukça sakin geçebilir. Aile ne kadar uslu bir çocuğumuz var diye kendilerini mutlu hissederler. Rahat rahat uyur. Anneyi babayı rahatsız etmez.

Özürlü olduğu, bebeklik süreci içinde anlaşılmayabilir.

Çoğunlukla aileler çocuklarının duymasında bir problem olduğunu düşünerek çocuğu duyma testine götürürler.

Çoğunlukla 2-3 yaşlarında çocuktaki farklılık ortaya çıkar.

Anneler otistik çocuklarına çok sıkı bağlanır.

Anneler çoğunlukla çevreleri tarafından çocuğun otistik olmasına sebep oldukları konusunda suçlanırlar. Bu suçlanma sadece çevrede değil aynı zamanda annenin kendisi de kendisini suçlayabilmektedir. Bir dönemde hatta bu konuda çalışan uzmanlar bile bu anneleri suçlamışlar ve bu olayın sebebi olarak görmüşlerdir. Hatta bu annelere "buzdolabı anneleri" adını koymuşlardır. Buzdolabı anneleri duygularını belli etmeyen, soğuk, mesafeli, yüz mimiklerini kullanmayan yapıda kişilerdir. Ama bu yaklaşım günümüzde tamamen ortadan kalkmıştır. Bu durumdan dolayı uzmanlar direkt olarak tek suçlu anneyi görmemektedirler ve annenin tepkisiz olmasını bu işin tek nedeni olarak düşünmemektedirler. Anne çocuğun eğitiminde aktif olarak rol alacağı için annenin üstünden suçu ve suçluluk duygusunu almak gerekiyor.

Günümüzde yapılan genetik çalışmalar annelerdeki "buzdolabı" etkisi olarak tanımlanan tepkisizlik tutumunu anneden veya bazen de babadan gelebilecek olan otistik özelliklere bağlayabilmektedirler.

Sevgisiz ortamdan dolayı otizm ortaya çıkar diye bir durum yoktur.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları