Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mahmut Esad Kıraç

Mahmut Esad Kıraç

''Omurgalı aydınlar ve sanatçılar aranıyor''

''''…sanatkâr, cemiyette uzun cehd ve gayretlerden sonra, alnında ışığı ilk hisseden insandır.'''' M. Kemal ATATÜRK

Hiçbir yazar veya sanatçı zamanının sorunlarından soyutlanamaz. Her yazdığının hesabını vermek ya da bunun sorumluluğunu almak zorundadır. Çünkü sanatçılar mutlak bir şekilde toplumun önünde olan insanlardır. Toplumun önünde olması her anlamda önünde olmaktır. Sanatçı, kurulu düzenle çatışır, beğenmez. Bu sebeple doğası gereği muhaliftir.

Eğer devlet tarafından ya da belirli klikler tarafından korunmayı isterse bu defa da özgünlüğünü ve özgürlüğünü yitirir. Devlet tarafından korunan ve devlete sığınan sanatçı, bir sanatçı değil artık bir devlet memuru olmuştur.

Bu durum yalnızca bizde değil, dünya genelinde böyle olmuş ve olmalıdır.

Fransa''nın Cezayir politikasına ilk kafa tutan ve devrinin tüm aydınlarını harekete geçiren kişi Sartre''dır. Atom bombası, Vietnam Savaşı gibi insanlık düşmanı bütün hareketlere Sartre ciddi tepkiler vermiştir. De Gaulle bile ''''Ben ne kadar Fransa isem Sartre da o kadar Fransa''dır.'''' demiştir. Yalnızca Sartre mı? Tabii ki hayır!

İngiltere''de B. Shaw ve Bertrand Russell da memleketinin sorunlarına ses çıkarmıştır. Yazdıkları denemeleri dahi okumanız bunları görmeniz için yeter de artar.

Bunların arasında benim favorim kesinlikle Jaroslav Hasek''tir. Hem büyük bir mizahçıdır hem de yaşadığı çağın siyasi ortamıyla gayet zekice dalga geçer. Dalga geçmek için bütün yetkilerin kendi üzerinde toplandığı bir parti de kurar. Partinin ismi: Kanunun Sınırlarını Aşmamaya Dikkat Eden Ölçülü Tedbirli Terakki Partisi''dir. Bu partiyle kendi devrinin politikacılarını eleştirir ve dalga geçer. Sloganları da oldukça orijinaldir: ''''Viyana''daki kapıcıların devletleştirilmesi için kampanyamıza katılın!'''' ya da benim en çok hoşuma giden: ''''Karşı parti adaylarına kara çalacak, yüksek eğitim görmüş iyi aile çocuğu gençler aranıyor.''''

Evet, Asker Şvayk''ın yaratıcısı Çek yazar Hasek hakikaten iyi ki yazmıştır.

Peki ya büyük yazar Thomas Mann''in geri kalır tarafı var mı? Bir Alman olarak Hitler''e karşı dimdik durmuştur. Yurt dışından yaptığı yayınlar, radyo konuşmalarıyla ''''Uyan Almanya'''' diyen ta kendisiydi. Benzer bir kaderi de Bertolt Brecht yaşamıştı ve pek çok Alman aydını Almanya''yı terk etmek zorunda kalmıştı. Fakat hiçbiri ''''Olsun, sessiz kalalım.'''' demedi. ''''Aman susalım, hain oluruz.'''' diye düşünmedi.

Shakespeare de Hamlet''te kendi dönemini eleştirmemiş miydi? Aşağıdaki mısralar bunun en güzel örneği değil midir?

''''Kim dayanabilir zamanın kırbacına?

Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,

Sevgisinin kepaze edilmesine,

Kanunların bu kadar yavaş

Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine,

Kötülere kul olmasına iyi insanın

Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?''''

Pelopennes savaşında yaşamını yitirenlerin ardından söylediği söylevde Perikles, hem demokrasi hem de devlet yönetimiyle ilgilenen yurttaşların erdeminden söz eder. Yönetimle ilgilenmeyenleri de zararsız değil ama ''''yararsız'''' yurttaşlar diye niteler. Zaten demokrasinin temelini de yararlı yurttaşlar oluştururlar. Bu yararlı yurttaşların öncüsüyse mutlaka sanatçılardır. Dünyadaki pek çok örneğini gördük. Peki ya bizde durum nedir?

Salah Birsel''in ifadesiyle anlatacak olursam bizde sanatçılar ya da aydınlar ''''Kürdanlı Aydınlardır.'''' İktidar sahipleri arzu ederlerse bu aydınlarla ya da sanatçılarla dişlerini karıştırırlar. Bu hususta bu sözde sanatçıların boynu kıldan incedir. Çünkü tanınma ve zenginleşmenin yolu da ancak iktidar sahipleri tarafından gerçekleşir. Yani bizim sanatçılarımızın çoğunda bir ''''rağmenlik tutkusu'''' yoktur.

Fakat bu defa iş değişti. Tarihin en önemli seçimlerinden biri yaklaşıyor. Madem aydınlar ve sanatçılar toplumun önünde ve madem sizler doğanız gereği muhalifsiniz o halde çıkın, tepki koyun! Yukarıda dünyadan sıraladığım örnekler arasında da Türkiye''den sizler olun. Şahan Gökbakar, Metin Akpınar, Müjdat Gezen gibi günümüzde bir elin parmağını geçmeyecek sanatçıların arasına katılın. Köşelerinden milletini aydınlatmaya çalışanlarla el ele olun.

Tarih nasıl yukarıdaki insanları unutmadıysa sizleri de unutmaz. Fakat unutmayın ki sessiz kalanları asla unutmaz! Son sözü Montaigne''e bırakalım…

Montaigne, Diogenes ile Aristtippos''un bir konuşmasını anlatır. Diogenes bir gün lahanalarını sularken oradan geçen Aristtippos''a şöyle demiş: ''''Lahana ile yaşamasını bilseydin, bir zorbaya dalkavukluk etmezdin.'''' Aristtippos''un karşılığı ise şöyle olmuş: ''''Sen de insanlar arasında yaşamasını bilseydin, böyle lahana sulamazdın.''''

Peki, bizim sanatçılarımız lahana ile yaşamasını bilenler mi yoksa bir zorbaya dalkavukluk edenler midir?

Hasek''in cümlesini güncelleyelim: ''''İktidara karşı dik duracak, aydınlar ve sanatçılar aranıyor''''

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları