Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yunus Emre Berber

Yunus Emre Berber

Yazar

MVP'nin izinden emin adımlarla

Hayatın ve içinde bulunduğumuz bu kör topal yürüyen sistem, içerisinde hep belli başlı kalıpları barındırır. Yaşamak, çoğalmak, korunmak ve gelişmek için kendimizi güvende hissettiğimiz, bildiğimiz kalıplara atfederiz. Zamanla adeta içgüdüye dönüşen bu durum günümüzde çok daha farklı dallarda karşımıza çıkıyor. Ve benim gibi gözlemleriniz, yaşadıklarınız yani kısacası modern dünya tecrübeleriniz belli bir düzeyin üzerindeyse bu durum tadınızı kaçıracaktır. Kalıplar konuşmak istemediğimiz bazı büyük konuların temel taşları, onları bir kere kırabilirseniz zaten artık düşünce mekanizmanız değişiyor. Anlatmak istediğim konu, sıkıcı ve içinden çıkılması zor hayat dertleri değil. Anlatmak istediğim gayet basit. Basketbolda kalıpları kıran iki oyuncu. Birisi NBA MVP''si diğeri ise genç yaşta rekorlara gözünü dikmiş bir Türk sporcu.

Nikola Jokic 2.11 boyunda ve 129 kilo ağırlığında oldukça hantal görünüşlü Sırp bir basketbolcu. Kendisi basketbol kalıplarını kıran türde oyunculardan. Dış görünüşüne bakanlar onu klasik hantal, post up dışında hücum silahı olmayan vasat bir pivot zannedebilir. Ama Jokic sanılanın aksine pivot bedenine hapsedilmiş bir point guard. Topa olan hakimiyeti ve oyun görüşü çoğu guard oyuncusunun üstünde. Çok iyi post oynayabiliyor, Pick and roll de hem devrilen hem de topu yönlendiren kişi olabiliyor, uzun mesafe üçlükler atabiliyor, asist yapabiliyor ve oyun zekası ve hızlı elleri sayesinde oldukça iyi top çalabiliyor. Bu çok yönlülüğün 2.11 boyunda bir oyuncuda barınması işleri daha da ilginç kılıyor. Boyu sayesinde sahaya daha hâkim olması ona pas açıları konusunda avantaj sağlıyor. İri vücudu da kolayca itilip konfor alanından uzaklaştırılmasına mâni oluyor. Potaya yakınken de uzakken de çok ayrı bir tehdit yaratıyor Jokic. Ancak MVP olmasına karşın takımı yeterince iyi ve doğru oyunculardan oluşmuyor. Bu yüzden daha NBA finalini görme fırsatı yakalayamadı. Eninde sonunda amacına ulaşacaktır Jokic. Yanına şut potansiyeli yüksek ve savunmada çok yönlü oyuncular konulabilirse yüzük hayal değil Jokic için.

Gelelim spor medyasında Jokic jr. olarak anılan gururumuz olan Alperen Şengün''e. Her geçen maç ismini daha çok kişinin hafızasına kazıyan Alperen son bir ayda sergilediği maçlarda adından sıkça söz ettirdi. Oyun tarzı klasik pivot kalıplarını kıran Jokic''e bu kadar benzemesi beni oldukça mutlu ediyor. En başında bu tip oyuncuları izlemek oldukça eğlenceli. Rakip uzun oyuncuları alıştıkları düzenden çıkarıp adeta dans ettirebiliyorlar. İster içeriden ister dışarıdan sayı bulabilirken, dikkatleri üzerlerine çekikleri zaman ise şık paslarla asist yapabiliyorlar. Alperen tüm bu hücum silahlarının yanında fena olmayan bir blok önsezisine sahip. Jokic''e benzer bir top çalma hissiyatı da var ancak ayaklarının yavaşlığı bu durumu büyük bir riske dönüştürebiliyor. Alperen, Jokic''e kıyasla daha ufak bir cüsseye sahip. Tabii ki yaşı daha genç ama dayanıklılık ve gücü en büyük eksiklerinden. NBA''in hızlı temposuna ayak uydurmakta zorlanacak. Alperen, dönem dönem bu sorunu yaşıyor. Pick and roll savunmasında da ayak ve leteral hızı eksik kalabiliyor. Zamanla bu sorunları çözeceğini umuyorum. Özellikle rekabetin en üst düzey olduğu play-off maçlarında boyalı alanı koruyacak oyuncunun atletizmi, hızı ve oyun bilgisi yüksek olmalı. Dediğim gibi Alperen''in profilindeki bir oyuncunun NBA''de üst seviyede savunma yapması için oldukça tecrübe ve zamana ihtiyacı var. Özgüveni diğer Türk oyunculara göre hayli yüksek bu modern oyunda önemli bir özellik. Ülke olarak daha fazla top yönlendirebilen ve potaya kadar delebilen oyuncu çıkarabilirsek millî takım düzeyinde rekabetçi ve başarılı bir jenerasyon yakalayabiliriz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları