Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mahmut Esad Kıraç

Mahmut Esad Kıraç

ÖSYM sınıfta kaldı

Üniversite sınavında soru sormak adaleti inşa etmek gibidir. Bazı branşları kolay, bazılarını zor sormak elbette normaldir fakat bu "bazıları"nı belirlerken de adil olmak gerekir.

Mesela Türkçeyi kolay, matematiği zor sorarsanız pek çok sayısal öğrenci sınavdan eşit ağırlıkçı olarak çıkar. Yani Türkçe Matematik [TM] grubuna adaletsiz davranılmış olur. Herkes Türkçeyi yaparsa sözel öğrencilere de adaletsizlik olur.

Çünkü çalışanla çalışmayan arasındaki farkı göremezsiniz. Bu sebeple de yığılma olur.

Tabii burada pek çok kombinasyon söz konusu. Fakat gerçek şu ki bu sene ÖSYM adaleti sağlama konusunda maalesef sınıfta kaldı. Bunun en büyük göstergesi ise ciddi bir yığılma olmasıdır. Puanlarla sıralamaları incelediğimizde ciddi bir orantısızlık peyda olmuş.

Geçmiş yıllarda aynı puanları alan öğrenciler çok daha iyi bir sıralamaya sahipken, bu sene çok daha düşük sıralamalara girmişler. Yani hakikaten büyük bir yığılma söz konusu. Tabii bu yığılmanın en önemli sebeplerinden biri de ÖSYM''nin kendini aklamaya çalışma çabasıdır.

Barajın kaldırılmasıyla beraber üzerinde ciddi bir baskı oluşan ÖSYM''nin önünde iki seçenek vardı:

1-Sınavı zor soracaklar ve sıralamalar yüksek ama puanlar düşük gelecekti.

2-Sınavı kolay soracaklardı ve puanlar yüksek ama sıralamalar düşük gelecekti.

Tabii ki kendilerini aklamak için ikinciyi tercih ettiler. Puanı geçmiş yıllarda çok daha iyi sıralamalara denk gelen birçok öğrencinin mevcut sıralaması hepimizi şaşırttı. Peki, neden aklı başında bir sınav yapmadılar da böyle hesaplara girdiler? Çünkü akıllarında sınavdan sonra fiyakalı bir açıklama yapmak vardı.

"Baraj kaldırılmasına rağmen geçen sene daha düşük puanlarla girilen bölümlere bu sene daha yüksek puanlarla dahi giremediler. Çünkü gördüğünüz üzere eğitimde kalitemiz oldukça arttı. Demek ki baraj düşünce kalite düşmüyor aksine yükseliyormuş." diyecekler. Yani kendilerini aklamak uğruna öğrencilerin gelecek planlarına müdahale ediyorlar. Sınavı ölçme ve değerlendirme eksenli değil de siyasi eksenli yapıyorlar.

Peki, ÖSYM''nin kendisini bu şekilde kurtarması neyi değiştirir? Hiçbir şeyi...

Çünkü üniversite kontenjanları 1 milyon olan ülkemizde sınava 3.5 milyon öğrenci girdi. Bunların 700 bine yakını daha evvel bir üniversiteye yerleşmişti. Yani seneye tekrar sınava girecek en az 1.5 milyon öğrenci meydana geldi. Sevgili ÖSYM, kolay sınav yapıp kendine böyle bir kurtuluş reçetesi çıkaracağına, birkaç sene içerisinde oluşacak öğrenci krizine ve üniversitelerimize bir çözüm bulsa çok daha verimli olur.

Bu da gösteriyor ki maalesef eğitimde dahi günü kurtarmaya çalışarak politika üretiyoruz.

Neyse...

Şimdi gelelim asıl meselemiz olan tercih sürecine. Böylesine yığılma olan bir sınavın tercihi de oldukça zor olur. Çünkü küçük sıralamalar yüzünden pek çok öğrenci, hedeflerini ertelemek zorunda kalacak ya da başka hedeflere yelken açacak.

ÖSYM başkanı ise bütün bunlara rağmen tercih sonuçlarından sonra mutlu bir açıklama yapacak.

Hakikaten, bu memlekette gençlerimizi ailelerinin dışında kim düşünüyor? Kim dert ediniyor? Evet, barajı kaldırdınız ve kendinizi akladınız. Umarım bir gün kendinizi değil de gerçekten gençleri de düşünerek sınav yaparsınız.

Sevgili okurlarım, bundan sonraki birkaç yazımda üniversite tercihlerini ve neye göre nasıl bir üniversite ya da bölüm tercih edilmesi gerektiğini yazacağım.

Gençler bizimdir ve gelecek mutlaka gençlerindir.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları