Türk hekimler kanıtladı! "Tanı ve tedavide ezber değişecek"

Türk hekimler kanıtladı! "Tanı ve tedavide ezber değişecek"
Tiroid hastalıkları, saç dökülmesi, kilo alamama veya verememe gibi belirtilere yol açıyor ve aynı zamanda omurganın erken dönemde yaşlanmasına neden oluyor. 60'lı yaşlardan itibaren başlayan omurga yaşlanmasının, tiroid hastalığı olanlarda 40'lı yaşlardan itibaren başladığını Türk bilim insanları buldu.

Türk hekimlerin 350 hasta üzerinde gerçekleştirdiği bir araştırma, dünyada ilk kez, omurga yaşlanması veya bozulmasında tiroid hastalıklarının önemli bir rolü olduğunu ortaya koydu. Bu çalışma, uluslararası bir dergide de yayınlanacak ve literatüre girecek.

"OMURGA BOZULMASI 40''LI YAŞLARDA BAŞLIYOR"

Araştırmayı gerçekleştiren ekipten Doç. Dr. Murat Şakir Ekşi, tiroid hastalığı olan kişilerde omurga yıpranmasının 40''lı yaşlardan itibaren ortaya çıktığına işaret ederek, "Tiroid kaynaklı omurga hasarı genellikle üst bel bölgesinde oluyor. Zamanında önlem alınmazsa kişi, daha erken yaşlarda cerrahiye gidebiliyor. Üst bel bölgesi ağrılarında akla artık tiroid hastalıklarını da getirmek ve dahiliye veya endokrinoloji ile birlikte buna yönelik tedaviler düşünmek gerekecek" dedi.

Doç. Dr. Ekşi, Türkiye''de oldukça yaygın bir hastalık olan tiroid rahatsızlığının özellikle Karadeniz Bölgesi''nde sıkça görüldüğünü ve genellikle 40''lı yaşlarda kendini daha çok belli ettiğini kaydederek, "Tiroid fonksiyon bozukluğunda, metabolik hastalıklar daha fazla yaygın hale gelebiliyor. Bizim yaptığımız araştırmada, tiroid rahatsızlığı olan hastalarımızın omurga dejenerasyonunun ya da yaşlanmasının, tiroidi olmayan hastalara göre daha fazla olduğunu gözlemledik.

Normalde omurga yaşlanması 60''lı yaşlarda başlarken, tiroid rahatsızlığı olan kişilerde bunun 40''lı yaşlara indiğini gördük. Bir diğer fark ise normalde omurga yaşlanması belin altı bölgesinde daha fazla olur. Tiroid hastalarında ise bu bozulmanın üst bel bölgesinde daha fazla olduğu ve oradan başladığını tespit ettik. Yani tersine bir mekanizma söz konusu" ifadelerini kullandı.

"TİROİDİ TEŞHİS EDİNCE BEL AĞRISI DA TEDAVİ EDİLEBİLİR"

"Bu çalışma dünyada ilk, daha önce de zaten diyabet hastalığının omurga yaşlanması üzerine olan etkisini göstermiştik. Zaten oradan yola çıkarak diğermetabolik rahatsızlıkların da benzer etkileşimi olup olmadığını incelemek istedik" diyen Doç. Dr. Ekşi, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tiroid hastalıkları, diyabetten sonra Türkiye''de en yaygın olan hastalıkların başında geliyor. Biz normalde daha erken yaşlardaki bel ağrılarında alt kısımda daha fazla dejenerasyon beklediğimiz için, genellikle oraya odaklanıyoruz. Halbuki bu hastalarda tam tersine, üst bel bölgesinde bozulma oluyor ve günlük tanı, tedavi pratiğimizde gözden kaçabiliyorlar. Bir diğer önemli şey ise tiroid rahatsızlığının erken tanısı ve teşhisi bu sürecin de durmasını daha erken yaşta engelleyecek. Dolayısıyla bel ağrısının çözümü de bu hastalarda daha kolay hale gelecek."

“OMURGADAKİ BOZULMANIN 3 AYAĞI VAR”

Bel ağrılarında artık eskisi gibi sadece fizik muayene ve MR bulguları ile yetinilmemesi gerektiğine de dikkat çeken Doç. Dr. Ekşi, "Aynı zamanda bir dahiliye uzmanı gibi de ek hastalıkları var mı yok mu, bunu tetikleyebilecek rahatsızlıkları var mı yok mu, diyabet gibi, tiroid gibi, onlara da bakmamız gerekecek. Çalışmamıza yaklaşık 350 hasta dahil ettik. Bunlar endokrin kliniğine çeşitli sebeplerle başvuran hastalardan oluşuyordu. Tiroid teşhisi almış olanlarla olmayanları iki ayrı grup şeklinde ele aldık.

Omurgadaki bozulmanın 3 ayağı var. Birisi diski bozuyor. Yani kıkırdak dediğimiz omurga kemikleri arasındaki daha sonra halk arasında bilinen adıyla, bel fıtığı olarak karşımıza çıkan kıkırdağın bozulması olarak çıkıyor. Bir diğeri, omurganın kendi kemiğinde bozulma meydana geliyor. Hemen kıkırdağın komşuluğunda olan, kıkırdağı besleyen omurga kemiğinin kendisinde bozulma oluyor. Bir üçüncüsü de kaslarda bozulma meydana geliyor. Ayağa kalkmamız, oturmamızı sağlayan kaslarda yağlanma dediğimiz, kasların eski kuvvetini kaybetme durumunu hızlandırıyor. Tiroid, bu süreci hızlandırıyor" şeklinde konuştu.

“TANI VE TEDAVİDE EZBER BOZACAK”

Kronik bel ağrılarının özellikle Kovid pandemisinden sonra kronik ağrılar içinde dünyada ilk sıraya yerleştiğine işaret eden Doç. Dr. Murat Şakir Ekşi, "Bel fıtığı dediğimiz şey, ya da omurga daralması dediğimiz şey aslında bir anda olmuyor. Evet ağrılar belki bir anda geliyor, klinik bir anda oluşuyor ama bunu tetikleyen süreçler, vücudumuzdaki mekanizma, yıllar içerisinde oluşuyor. İşte bu sebepleri baştan yakalarsak, ben buna kartopu etkisi diyorum, kar topu çığa dönüşmeden önce engelleyebilirsek, en güzel önleyici hekimlik müdahalesi bu olacak. Ayrıca hastaları da erken dönemde ileri tedavi yöntemlerinden, örneğin cerrahiden koruyabileceğiz. Daha erken zamanda tanı konduğu için de hastalar daha erken dönemde iyileşecek. En önemlisi de dünyada en yaygın kronik hastalık olan bel ağrısı nedeniyle yapılan sağlık harcamaları, iş gücü kaybı ortadan kalkacak. Bu çalışma önümüzdeki günlerde yayınlandıktan sonra dünyadaki ilk örnek olacağı için, bundan sonra omurga rahatsızlıklarının tanı ve tedavisinde, tarama protokollerindeki pek çok ezberi değiştirecek" dedi. (DHA)

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar