Değerli okuyucularım koronavirüs belası ülkemizi kasıp kavurmaya devam ediyor. Türk insanı bir ilaç bulunacak mı veya herhangi bir tedavi keşfedilecek mi sorularını merak ediyor.
Vatandaşlarımız bu merakla internetten, TV'lerden, gazetelerden yani Türk medyasından haberleri yoğun biçimde takip ediyor.
Peki Türk medyası bu süreçte ne yapıyor? İşte yazımda bu konuyu analiz edeceğim.
***
Türk medyasından işini düzgün yapan meslektaşları tenzih ederek bu başlıkları her gün atanları yazıyorum:
Koronavirüsün ilacı bulundu!
Koronavisün tedavisi bulundu!
İşte virüsün tedavi yöntemi!
Koronanın tedavi yöntemi sonunda bulundu!
İşte Koronavirüsün ilacı!
***
Bu başlıkları internet sitelerinden, gazetelerden, sosyal medyadan, TV'lerden takip edince Türk insanı heyecanlanıyor.
***
Kimisi yalan, kimisi ise şişirme haber!..
Peki gerçek ne?
***
Koronavirüsün ilacı veya tedavi yöntemi bulunsaydı insanlar hâlâ ölmeye devam eder miydi?
***
Altını fosforlu kalemle çiziyorum: Şu anda virüsün ilacı veya tedavisi yok!..
***
Ha önceki yazılarımda da değindiğim gibi Prof. Dr. Ercüment Ovalı hocamızın iyileşen koronavirüs hastalarının kanları üzerinden tedavi yöntemine Sağlık Bakanlığı'ndan onay çıktı. Bu haber doğrudur.
Veya virüsün ilaç yöntemi ile tedavi şekli araştırılıyor.
***
Ama virüse ilaç bulundu, virüsün tedavi yöntemi uygulanıyor!
Bu başlıklar ya yalan ya da en iyi tabirle şişirme haber!..
***
Koronavirüs tedavi edilse veya aşısı bulunsaydı insanlar ölmezdi. İyileşen insanlar var. Onların iyileşme nedeni bağışıklıkların güçlü olmasıdır. İlaç veya aşı bulunması değil.
***
Türk medyası kendisine çeki düzen vermeli. Gerçekten yalan haber olmadan başlıklarını böyle atan meslektaşlarıma saygım sonsuz. Bizler de gerçekleri başlıklarımızdan yansıtıyoruz.
İki tık almak için başlıklar şu şekilde: İşte virüsün ilacı veya koronanın tedavi yöntemi bulundu, hastalar bu yöntemle tedavi ediliyor!
Bu başlıklardan ziyade, koronanın tedavi yöntemine Sağlık Bakanlığı'ndan onay çıktı gibi gerçekçi başlıklar medya etiği açısından daha değerlidir.
***
Biz gazeteciler veya medya çalışanları kamu adına iş yaparız. İki tık almak için veya reyting için yalan haber veya şişirme başlıklarla hareket edersek ahlaksızlık yapmış oluruz.
Ama haberin içinde gerçekler varsa onu da okuyucu ile paylaşıp haberimizi okutmak kaygısı da başkadır.
Elbette ikinci yazdığım konu medya etiğine yakışır.
Birincisi iki tık almak veya reyting için kamuoyunu kandırmış oluruz.
Zaten okuyucu bir defa tıklar, izler, okur sonra size bir küstü mü kimse onu size getiremez.
İsterseniz bomba haber yakalayın okuyucuyu küstürdün mü iş biter!..
Yalancı çoban hikâyesinde olduğu gibi mumunuz yatsıya kadar bile değil 1 saat sürer sonra söner.
